Hasan Hastürer

Anılardan yolculuk… “Çözüm yolundaki Kıbrıs ve Batılılara göre üç engel”

24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunun gerçekleştiği tarih. 20. Yıldönümüne sayılı günler kaldı. Annan Planı sürecini 2001 yılından başlayarak yakından izledim. Yazılarımda o sürecin günlük notları gibidir. Bu nedenle o yazılarımdan bazılarını, ara ara Anılarda Yolculuk diyerek noktasına virgülüne dokunmadan, sizlerle paylaşmak istiyorum.

İşte o yazılarımdan biri. 7 Ağustos 2001’de “Çözüm yolunda Kıbrıs ve Batılılara göre üç engel” başlığıyla KIBRIS Gazetesinde yayımlanan yazım:

***

“Kıbrıs’a kalıcı çözüm girişimlerinde en etkili rolü oynayan ülkelerden birinin diplomatına bir soru yöneltiliyor.

   – Gerçekten çözüm yakın mı?

Deneyimli diplomat soruya önce soruyla yanıt veriyor.

   – Siz nasıl görüyorsunuz?

Kıbrıslı Türk işadamı, genelde verilen yanıtı yineliyor.

– Bizim nasıl gördüğümüz ne kadar anlamlıdır? Önemli olan etkili ülkelerin ne istediği, çözüme nasıl baktığıdır. Bu nedenle size çözümün ne kadar yakın olduğunu soruyorum.

Ve sözü yine Batılı diplomat alıp şunları söylüyor.

– Kendinizi o kadar etkisiz görmeyiniz. Kıbrıs’ta sizler varsınız ve sizin ne istediğiniz mutlaka önemli ve değerlidir.

Bu kısa yanıtın özünü iyi yakalayabilsek önemimizi ve değerimizi çok daha iyi anlayacağız. Kıbrıs adası bölgede yaşanan tüm gelişmelerde stratejik konumunu korumaktadır. Kıbrıs adası bölgenin ağırlık merkezidir, ağırlık merkezi olan Kıbrıs’ta da bizler varız.

Soru anımsatılıyor: “Gerçekten çözüm yakın mı?”

İşte etkili ülkenin adadaki en yetkili diplomatının söyledikleri:

   “Çözüm her zamankinden daha yakındır. Çözüme giden yolda Türk tarafına baktığımız zaman üç engelle yüz yüze geliriz. 1. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin Kıbrıs’a bakış açısı. 2. Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit’in Kıbrıs konusunda uzlaşmaz, katı – hardliner- çizgisi. 3. Rauf Denktaş.

   Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Batı’yla ilişkilerinin kurumlaşmış olduğu biliniyor. Artı Türk generaller dünyadaki değişimleri ve Türkiye’nin geleceğini iyi görüyorlar. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’nin de çıkarlarını koruyacak bir çözüme engel olmayacağına inanıyoruz, ya da o noktaya kolay gelebilecekleri düşüncesi ağır basıyor.

   Bülent Ecevit’ten beklenenler de farklı değildir.

   Rauf Denktaş, güçlü olmamakla beraber bu dönemde Türkiye siyasi yaşamında oldukça etkilidir. Bu etkinlik tek başına Kıbrıs sorununa bulunacak çözümü engellemeye yeter mi?”

Ve ilginç bir ekleme. “Ecevit ve Denktaş’ın siyasi ömürlerinin çok uzun olmadığını da görmek gerekir. Kuzeydeki son cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam etmiş olsaydı, Denktaş–Eroğlu ya da Denktaş–Akıncı yarışının sonucu sürpriz sonuçlara açık olabilirdi.”

***

Kıbrıs sorununa kalıcı çözüm bulma yönündeki girişimler, ciddi ve önemli bir sürece girmiştir. Gelinilen nokta akşamdan sabaha, zahmetsiz ve ön çalışmasız gelinmiş bir nokta değildir.

Yeni takvim, görüşmelerin kesildiği günün ertesi sabahı başlamış bir takvimdir. Denktaş, “Görüşmeler kesilmiştir, gitmem!” içerikli demeçler verirken “Hayır, yaz sonu ya da sonbaharda görüşmeler yeniden başlayacak” derken, dayanağımız sürdürülen çabalardı.

Görüşmeler başlayacak… Şartlar çözümü Kıbrıs’a ilgi duyan tüm taraflar için “şart” konumuna getirmiştir. Görüşmeler başladıktan sonra kimseye kolay kolay “mızıkçılık” şansı verilmeyecek, “mızıkçılıkta” direnen olursa da bedeli ödettirilecektir. Bu mektup herkese postalanmıştır. Hem de iadeli taahhütlü!!!” (7 Ağustos 2001- KIBRIS)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu