EVKAF Genel Müdürü İbrahim Benter: Kıbrıs’ın yüzde 30’u tapulu vakıf arazisidir ancak İngiliz idaresi döneminde, hukuka aykırı bir şekilde Rumlara ve kilise üzerine geçirildi dedi.
Benter: “4 bin 500 dönümlük Kapalı Maraş, Lala Mustafa Paşa Vakfı, Abdullah Paşa Vakfı ve Bilal Ağa Vakfı olmak üzere 3 vakfa aittir. Elimizde bunu ispat eden senet ve tapular var. Ümidimiz kapalı Maraş’ın kullanıma açılması ve vakıf arazisi olarak kullanılmasıdır.”
İyi güzel de, bunu meşru kılan uluslararası hukuk zemininde kazanılmış bir davamız var mı?
Yok.
Ama nasıl olur?
EVKAF Genel Müdürü İbrahim Benter’in böyle bir iddiası var.
Evet var.
Lakin bunu ispatlaması gerekiyor.
Nasıl?
Uluslararası mahkemelerde.
Peki bugüne kadar böyle bir dava duydunuz mu?
Kapalı Maraş’ın yüzde 30 tapulu vakıf arazisine ait olduğunu belgeleyen uluslararası bir karar?
Hayır.
Peki ya İngiliz idaresi döneminde bu malların hukuka aykırı bir şekilde Rumlara ve kilise üzerine geçirildiğine dair bir ispat..
Yok.
Dolayısıyla bunlar şu an birer iddia.
Bu iddiaların yasal zemini olması gerekir.
Haliyle de VAKIF Genel Müdürü İbrahim Benter’in ikide bir çıkıp bize iddia ettiği Kapalı Maraş’ın bilmem kaçta kaçı vakıf malıdır söyleminin bir kıymeti yok.
Bu iddiasını uluslararası hukuk içinde ispatlaması gerekiyor. Bugüne kadar da böyle bir girişimi ne duyduk ne gördük.
Ha bunda ısrar edecekseniz buyurun edin.
Bugün ortaya koyduğunuz ve dayanak olarak gördüğünüz belgelerin teyidi kendi yarattığınız bir iddia veyahut söylem ekseninde değil, uluslararası hukukun meşru zemininde ele almadığınız sürece hiç bir anlam ifade etmeyecektir.
Kaldı ki bugün hade Maraş’ı açıyoruz deyip açmak mümkün değil. İlla ki BM ile diyalog kurup değerlendirmeler yapılarak ve olmazsa olmaz olan uluslararası hukuk zemini yaratmak suretiyle ancak bu mümkün olur.
O da Maraş’ın yasal sahiplerine iadesi ile mümkündür..
Yoksa sabahtan akşama kadar Maraş’ın bilmem kaçta kaçının vakıf arazisi olduğunu tekrarlayıp durun. Kendi yorumunuzu da katarak haklı bir zemin yaratmaya da çalışın.
Nafile…
Maraş Başbakan Ersin Tatar ve goflayıcıları dahil, ki buna anladığım kadarıyla EVKAF Genel Müdürü de uzun bir zamandan bu yana buna müdahil oldu, BM ile temas kurmadan, Rumlar ile iletişim olmadan, uluslararası hukuk zemini bulunmadan açıllırsa bu açılım kesinlikle ganimet kültürünün uzantısı olacaktır ki böyle bir adım hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs’ı şimdi olduğundan çok daha kötü bir siyasi zemine hapsederek içinden çıkılmaz bir duruma sokacaktır. Dolayısıyla böyle bir ortamın Türkiye dahil hiçbirimize bir faydası olmayacaktır.
Maraş elbette açılsın.
Lakin uluslararası hukuk zemininde hayat bulsun bu açılım.. Türk yönetiminde açılacaksa dahi ki öyle anlaşılıyor, bu yasal sahiplerine iade etmenin doğruluğunda olmalıdır..
Fakat üzülerek görüyorum ki o vakıf malı bu bilmem ne malı diyerek Maraş’ı adresi belli birilerine peşkeş çekmeye hazırlanan bir düşünce yapısı mevcut bugünkü yönetim anlayışında.
Ki böyle bir adımın atılması durumunda Kıbrıslı Türkler de bilecekler ki bu adımla uluslararası camiadan tamamen dışlanarak yalnızlığa itileceğiz.