Serkan HastürerYazarlar

İlerleme saatimiz ters çalışıyor….

Saydamlık ve güven her kurulu düzenin olmazsa olmazıdır.

Konunun merkezinde devlet ve devlet idaresine duyulan güven ise, toplumun bütününü kapsayıcı etki çapı ile birlikte düşünüldüğünde, hassasiyetin önemi bir o kadar daha artıyor.

Devletin temel kuruluş maksadı arabuluculuk ve toplumsal dengenin korunmasıdır.

Bizim ise, toplumsal dengemiz günden güne bozuluyor.

Kıbrıslı  Türklerin yakın geçmişinde, kısıtlı imkanlar dahilinde, sınıf farklılığının olmadığı, bugüne kıyasla çok daha mutlu bir hayatı olduğunu yaşayarak kıyaslamaya yaşım yetiyor.

Bugün ise sürekli ekonomik krizlerin, adaletsizliğin ve çürümüşlüğün konuşulduğu, adalı yaşamından fazlası ile uzakta, gergin hayatlar yaşıyoruz.

Resme bütünlüklü bakmanın yeteceği kadar açık, yanlışların içinde yaşıyor veya yaşamaya çalıştığımızı, rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bir ülkede sağlıklı işleyişin temel göstergesi, zümrelerin değil, toplumun genelinin yaşam standardıdır.

Eğer genelin geliri, temel ihtiyaçların karşılanmasına yetmeyecek duruma gelmişse, o düzenin sorgulanma vaktinin de geldiğinin göstergesidir.

Kıbrıslı Türklerin bugün içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik yaşam standardının, mevcut şartları ile düşünülse bile, olması gereken seviyenin çok gerisinde olduğuna inanan taraftayım. Bu inancımın temelinde kötü idarenin payı başta olsa da, toplumun genel manada tepkisizliğinin gelinen durumdaki payını da görmezden gelemiyorum.

Zaman zaman yazılarımda, çeşitli konularda anlatmak istediğimi destekleyecek veriler kullanıyorum.

Birçok alanda yaşadığımız şartlar için göstergeler, göze batacak cinsten anomalilerden başka mana ifade etmezken, ne yazık ki doğru değişimi bir türlü tetiklemiyor.

KTÖS’ün bir süre önce yayınladığı, yeni öğretim yılı öncesi ihtiyaç analizi çalışmasındaki rakamlara bir bakın. Hazırlanan raporda, devlet okullarına devam eden öğrencilerin yüzde 40’ının KKTC vatandaşı olmadığı, en az 45 farklı ülkeden öğrencinin devlet okullarına devam ettiği kaydedilen rapora göre, ilköğretime bağlı okulların yarısının yabancılara yönelik Türkçe öğretimi programına ihtiyaç duyulduğuna yer verildi.

Yukarıdaki devlet okullarında eğitim görenlerin oranını anlayabilecek veya doğru mantıkla anlatabileceğiniz tek bir gelişmiş ülke vatandaşı yoktur.

Bir tarafta, devlet okullarının yarıya yakını, vatandaş olmayanlara hizmet verirken, on binin üzerinde KKTC vatandaşı ekonomik sıkıntılar içinde, zorunluluktan, özel okullarda eğitim görecek.

Var mı bunun mantıklı bir izahı?

Bunun ekonomik boyutu bir tarafta dursun. Sosyal devlet tarafını kime, nasıl anlatabilirsiniz? Anlayan lütfen bana da anlatsın.

Bir eğitim yılının daha sonuna yaklaştığımız bugünlerde ise önümüzdeki yılın özel okul fiyatları yavaştan duyulmaya başladı. Konuşulan rakamlar ise, sadece eğitim için  70 bin TL’den başlayarak, üzerine, kayıt ve taşıma ücretleri ile birlikte 100 bin TL civarı.

Sadece temel konularda bile, birçok anomaliyi içeren bir varlık için, ne sürdürülebilirlikten, ne de güvenden de bahsetmek  mümkün değildir.

Geçen zaman, zamanı doğru kullananlar için ileri yönde ilerlerken, bizim toplumsal zaman saatimiz geriye doğru çalışırken, ilerleyeceğimiz yerde, geriliyoruz.

İlerlemeden bahsetmek istiyorsak halk, yanlışların değişmesi için siyasi erk üzerindeki gücünün farkında olup değişimi zorlamalıdır. Ancak, o zaman bir gerçek manada bir değişim ve yeni dönemden bahsetmek mümkündür.

Konfüçyüs’un ünlü sözünde dediği gibi; ’Devlet gemiye, halk da suya benzer, gemiyi taşıyan sudur ama gemiyi deviren de sudur’.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu