Kıbrıs

İsias Otel sahibi Bozkurt suçlamaları reddetti .

İsiasOtel davasının ikinci duruşması verilen 45 dakika ara sonrasında yeniden başladı.

Mahkemede İsias Otel sahibi sanık Ahmet Bozkurt dinlendi. Bozkurt, suçlamaları reddederek tahliyesini istedi.

Bozkurt, yanlışlarla ifade edilen tespitler bulunduğunu, 14 kata göre statik yapılan otelin 9 kat olarak inşa edildiğini, 5 kat daha yükünü taşıyacak statik bulunduğunu söyledi.

Masraftan kaçmadığını, malzemenin en iyisinin kullanıldığını savunan Bozkurt, satmak için yapmadığını, 32 yıllık bir bina olduğunu 14 katın statik hesabıyla yapıldığını iddia etti.

Mevzuata göre Adıyaman’ın 4. derecede riskli olmasına rağmen otelin 2. derece depremin şiddetini karşılayacak bir bina olduğunu ileri süren Bozkurt,“Depremin şiddetini kimse öngöremiyordu.

Depremin ağır şiddetli oluşu ve yan binaların üzerimize yıkılmasıyla bina doğuya doğru yıkıldı. Ben suçsuzum. BilirkişiKıbrıs’tan gelen hocalarıma saygım var. 1975 yönetmeliğine göre yapıldı. 2001 yılında binanın genel iskeletiyle oynama olmadı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi rica ediyorum.” dedi.

Mehmet Fatih Bozkurt da, 93-99 yıllarında Kıbrıs’ta üniversite öğrencisi olduğunu, otel kurulunca diğer kardeşleri gibi yüzde 5’lik hisse aldığını ancak otelde çalışmadığını, işletmecilik yapmadığını savundu.

Suçlamaları kabul etmeyen Bozkurt, gelirinin araba bayiliğinden geldiğini ileri sürdü.

Erdem Yıldız, ruhsata itiraz ederek, otelin sadece bir yıl dekorasyonunu yaptığını söyleyerek, “Yaptığım asma tavan veya diğer işler binanın yıkılmasında sebep olmamıştır” diyerek, tahliyesini istedi.

Halil Bağcı da takdirin mahkemede olduğunu söyleyerek, Adıyaman’da 300 ün üzerinde yapısı bulunduğunu, fenni mesul olduğu bir yapıdan dolayı tutuklu bulunduğunu, bayramda evine girmediğini belirtti.

Bağcı, dosyası içinde raporlanan birçok yapıya ruhsat verildiğini, İsias Otel’e bir ayrıcalık yapılmadığını savundu.

Tutuksuz sanıkların avukatlarından Emin Emre Sarıgül, bina için alınan örnekler ve çıkan raporlara dikkat çekerek, KKTC tarafından yapılan testlerin, usule aykırı olduğu beton numunesi ve malzemesinin savcılık izni olmadan alındığını ve dolayısıyla bu sonuçların değerlendirmeye alınmaması gerektiğini iddia etti.

Gazi Üniversitesi’nde malzeme kalitesine ilişkin bütün hususlarda eksiklikler bulunduğunu söyleyen Sarıgül, yönetmelik şartlarını da taşımadığını belirterek, savcılık tarafından alınmış numune sonuçlarının esas alınmasını talep etti. Sanıkların beraatını talep eden Sarıgül, tutuklu sanıkların tahliyesini istedi.

Diğer tutuksuz sanıkların avukatları da, bilirkişilerin numune alınırken yapılması gerekenlere ve bu konudaki yönetmeliklere değindi.

Yönetmeliğe göre alınmayan karot numuneleriyle çıkan raporların gerçekleri yansıtmadığını, mimari projeden perde duvarın kesildiği iddialarının da gerçekleri yansıtmadığını savunarak, tutuklu olan sanıkların tahliyesini talep ettiler.

Bir diğer avukat da, otelde çeşitli tadilatlar ve projeler bulunduğunu, Gazi Üniversitesinin raporunun hangi projeye hangi tadilata göre düzenlendiğinin bilinmediğini söyleyerek, yeni bir teknik bilirkişiden rapor alınması talebinde bulundu.

Bir diğer avukat da ortaya konulan delilleri kabul etmediklerini, gelen kişilerin uzman olup olmadığının bilinmediğini o sebeple de soru sorulmadığını belirtti.
Kat raporunda Halil Bağcı’ya yönelik herhangi bir suçlama olmadığını savunan avukat, tahliye kararının yerinde olduğunu ve adli kontrol şartlarınında kaldırılmasını istedi.
-Seçilmiş: “Rapor yok hükmünde”

Tutuklu Erdem Yıldız’ın avukatı, Demirhan Seçilmiş, Gazi Üniversitesi raporunun fennî ve bilimsel açıdan yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin mimari projeyle karkas kısmının mimari projesini hazırladığını statik projesiyle bir alakası olmadığını söyledi.

Sanık avukatının konuşması sırasında mahkeme salonunda sözlü tartışmalar yaşandı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden gelen raporda müvekkillerine asli kusur başlığı açılmadığını kaydeden Seçilmiş, müvekkilinin taşıyıcı sistemle veya daha sonra yapılan işlerde bir sorumluluğu olmadığını söyledi.

Seçilmiş, taşıyıcı sistem itibarıyla müvekkilinin sorumluluğu içinde olmadığı için herhangi bir şeyden sorumlu tutulmasını kabul etmediklerini belirtti.
Düzenlenen ek raporu da kabul etmediklerini, yeniden bir rapor alınmasını istediklerini, delillerin büyük ölçüde toplandığını, raporlar arasındaki çelişkilerin de giderilmesini isteyen Seçilmiş, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Fatih Mehmet Bozkurt avukatlarından Ömer Olgun da, delil ve tutuklulukla ilgili değerlendirme yaptı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi raporlarındaki teknik bilgi kısmıyla ilgili itirazları olduğunu söyleyen Olgun, bilimsel olarak da net bilgilerin olmadığını, bina sahibinin sorumluluğuna ilişkin bir açıklama olmadığını, etriye aralığıyla ilgili ve betonla ilgili kısmın da gerçeği yansıtmadığını savundu.

İsias Otel ortaklarının da teknik kusurlardan sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını ileri süren Olgun, adaletin her iki taraf açısından da gerekli olduğunu söyledi.
Olgun, tutukluların tahliyesini istedi.

Ahmet Bozkurt’un avukatı Fuat Göktaş da “Hepimiz adaleti arıyoruz. Adaleti arıyoruz, tahkikat talebi değil ve ortaya koyduğumuz delillerle adaleti arıyoruz” dedi.
Müvekkilinin mühendislerine gelen raporlar olduğunu söyleyen Göktaş, mülk sahibinin sorumluluklarını anlattı.

Müvekkilinin Adıyaman şartlarına göre en iyi malzemeyi bulduğunu söyleyen Göktaş, raporda müvekkili için ‘kar sahibi olduğu için mesul olabilir’ diye bir ithamda bulunulduğunu ancak bunun bilimsel raporda yeri olmadığını savundu.

Göktaş, Gazi Üniversitesi’nin raporunun her iki taraf tarafından beğenilmediğini söyledi.

O dönemde doğu bölgelerde beton mikseri olmadığını, bu nedenle ustaların elle kararak yaptığı betona mahkum olunduğunu söyleyen Göktaş, delilleri bulamadıklarını, deprem görüntülerini göremediklerini, ölen kişi sayısının 8 bin 637 kişi olduğunu, yardımın ilk Kıbrısvatanadaşlarına geldiğini savundu.

Göktaş, “ ‘1974’ten sonra ilk kez şehit verdik’ dediler, biz de Kıbrıs’ta şehitler verdik, hala şehitler veriyoruz” dedi. Bu sözlerin üzerine mahkemede gerginlik ve tartışmalar yaşandı. Göktaş, “Hepimiz biriz, ben ondan bahsediyorum onu anlatmaya çalışıyorum” dedi.

“Biz siz ayrımımız yok, acıları hep beraber yaşıyoruz. Kimseyi katil ilan etmeden, gerçekten suçluları bulalım araştırıp adaleti bulalım istiyoruz” diyen Göktaş, Gazi Üniversitesi’nin araştırma yapmadığını sadece bir göz attıklarını düşündüklerini kaydetti.

Raporda yukardaki eklentinin binanın bütünlüğünü bozmayacağını belirten beyanın karşı tarafı memnun etmeyen husus olduğunu anlatan Göktaş, Gazi Üniversitesi ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ)arasındaki istişare ve kardeş üniversite ilan edilmesinin kendilerini işkillendirdiğini söyledi.

Göktaş, Başbakanın Gazi Üniversitesi rektörüyle görüştüğünü bunun işin içine şaibe karıştığını düşündürdüğünü savundu.

Yönetmeliklerin sürekli değiştirmesini eleştiren Göktaş, teknik sorunların hepsinde fennî mesulün sorumlu olduğunu kaydetti.

Göktaş, Fatih Bozkurt’un binanın yapımında hiç bir söz sahibi olmamasından müvekkili Ahmet Bozkurt’un da müvekkiline addedilecek bir suç unsuru taşımadığı gerekçesiyle tahliyesini istedi.
Ahmet Bozkurt’un diğer avukatı da raporda müvekkiline addedilecek bir suç unsuru bulunmadığını savunan Göktaş, müvekkilinin yaşı ve hastalığı göz önünde bulundurularak, tahliyesini istedi.

Mehmet Fatih Bozkurt’un avukatı Talat Gündoğdu da, binanın 1993 yılında yapıldığını ve o tarihte şirketin ortada olmadığını, bu nedenle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını söyledi.
Fatih Bozkurt’un malı devraldığı zamanda binanın hazır olduğunu kendileri açısından hiç bir suç unsuru oluşmadığını savunan Gündoğdu, şirketin hissedarınınbinanın eksikliğinden ötürü yıkılmasından sorumlu tutulamayacağını söyleyerek, müvekkilinin tahliyesini istedi.

Mehmet Fatih Bozkurt’un bir diğer avukatı ise, raporun iki tarafı da tatmin etmediğini söyledi.

Raporda müvekkili aleyhine hiç bir ithamda bulunulmadığı savunan avukat, etriye aralıklarının tekrar araştırılmasını istedi.

Simülasyonlara kendilerinin de çalıştıklarını ve bir tane kolonda eksiklik olmadığını bildiklerini söyleyen avukat, işletmenin sahibi orada olmadığında mesul müdürün bulunması gerektiğini, bulunmasının ne gibi bir suç unsuru getirdiğini sordu.

Müvekkilinin neden suçlandığını bilmediğini, anlamadığını söyleyen avukat, “Fatih, kolonların kirişlerin nasıl bağlandığını mı biliyordu?” diye sordu.

Kolonların kesilmediğini savunan avukat, kaçak katın oteli yıkmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.

Gazi Üniversitesinin raporuna değinen avukat, bilim adamlarının eksik çalışmasından rahatsızlık duyduğunu, raporda kolaya kaçıldığını savunarak, inşaatın yapımı ve tapunun devir tarihine bakılmasını istedi.

Avukat, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Mehmet Bozkurt avukatlarından biri yeniden söz alarak, binadan hukuka aykırı deliler toplandığını, iddia etti.

Adıyaman Cumhuriyet Savcılığı tarafındanalınan delillerin yanlı olduğunu iddia eden avukat, hukuka aykırı toplanmış delilerin nasıl inceleneceğini sordu.

Yeniden karotalınıp raporlandırılmasını isteyen avukat, ruhsatı veren belediyenin neden hala sorumlu tutulmadığını sordu.

“Fenni mesul mimar, binanın sahibi, sorumlu oluyor da kamu görevlileri, belediye görevlileri nasıl sorumlu olmuyor” diyen avukat, teknik ve hukuki anlamda yapılan araştırmada müvekkilinin otele gelip gelmemesinin onu sorumlu tutamayacağını söyledi.

Avukat, müvekkilinin 15 aydır hapishanede olmasının göz önünde bulundurularak tahliyesini talep etti.

Mahkeme saat 18.00’e kadar duruşmaya ara verirken, ara karar saat 18.00’de ara açıklanacak.

Öte yandan ara sırasında sanık avukatlarıyla aileler arasında gerginlik yaşandı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu