Kıbrıs’ta Çöp ve Çevrecilik Bilinci

İnsanoğlunun yol açtığı atıklar nedeniyle dünyanın içinde bulunduğu çıkmaz korkunç bir hal almış durumda. Gelişmiş ülkeler bu çıkmazdan kurtulmak için geri dönüşüme ağırlık veriyor. Kurdukları çöp toplama sistemleri, toplumu bilinçlendirme çabaları ve ciddi yaptırım mekanizmalarıyla bir geri dönüşüm zinciri oluşturuyorlar. Bu ülkeler sadece çöpü dönüştürmekle kalmıyor, çöpten enerji de üretiyor… Örneğin İsviçre çöpünün %59’unu doğaya zarar vermeksizin yakarak elektrik enerjisi üretmekte kullanıyor.
Yılın birkaç ayını oğlumun yaşadığı Bern/İsviçre’de geçiriyorum. Çöpün geri dönüşüm yolculuğunun nasıl kurgulandığını orada görme fırsatım oluyor. Oğlumun oturduğu sitede normal çöpler için ayrı, kağıt ve kartonlar için ayrı ayrı konteynerler var. 200 m kadar ilerde de tüm mahalleye yönelik renkli cam, beyaz cam, metal, pet şişe ve hatta eski giysiler için ayrı ayrı konteynerler konmuş. Çöplerinizi herhangi bir çöp poşetiyle de atamıyorsunuz. Bern kentinin çöp vergisini toplamak amacıyla üretilmiş mavi renkli çöp poşetlerinden satın almanız gerekiyor. Bu sayede çıkardığınız çöp oranında vergi ödemiş oluyorsunuz. Normal çöpe kağıt karıştırmamaya da özen gösteriliyor. Bir hata yaparsanız başınızın belaya girmesi çok muhtemel, çünkü ya attığınız bir zarfın, ya da bir faturanın üstünden çöpün kime ait olduğunu tespit edebiliyorlarmış. Bu işi için özel çöp detektifleri var. Zaten para ödeyerek aldığınız çöp poşetini geri dönüştürülebilecek atıklarla doldurmanın da bir mantığı yok. Mobilya, beyaz eşya vb büyük parçaları ise aracınızla belli merkezlere götürüp bırakmanız gerekiyor. Öyle bizdeki gibi kapınızın önüne veya civardaki bir boş arsaya bırakmak söz konusu değil.
KKTC’de gerek toplum gerekse yerel idareler geri dönüşüm kavramına çok uzakken, hele hele ülke çöpten geçilmezken, sen kalkmış bize İsviçre’yi anlatıyorsun diyenler çıkabilir. Bu konuda henüz emekleme aşamasında olan Türkiye’ye de bakabiliriz. Çünkü en azından büyük şehirlerde geri dönüşüm konusunda belediyelerin pek çok çalışması var. Evlerden toplanan çöpler belediyelerin kurduğu tesislerde ayrıştırılıp geri kazanılacak olanlardan istifade ediliyor. Çöpten çıkan metan gazından elektrik üretimi, organik atıklardan kompost elde etme gibi güzel uygulamaları var.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi web sitesi
Ama, İsviçre örneğindeki gibi çöpü kaynağında ayrıştırmada, yani kağıt ve metal gibi geri dönüştürülecek atıkları ayrı ayrı toplayacak bir sisteme geçme konusunda henüz pek yol alınmamış. Sadece mahallelere yerleştirilen cam kumbaraları sayesinde, en azından duyarlı vatandaşların attığı cam şişelerin geri dönüşümü sağlanıyor.
Bir de, Türkiye’de özel teşebbüs tarafından, sokaklarda gezerek kağıt, metal, pet şişe toplayıcıları aracılığıyla geri dönüşüme kazandırılan atıklar olduğunu belirtmem lazım.
Tüm bu çabalar sayesinde toplumda da yavaş yavaş çevre bilinci gelişmeye başlıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin büyük şehirlerinde, artık bizdeki gibi zaman zaman yanan çöplükler görülmüyor.
KKTC’de ise bu konuda bir duyarlılık olduğunu söylemek mümkün değil. Belediyeler geri dönüşüme gerektiği gibi eğilmiyor. Lefkoşa Belediyesi’nin pet şişe ve alüminyum teneke kutu getirene bir çanta vermek gibi pratik olmayan uygulamaları konunun ne kadar uzağında olduğumuza bir örnek teşkil ediyor.
Girne’de ise hiçbir girişim yok. O yüzden, cam şişeleri ve kağıtları içim cız ederek mutfak atıklarıyla birlikte çöpe atmak zorunda kalıyorum. Geçenlerde Çatalköy civarındaki Şah Süpermarket’e uğramıştım. Otoparktan çıkarken cam ve kağıt atıklar için konteynerler olduğunu fark ettim. Acaba Girne Belediyesi bu konuya el atmış ve bir pilot çalışma mı başlatmıştı? Ertesi sabah belediyeyi arayıp sordum. ‘Böyle bir çalışmamız yok’ dediler. ‘Belki Şah Süpermarket bu çöpleri özel bir şirkete satıyor veya ihraç ediyordur’ diye de bir yorum yaptılar. O günden beridir cam şişeleri Şah’ın cam konteynerine götürüp atmak için biriktiriyorum.
Bir özel şirket geri dönüşüm için organize olabiliyorken, koskoca Girne Belediyesi’nin böyle bir şey yapmaması ne büyük bir ayıp! Dünyadan bu kadar kopuk bir yaşantı sürüyor olmamız, potansiyelimizi değerlendirmiyor olmamız, çöp yığınlarına aldırmamamız kabul edilebilir değil.
Çöp konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve çevre bilincinin yükseltilmesine gelince… Bilinçlenmeye daha ilkokul çağındaki çocuklardan başlamak lazım. Pek çok okulda avluların çocukların attığı çöplerle dolu olduğunu görmek mümkün. Ya çocuklara bu konuda eğitim verilmiyor, ya da çocuklar okullarını temiz tutma konusunda motive edilmiyor.
Yetişkinlere gelince… Yine ister istemez belediyelere düşen görevlere değineceğim. Öncelikle, sokaklarda ve yol kenarlarındaki çöpleri temizleme konusunda daha etkin olmaları gerekiyor. Çünkü bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki, çöp yığını gören kişi psikolojik olarak çöpünü rahatlıkla aynı yere atar. Yine Girne’den örnek vereceğim. Zeytinlik Kesimi’nden Girne yönüne doğru, zamanında AB desteğiyle yapılmış yürüyüş ve bisiklet yolunda her gün yürüyüş yaparım. Bu yolun kenarındaki çöplerin yıllardır temizlenmeden biriktiğine şahit oluyorum. O yüzden de, gelen geçen bu çöplerin üstüne yeni çöpler atıyor.
Pek tabii bilinçlendirme için eğitsel çalışmalara, kampanyalara da ihtiyaç var. Ve en önemlisi etkin bir yaptırım uygulanması ve denetimlerin devreye sokulması gerekiyor. Bazı sürücülerin camlarını açıp teneke kutu, sigara paketi vb çöplerini dışarı fırlattığına, plajlarda milletin sigaralarını kumlarda söndürdüğüne hepiniz şahit oluyorsunuzdur. Sadece plajlarımız değil, denizin altı da ayrı bir felaket. Bu çalışmalar sayesinde belki bu olumsuzluklar asgari seviyelere indirilebilir.
Ama her şeyden önce, başta anlattığım geri dönüşüm konusuna el atılması çok daha büyük etki yapacaktır. Kağıtları/kartonları, camları, tenekeleri dönüştürerek bir yandan atılan çöp miktarını azaltma, bir yandan da ülke genelinde ekonomik değer yaratma çabası başlatılırsa, hem ülkeye fayda sağlanır, hem de toplumun çöp konusuna biraz kafa yormasına yardımcı olunur. Geri dönüştürme sayesinde çöp dağları azaltılır, kalan atıklardan kompost, çıkan gazdan elektrik üretilebilir. Ayrıca orman yangınlarının bir gerekçesi de ortadan kalkmış olur. Bu proje de Lefkoşa atık su arıtma projesi gibi iki toplumun ortak projesi olarak kurgulanarak AB desteği de sağlanabilir.
Elektrik üretiminde güneş enerjisinden faydalanmak için yeterli çaba göstermeyen bir devlette çöpten fayda sağlama konusunda harekete geçileceğini ummak gerçekçi gözükmeyebilir. Ama vatandaşlar olarak belediyelerin harekete geçmesi için baskı kurmamız gerektiğine inanıyorum. Hem ülkeye ve dünyaya fayda sağlamak, hem de çöplükte oturmaktan kurtulmak için başka da bir yol yok çünkü…
Katılıyorum.
Umarım okunup anlaşılır ve uygulanır.