Hasan Hastürer

Orta yoldan değerli olan, aklın yoludur…

Barış gazeteciliği denildiği zaman akıllara hemen Kıbrıs sorununda çözümü ve barışın kalıcılaştırılmasını savunmak, ilke edinmek gelir.

Elbette, barış gazeteciliğinin fark edilir hale gelmesinde anladığımız anlamda, savaşa karşı gazetecilik öne çıkan bir anlayış türüdür. 1991 Körfez Savaşı, barış gazeteciliğinin en önemli kilometre taşıdır.

Gazetecilik haberciliktir. Barış gazeteciliği ise çatışmaların, barışçıl yollardan sona ulaşması ve devamında, barışı inşa edip, korumaya amaçlayan  habercilik çeşididir.

Çatışma demek, sadece düşman taraflar arasında silahlı karşı gelişme midir?

Kesinlikle HAYIR.

Tarafları olan her türlü sorunda uzlaşı sağlanana, kadar düşünsel ve demokratik hak kullanımıyla çatışma vardır.

Çatışma demek, şiddet var demek değildir.

***

Bizde, Kuzey Kıbrıs’ta sorunların barışçıl çözümünde kültürel eksiklik vardır.

En yalın tanımlamayla, iletişim sorunu olduğunu kimse inkar edemez.

İktidarla  muhalefet arasında verimli iletişim yoktur.

Sonuçsuz konuşma, verimli ya da çağdaş iletişim değildir.

Bırakın iktidarla muhalefeti, aynı parti çatısı altında, ahlaki değerlerle uyumlu, iletişim ya da davranış uyumu bulmak zordur.

***

Hükümetin görevi sorun yaratmak değil, sorunları çözmektir.

Bunun için de ilgili taraflarla laf ola değil, çözüm odaklı görüşme yapılmalıdır.

Tek taraflı bir niyet, çözüm odaklılık için yetmez.

Nalıncı keseri gibi, birileri hep önüne çekmek isterse, görüşmeler havanda su döğmek ya da boşuna nefes tüketmektir.

Bazı konular var ki, ilgili taraflar masada buluşup çözüm ararken, esas en büyük tarafın, halkın, tüketicinin doğrudan temsilcisi masada yoktur.

Pahalılıkla mücadelede hükümetle, ilgili sektörlerden kurumsal yapılar karşı karşıya gelir. Amaç, üretimi de koruyarak çare bulmaksa, örneğin sadece hayvancıyı ya devamında kasapları korumak olamaz.

Onlar korunurken, tüketici yani halk da düşünülecek.

***

Dün yazıma noktayı koymadan, şunları yazdım:

Hayvancı ve kasaplar, halkın yararına bir orta yolu bulamadı bugüne kadar.

Ünal Üstel Hükümeti,  hayvancı ve kasapların uzlaşmazlığına seyirci kalıp, özellikle dar gelirlilerin, evine et götürememesine “devam” diyemez

Kısa, orta ve uzun vadeli bir program uygulamasıyla kalıcı çözüm bulunması zor değildir.

Her koşul altında birinci hedef, aile bütçesi, et almaya yetmeyen insanlarımıza, olanak ya da seçenek sunmaktır.”

***

Dünkü yazımla ilgili çok sayıda telefon aldım.

“Hayvancı ve kasaplar, halkın yararına bir orta yolu bulamadı bugüne kadar” desem de, aslında bu cümledeki “orta yolu” çıkarıp yerine “aklın yolunu”  yazsam çok daha doğru olurdu.

Hükümetin, hayvancı ve kasaplarla, tüketiciyi de düşünerek aklın yolunda buluşabileceğine inanıyor muyum?

İnanmak istiyorum.

Çünkü halk, aklın yolunda buluşmayı engelleyecek tarafı hoş görü ile karşılamayacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu