Hasan HasturerManşet

Kıbrıs sorunu, kendi dünyamızda en çok ne işe yarıyor?

Kıbrıs sorunu ne zaman başladı?

Rumlara göre 20 Temmuz 1974.

15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı düzenlenen darbeyi, algı operasyonunda Rumlar anımsatmayı sevmez.

Azıcık cesaret bulanlar, anımsatma dürtüsü yapanlara, 15 Temmuz’da Yunan Cuntası ile EOKA B’nin darbesini ‘ İç mesele’ olarak diyerek geçiştirmeye çalışırlar.

Bizim açımızdan 21 Aralık 1963, Kıbrıs sorununun başlangıcı için en kolay izah edilen gerekçe tarihidir.

***

Kıbrıs sorunu, dünyanın en eski uluslararası sorunları sıralamasında ilk sıralarda yer bulur.

Bir zamanlar çözümsüzlüğü uzayan sorunlar için, Keşmirleşmiş sorun, nitelemesi yapılırdı.

Kıbrıs sorunu, en eski sorunlardan biri olmasına rağmen, çözümü için, ciddi uluslararası girişim, çaba ya da baskı pek yoktur.

Neden?

Çünkü Kıbrıs’ta dünyayı rahatsız edecek, haberlere konu olacak, adada, bölgede ve dünyada barışı tehdit edecek sıcak gelişmeler, yoktur.

Kuzey’de sınıra yakın marketlerin kasasına para bırakanlar listesinde Kıbrıslı Rumlar, ilk sıradadır.

Aynı durum akaryakıt istasyonları için de geçerlidir.

TL’nin değer kaybı olmasa Güney’deki alışveriş yerlerinde de Kıbrıslı Türklerin fark edilecek çoğunlukta olduğu görülecekti.

***

Kıbrıs sorunu, yeni sorunlar yaratmayan bir sorun olduğu için, yabancıların ilgisi, olması gerekenin en alt limitindedir.

Kıbrıs sorununa çözüm masasının, organizatörü, Birleşmiş Milletlerdir.

Birleşmiş Milletlerin parametreleri, çözüm için hep seslendirilir.

Ancak, BM parametreleri, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin anlaşmalarına, bu güne kadar çözümün gelmesine yetmedi.

Yetmedi çünkü tarafların, çözüm için eş zamanlı irade buluşması olmadı.

Kıbrıs Türk tarafının seslendirdiği politikalar, zaman zaman Rum tarafı ve dıştan bakanlar için olumsuz bulunsa da, çözüme çok yakın noktalarda, kalıcı barışı ve çözümü engelleyen, fırsat yitirilmesine neden olan Kıbrıs Rum tarafı olmuştur hep.

Rum liderliği, kritik eşiğe gelene kadar hep, uzlaşıcı taraf olarak görünmeyi becerdi.

1972 – 1973’lerde Rauf Denktaş’la Glafkos Klerides’le anlaştı. Anlaşma garantörlükleri koruduğu için Makarios anlaşmayı kabul etmedi.

24 Nisan 2004’te çözüme çok yaklaşıldı. Annan Planı referandumunda Kıbrıslı Türkler, yüzde 64.91oranında EVET derken, Kıbrıslı Rumlar yüzde 75.83’le HAYIR dedi.

28 Haziran 2017’de Crans -Montana da başlayan görüşmelerin 7 Temmuz’da başarısızlıkla sonuçlanmasında da Rum tarafının, uzlaşıyı engelleyen taraf olduğuna dünya tanıktır.

***

Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı, sol taraftan Cumhurbaşkanı oldular. Çabaları çözüme yetmedi.

Rauf Denktaş’tan sonra sağdan cumhurbaşkanı seçilen Derviş Eroğlu, 11 Şubat 2014’de Anastasiadis’le çok önemli olan ortak açıklamaya imza attı.

Kıbrıs Türk tarafı, çözüm fırsatlarının yitirilmesinde hiç suçlu değildir.

***

Rahmetli Rauf Denktaş, uzun süre müzakere masasına oturmadı.

Masa kurulmadığı için Rumların, çözümle ilgili niyet ve görüşlerini bile öğrenememiştik. O dönemde Rumların tüm kazanımları, futboldan bir benzetmeyle, biz sahaya çıkmadığımız için ‘Hükmen galibiyet’ gibiydi.

Devamında, masadan kaçmadık.

Fıratların yitirilmesine Rum tarafı neden oldu.

Acı ama gerçek, fırsatların kaçırılmasına onlar neden oldu, bedeli biz ödemeye devam ediyoruz.

***

Yazımın başlığıdır…

Kıbrıs sorunu, kendi dünyamızda en çok ne işe yarıyor?

Yanıt gayet kolay.

İç politik hesaplarla birbirimizi suçlamaya…

Söylenenler laf, toplumsal birlikteliğe verdiği zarar gerçek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu