Sarayönü güvercinleri, neden korkmuyor?

Kıbrıs’ta nerdeyse hiç martı görmedim.
Yazıma başlamadan, oğluma sordum… Zaman zaman denizde gördüğünü söyledi.
Pandemi nedeniyle özlem listemde İstanbul neredeyse ilk sırada…
Martı dendi mi aklıma İstanbul geliyor. Boğaz’daki yolcu vapurlarını ya da ada vapurlarını martılar izler.
Eğer fotoğraf tutkunuz varsa, martı resmi çekmek olağanüstü keyiflidir. Denizin üzerine fırlatılan bir parça ekmeğe dalışlarında, inanılmaz bir görüntü zenginliği vardır. Sonra başınızın üzerinde dolanırlar. Bir an için kanat çırpışları durur, havada süzülürler.
Yüzlerce, binlerce kare martı fotoğraf çekebilirsiniz, hepsi birbirinden farklı.
***
Londra her Kıbrıslı’nın hayatında özel yere sahiptir. Oraya gittiğimiz zaman evimize gitmiş gibi hissederiz. Şimdi oraya da gidemiyoruz.
Londra’da yoğun yaşamın içinde, parklarda güvercinlerle birlikte martılar dikkat çekicidir.
Özellikle yaşlı insanlar parklara ekmek atar.
Güvercinler çok olsa da, martılarla birlikte ekmekleri yerler.
Londra’daki martılar ile İstanbul’daki martılar dış görüntü olarak benziyor. Ancak İstanbul martılarının uçuşlarındaki estetik Londra’dakilerde yok.
Güvercinlerle birlikte geçen zamanları arttıkça martılar da güvercinleşmiş sanki de.
***
Yıllar önce Londra’ya gidenlerin ünlü Trafalgar Meydanı’nda güvercinlerle birlikte çektikleri fotoğraflar hemen hemen her Kıbrıslının evinde vardır. Yem satanlardan alınan küçük bir kap yemi çevrenize bırakıp birazını da elinizde tutmanız onlarca güvercinin başınıza üşüşmesine yetiyordu. Güvercinleri nedeniyle Kıbrıslı Türkler, Trafalgar Meydanı’na “Güvercinlik” derdi. Şimdi hâlâ öyle diyenler vardır.
* * *
Aklıma, bizim Sarayönü’ndeki güvercinlerin, Londra’dakilere ne kadar benzedikleri sorusu geldi.
Londra’nın güvercinleri bilmem kaç kuşaktır, insanlarla birlikte yaşıyor. İnsanlardan ürkmüyorlar.
Kıbrıs’ta palaz dediğimiz güvercin yavrularını yediğimizi duyan yabancıların, hayret ettiklerini biliyoruz.
… Evet Londra’daki güvercinler, insanlardan korkmuyor. Yıllardır parklarda vardırlar.
Bizim Sarayönü güvercinlerimiz 1974’e kadar meydanda yoktu.
Lefkoşa Surlar İçindeki kerpiç evlerin pek çoğunda ya duvar deliklerinde ya da duvarlara yuva olarak çakılan boş tenekelerde güvercinler beslenirdi. Güvercinlerin yavruları ise haşlanıp kızartıldıktan sonra makarna üzerinde servis yapılırdı.
1974 sonrası Lefkoşa’da yaşayanlar değişti. Palaz yiyen Kıbrıslılar eski, tarihi Lefkoşa’yı terk ederken yerlerini Türkiye kökenli insanlar aldı. Kentin yeni sakinlerinin mutfak kültüründe palaz yok. Yıllarca evlerin duvar boşluklarında ya da çatı aralarında yaşayan güvercinler Sarayönü’nde korkusuzca toplandı bu nedenle.
***
Sarayönü’ndeki güvercinler, kentin değişen insan dokusunu da simgeliyor artık.
Lefkoşa’nın güvercinleri, değişen insan dokusuna uyum sağaldı. Ancak unutmamak gerekir, “Hiçbir uyum, özü unutturmaz.”