Kıbrıs

Satın alma gücü, eriyor…

Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nin (KTSYD) Lefkoşa Göçmenköy’deki merkez binasını tamamlayıp hizmete açtıktan sonra ilk lokal işletmecimiz uzun yıllar Saray Otel’in en popüler garsonu olan Ali Bey’di.

Ali Bey, ağırlıkla kebap yapacaktı.

Kira konusunda Ali Bey’le pazarlığa oturup bir rakamda buluşmuştuk. Ali Bey’in kiraya itirazı yoktu.

O noktada şöyle bir öneri yaptık: “ Aylık kira miktarını, bir porsiyon kebabın fiyatına bölelim. Her ay kira hesaplanırken kebabı kaça satıyorsan, o miktarla çarpıp kirayı bulalım.”

Ali Bey bir an duraksadı. Sonra, “ Hasan Bey, kebabın fiyatını ete göre hesapladığım için zamma göre değişebilir. Böyle olursa kira sürekli artabilir.”

Bizim yaklaşımımız anında anlaşılmıştı aslında. Eğer hayat pahalanırken bizim kira aynı kalsa, kira eriyecekti.

***

KTÖS’teki sendikacılık yıllarımızda da, maaş düzenlemesi gündeme geldiği zaman, “Bakla fasulye, tuvalet kağıdı” hesabı yapalım derdik.

Neydi o hesaplama talebi?

Yaygın tüketimi olan maddelerin fiyatlarını esas alalım.

Maaşları, o ürün fiyatına bölüp, aylık maaşın kaç kilo şeker, pirin, yağ, kuzu eti, dana eti ya da kaç paket tuvalet ettiğini bulalım.

Her ay belirlenen ürünlerin fiyatını maaş karşılığı kadar değerle çarpılıp maaş bulunsun.

Aslında hayat pahalılığı ödenek uygulaması tam karşılığı olmasa da bu mantığın ürünüydü.

O uygulama çalışanların maaşlarındaki erimenin giderilmesini sağlayabiliyor muydu?

Hayır, sağlayamıyordu.

Çünkü hayat pahalılığı yitirilen maaş kısmının geri alınması olmasına rağmen, artan bir maaş dilimiymiş gibi vergiyle azaltılıyordu.

Adil olmayan, düzeltilmesi gereken hayat pahalılığı uygulaması, yıllar içinde sulandırıldı.

***

Pandemi, KKTC’de de pek çok taşları yerinden oynattı.

Görünen  o ki yaşama tutunma, savaşı uzun bir süre devam edecek.

Yazımın buraya kadarki bölümünü genel geçer doğruların etkisi altında yazdım.

Kamuda alınan maaşlar, dövizle kıyaslandığı zaman, artış değil eksilme olduğu ortada. 

Ancak özel sektörde durum, vahim ötesi kötü.

Eğer öyle olmasaydı, insanlar kamuda işe girmek için bu kadar çaba harcamaz, siyasileri baskı altına almazdı.

*** 

Satın alma gücü, kamuda eriyor… 

Özel sektörde ise neredeyse yok oluyor…

Çalışanın, emekçinin en önemli motivasyonlarından biri emeğinin karşılığını almaktır. Emeğin karşılığı alınacak… Alınan parasal karşılıkla da kaliteli bir yaşam sürdürülecek. 

İçinden geçtiğimiz bu günlerde, sabit gelirlilerinin ezici çoğunluğu her ay eline geçen parayla, hayat ancak tutunuyor.

Asgari ücrete çalışanlar, karın tokluğunu bile sağlayamıyor.

Gerçek bu…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu