Hasan Hastürer

Kıbrıs sorunu, oldubittiyle çözülecek…

Kıbrıs sorununun, iki ana tarafı,  Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardır…

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, anayasal kimliğiyle 21 Aralık 1963’e kadar üç yıl yaşamıştır.

Sorunun başlangıcına dair, farklı tarihler seslendirilse de 21 Aralık 1963, Kıbrıs sorununun başlangıcı için ortak kabul görev tarihtir.

3 Haziran 1968’de iki toplumu temsilen Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides’in Beyrut’ta buluşarak başlattığı görüşmeler, toplumlar arası görüşmelerin başlangıcıdır.

56 senedir, zaman zaman kesintiye uğrasa da, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında müzakereler devam etmektedir.

1974’e kadar müzakere zemini 21 Aralık 1963’ten sonra oluşan yapıydı. Masada Kıbrıs Türk tarafından kabul etmesi istenen öneri ve yaklaşımlar, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gerisindeydi. Buna rağmen Kıbrıs Türk tarafı, 1972-1973’te anlaşmayı kabul etti. Varılan anlaşmayı, sırf garanti sistemini içerdiği reddeden Makarios’tu.

20 Temmuz 1974’te bir anlamda tekerlek ters döndü.

Ortaya çıkan iki bölgeli, iki toplumlu yapı, müzakerelerin zemini oldu. İkili anlaşmalar uzlaşmalar ne olursa olsun Kıbrıs Rum tarafı, tüm anlaşma ortamlarını sabote etti.

Kıbrıs Türk tarafı, zaman zaman müzakereleri zora sokan taraf olsa da, en baştan Annan Planı olmak üzere, çözüm fırsatlarına kurşun sıkmadı.

Samimi olarak şuna inanıyorum. ÇÖZÜM AMAÇLI VE UCU KAPALI BİR MÜZAKERE BAŞLAŞA KIBRIS TÜRK TARAFI MASAYI DAĞITAN TARAF OLMAYACAK.

***

Dün, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguin Cuéllar’ın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmesi vardı. Görüşme sonrası Ersin Tatar ve María Ángela Holguin Cuéllar’ın vücut dilleriyle birlikte neler söyleyeceklerini, canlı olarak görmek isteğim için Cumhurbaşkanlığına gitti.

Toplantı devam ederken masa başı görüşmeden fotoğraf servis edildi. Ersin Tatar ve María Ángela Holguin Cuéllar en başta, müzakerede yer alan ve fotoğrafa yansıyan hiçbir yüzde pozitif bir yaklaşım yoktu.

O fotoğrafa bakıp, “Bu görüşmede, yeni ve tarafların beklentilerine kapı aralayan hiçbir umut yok”  dedi.

***

Görüşme bitti, önce María Ángela Holguin Cuéllar, basının karşısına geçti. Zorlamayla da olsa yüzüne gülümse konduramayacağını bildiği için, arzuladığı ilerlemeye destek bulamadığı yüzünden gayet net anlaşılıyordu.

Bir başka deyişle vücut dili söylediklerinden fazlasını söylüyordu.

“Yapıcı bir görüşme oldu” dedikten sonra ekledi: “Artık sorumluluk liderlerdedir. “Herkes ilerlemek istiyor ve artık bir şeyler yapmak liderlerin sorumluluğunda. Ve umarım insanları dinleyebilirler.”

***

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın vücut dili de içeride yaklaşık bir saat süren, görüşmeyi ele veriyordu.

Tatar, Türk tarafının bildik politikasını anlattığı aktarıp, bundan sonraki beklentiyi ele veren şu sözleri paylaştı:

“ Kendisinden beklentim; yazacağı raporda, bütün bu gerçekleri, Kıbrıs’ta son yarım asırda yaşananları en iyi şekilde tahlil edip, bunları raporuna yansıtmasıdır. Çünkü kendisi altı aydır muhataplarıyla Kıbrıs meselesinin özünü anlama ve tekrar öğrenme fırsatı bulmuştur. Dolayısıyla, bütün bunları, Kıbrıs Türk halkını yapılan haksızlıkları ve Kıbrıs Rum halkının nasıl pozisyonunu istismar ederek esas itibarıyla Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün esas kaynağı olduğunu rapora yansıtması benim temennim ve dileğimdir.”

Bu paragrafın özü şu: “ Sevgili Holguin, havalar daha da ısınacak, altı aylık görev sürenin dolmasına kadar boşuna çaba harcama. Tarafların pozisyonu objektif olara rapor et ve görevini tamamla.”

***

Peki içerde ne oldu?

Türk tarafı görüşünü bir kez daha anlattı. Müzakerelerin başlaması için izolasyonlardan, örneğin uçuş yasağının kaldırılmasının, bir iyi niyet gösterisi olabileceği de ifade edildi.

María Ángela Holguin Cuéllar, üçlü görüşme için Tatar’ı ikna etmeye çalıştı. Sonuç alınmayınca da görüşme, Hristodulidis’le görüşmesine göre daha erken sonlandı.

***

Bundan sonra ne olacak?

Hiç uzatmaya gerek yok. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafının, uzlaşarak bir çözüme yürüme, ortak niyetinde 46 senedir buluşamadığı ortaya çıkmıştır. Bundan sonra, zamanın geldiğine kanaat getirilirse, tıpkı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda olduğu gibi, dıştan oldu bitti ile bir çözüm empoze edilecek. Hangi iki lidere kısmet olursa, onlar da imzalayacak.

Kıbrıs Türk ve Rum tarafı, kendileri verilen şansı, kullanamamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu