Bir ülkeyi kıymetli yapan,ne ihtişamlı binalardır, ne de lüks otomobillerdir..
Bunlar sadece gösterişe yarayan süslü püslü vitrinlerdir.
Ve açıkçası hiçbir şeyin de göstergesi değildir.
Bir ülkeyi değerli kılan her şeyden önce hukuk sistemidir.
Haktır, adalettir.
Bu güveni tesis eder.
Eğitim sistemidir.
Sağlık sistemidir.
Vergi sistemidir.
Bilimdir, sanattır.
Demokrasidir, özgürlüklerdir, insan haklarını içselleştirmektir.
Elbette bir devleti de başarıya taşıyan partizanca yapılan atamalar istihdamlar değildir.
Nedir peki?
Tabi ki liyakat.
Liyakata dayanmayan bir sistem içinde devletin kurumsal kamu alanında yapısının ileriye taşınması hiçbir anlamda mümkün değildir.
Ve tabii ki şeffaflık,demokrasi anlayışı, insan hakları ve nihayetinde özgürlükler.
Dolayısıyla istediğiniz kadar ihtişamlı binalarınız, lüks konutlarınız, pahalı otomobilleriniz olsun..
Bu toplumsal hayat kalitesini artırmaz.
Haksız fırsatlarla bireysel ya da zümresel kalkınma toplumsal bütünlüğü zedeler.
Sosyal adaleti işlevsiz kılar.
Malum COVİD-19 pandemisi ile tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok denge altüst oldu. Sağlık bir yana, bunun ekonomik boyutu belli bir çoğunluğun yaşam kalitesini tahmin edilenden çok aşağılara çekerken, başka bir çoğunluğun gözle görülür şekilde lüks içinde yaşaması devam ediyorsa eğer bunda doğru olmayan bir şeyler vardır ülkemiz adına.
Geçtiğimiz gün sevgili Mahmut Anayasa sosyal mecrada şöyle bir şey paylaştı:
“Bir İngiliz Yenikentte bir tur atsa, Range Rover fabrikası Lefkoşa sanayi bölgesindedir diye yemin edecek, o derece…”
Sevgili Mahmut’a katılmamak mümkün değil.
Elbette bu sadece Gönyeli Yenikent özelinde de oluşan bir durum değil.
Ya da sadece Range Rover markasında!
Bu sadece bir emsaldi.
Lakin genel olarak yollarda sizler de görüyorsunuzdur. Pandemi sonrası oluşan kötü ekonomik koşullara rağmen özellikle lüks otomobil satışlarında öyle gözle görülür bir azalma yaşanmadı. Ha elbette çok kazancı olanlar vardır, imkanları geniştir, kurulu düzenleri vardır, belli bir istikrar yakalamışlardır vergilerini de bir tamam ödüyorlar ve bu lüks yaşama kolaylıkla ulaşabiliyorlar..
Bu doğaldır ve olabilir.
Lakin bir tarafta da görüyorsunuz ki, bir zümre vardır kş yaptıkları iş belli değil, vergi mükellefiyetleri yok, yani hiçbir kayıtları yok,ama lüks otomobiller kullanıyorlar, lüks konutlarda ikamet ediyorlar vs..
Peki bu durumda olanların izahı nedir?
Bu paralara nasıl ulaşıyorlar?
Devlet bizim baktığımız zaman gördüğümüz bu yalın gerçekliği ve çelişkili durumu nasıl göremiyor?
Dolayısıyla burada çok açık ki doğru olmayan bir şeyler var. Vergiye dahil olmayan bir kazanç söz konusu ki bu da kayıp ekonomi anlamına geliyor.
Tabiatıyla olması gereken devletin bunlara gözünü kapaması değil, açık tutup denetim altına almasıdır.