Ertanch Hidayettin

Çiçekler ve Kurşunlar

Londra’da geleneksel olarak düzenlenen Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Misiaoulis anma etkinliği 8 Nisan akşamı her zaman olduğu gibi Kuzey Londra’daki Haringey Kıbrıslılar Merkezinde gerçekleştirildi.

Kendilerini Kıbrıs’ta barış için adayan ve kalleşçe katledilen bu iki Kıbrıs sevdalısını andıktan sonra Kıbrıslılar Merkezi’nin salonuna sığmayan Kıbrıslılar yaşlı gözlerle bir belgesel film izledik. “Çiçekler ve Kurşunlar” (Flowers and Bullets) filmini. Yıllar önce “Duvarımız” (Our Wall) isimli filmin yapımcısı başka iki Kıbrıs sevdalısının, Panikos Hrisanthu ve Niyazi Kızılyürek’in bu yıl vizyona giren belgeselini.

 

Çiçekler ve Kurşunlar belgeselinin konusu iki Kıbrıslının 1974 yılında yaşadıkları travma. Yorgos Liasis ve Hüseyin Akansoy. Yorgos Liasis Palekitre (Balıkesir) katliamından yaralı olarak kurtulan 4 kişiden birisi idi. O katliamda kurşuna dizilen ailesinin ve komşularının 27 kişisi yaşamlarını kaybetmişti. Hüseyin Rüstem Akansoy’un 30 kadar yakın aile ve akrabası Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde katledildikten sonra bölgedeki toplu mezardan çıkarılmışlardı. Bu köylerde yaşayan 14ü çocuk 126 Kıbrıslıtürk vahşice katledilmişlerdi.

 

Hüseyin ve Yorgos, bu iki cesur yürek şahit oldukları tüm inanılmaz olaylara, bunların sonucu yaşadıkları travmaya rağmen çok sevdikleri ülkelerine, Kıbrıs’larına barışı getirmek için didinip duruyorlar. Hem de birlikte. Filmde ve sahneye davet edildiklerinde yaptıkları konuşmalarda, sorulara verdikleri cevaplarda bunun yığınlarca örneğini gördük ve onlara karşı yüreğimiz minnet duyguları ile doldu. Savaşlardan en kötü bir şekilde etkilenenlerin barışı en fazla istedikleri gerçeği ile bir kez daha yüzleştik Kıbrıslılar Merkezinin köhne salonunda o akşam.

 

Hüseyin Akansoy’u Londra’da bulunduğu sürede tanıma fırsatım olmuştu. Bu güzel insanın vakur tavırlarından çok etkilenmiştim. Arasıra toplantılarda buluşup sohbet ettiğimizde onun aydın, ilerici kişiliğine hayran kalmış ve olayları çok iyi analiz etme yeteneği yüzünden ondan çok şeyler öğrenmiştim. Geçmişte yaşadığı travmalardan o zaman hiç haberim olmamıştı. Müşterek arkadaşlarımız da bundan hiç bahsetmemişlerdi.

 

Hüseyin Kıbrıs’a döndükten bir süre sonra elime Sevgül Uludağ’ın “İncisini Kaybeden İstiridyeler” isimli kitabı geçti. Hüseyin Akansoy’un yaşadıklarını bu kitapdan öğrendim ve ona karşı duyduğum saygı ve hayranlık daha da arttı. Kıbrıs konusunda okuduğum hiçbir kitap, izlediğim hiç bir film, belgesel beni Sevgül Uludağ’ın bu kitabı kadar fazla etkilemedi. Zaman zaman kitaplığımdan alıp tekrar tekrar gözyaşları içerisinde okurum.

 

Çiçekler ve Kurşunlar belgeseli hazin bir sahne ile başlar. Bir grup Kıbrıslı, Yorgos Liasis’in Palekitre’deki evine çiçek koymak için köy girişinde bir grup köylü ile karşılaşırlar. Grup çiçeklerini eve koymaktan önlenir. Bu acımasız hareketin nedeni köylülerin o evde yaşananların gerçek olduğunu kabullenmemeleri. Grup köyden ayrıldıktan sonra çiçekler köy meydanında bulunan Atatürk büstüne konulur. Film, daha sonra grubun Muratağa, Sandallar mezarlığına çiçek koymalarını görüntüler.

 

 

Gecede Panikos Hrisanthu çok çarpıcı bir şey söyledi. Vahşice katledilenlerden bahsederek, “onlar kahraman değil, onlar savaş kurbanlarıdır. Gerçek kahramanlar Hüseyin ve Yorgos gibi kişilerdir”. Sevgül Uludağ’ın “İncisini Kaybeden İstiridyeler” kitabında onlar gibi birçok kahramanlar daha bulacaksınız. Kıbrıslıtürk, Kıbrıslırum, kadın, erkek.

 

Filmin beni en çok etkileyen ve umutlandıran bölümü Yorgos Liasis’in bir okul ziyaretinde çocuklara söyledikleri oldu. Yorgos, Kıbrıs trajedisinde iki toplumun da büyük acılar çektiklerini, savaştan çok kötü şekilde etkilendiklerini söylüyordu genç öğrencilere. Kıbrıs’ın geleceği için umut bu sözlerdedir. Çünkü toplumlar arası karşılıklı anlayış barışı inşa etmek için en önemli unsurdur.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu