Hasan HasturerManşet

Dünden bugüne, beşinci kolcular…

Medya dünyamızın deneyimli isimlerinden bir arkadaşım dün, incelik gösterip, “ Yanlış yerde dünyaya geldiğimi” söyledi.

Gazetecilik mesleğine hak ettiği değerin verildiği yerde olmuş olsaydım, maddi sonuçları bakımından da çok daha farklı yerlerde olabileceğimi anlattı.

Elbette şahsımla ilgili söylediklerine teşekkür ettim.

Ancak şahsi görüşüm olarak da, “ Yüz defa daha dünyaya gelsem, bu topraklardan Kıbrıslı Türk olarak dünyaya gelmek isterim”  dedim.

***

Bu topraklardan çok mutlu bir ömür sürecini mi geride bıraktım?

Hayır.

Ancak buralarda toplum olarak yaşadığımız talihsizliklerden, olumsuzluklardan, adaletsizliklerden payımı almış olsam da, asla bu topraklardan kopmayı aklımın kenarından bile geçirmedim.

Çocuklarıma, torunlarıma da, vasiyet gibi bunu söylerim.

Hiçbir tekerlek tek yönlü dönmez.

Bir gün öbür tarafa da döner.

***

Dünkü sohbet ortamında da anlattım.

Kıbrıs Türk Halkı, benim için en değerli insan topluluğudur.

Toplumsal yanlışlarımızı söylemem, toplumsal sevgimden milim eksiltmez.

Anlayışımı vurgulamak için, Kıbrıs Türk Halkı’ndan vazgeçmeyeceğimi, Kıbrıs Türk Halkını feda edilecek bir bütünlük olarak görmediğimi söyledim.

***

Küçük bir adada yaşıyoruz.

Kıbrıslı Rumlarla anlaşırsak bu adaya birlikte yönetmemizi isterim.

Anlaşamazsak da çok iyi komşular olarak yaşamalıyız.

İşte şimdiki durum.

Anlaşma henüz ortada yok.

İki toplumlu yapının yol gösteren, anlaşmaya dayalı kuralları yok.

Ancak, karşılıklı geçişler, ekonomik güçle bağlantılı olarak her geçen gün artıyor.

Yeşilırmak, Aplıç, Bostancı, Metehan, Ledra Palas, Lokmacı, Beyarmudu, Mağusa 2 buçuk mil ve Derinya, geçiş noktaları, geçiş kapıları yetmiyor. Daha çok kapı açılsın sesleri bizim taraftan yükseliyor.

Kuzey’de konut kiraları daha ucuz diye, sınıra yakın yerlerde konut kiralayan Rumlar var. İşleri güneyde, konutları kuzeyde.

Rumların, Kuzey’den alış verişlerini önleyecek fanatik davranışlar olsa, önce iş dünyası ses verecek.

***

Türkiye ile çok iyi ilişkiler içinde olmamız gerektiğini, tartışmayı, kabul etmem bile.

Ancak bu ilişiklerin, duyarlılıklara saygıyla devamının öneminin de altını çizerim.

Biz Kıbrıslı Türkler, bu konuda,  alınganlık sınırları içine girmeye meyilli hassasız.

Türkiye ile Anadolulu kardeşlerimizle iyi ilişkilerin yaşamsal önemini bilip, farklı beklentilerle, rahatsız olanlar, buna zarar vermeyi her zaman,  denemiştir. Denemeden öte, Beşinci Kol Faaliyeti, nitelikli çalışmalarını bugün de sürdürüyorlar.

***

1974 öncesi Lefkoşa’da Girne Caddesi’nde, hem de o zaman Polis Genel Müdürlüğü olan binanın kuzey köşesinin 30 metre uzağında, duvara, Türkiye aleyhtarı  yazılar yazanların, Türkiye’ye iletmek için yazıların fotoğraflarını çekip, hemen sildiklerini çok iyi biliyoruz.

Türkiye’den “ Ne oluyor?” denilerek buradan hesap sorulunca, kısa bir soruşturmada gerçek ortaya çıkmıştı.

Hem yazmışlar, hem fotoğraflarını çekmişler, hem de Türkiye’ye, “Hainleri” ihbar etmişlerdi.

***

Bunu görev bilenler 1974’te savaş devam ederken de görev başındaydı.

…Köşkçiftlik bölgesinde Makarna Fabrikası’nın üzerinde mücahitler zor anlar yaşıyordu.

Hüseyin Paşa orada şehit olmuştu.

Mevziyi güçlendirmek için elden ele kum torbalarını yukarı taşıyorlar. Behiç, isimli, bir mücahit de kendini koruyarak kum torbalarını tek tek yerleştirip, tahtayla vurarak, torbalar arası farkı yok ediyor, mevzi yapıyordu.

O sırada mevziye biri gelir ve derki, “ Naci Talat ve Behiç’in gezerek toplumun moralini bozdukları belirlendi. Yarın Saray Önünde, kurşuna dizilecekler.”

Rahmetli CTP eski Genel Sekreteri Naci Talat, o günlerde  Londra’da… Bahsettiği Behiç de yaşamı avucunda en kritik yerde, mevzi yapıyor.

Bunu duyan Behiç, ne mi yaptı?

Anlam vermenin zor olduğu, o dedikoduyu servis edenin ayaklarının içine Sten Makineli silahındaki  mermileri boşaltıp, soluğu Rauf Denktaş’ın karşısında aldı.

Sonradan savaş ortamında, böylesi yıpratıcı görevi yerine getirenler isim isim belirlenmişti. Onlardan biri sonradan sendikal yaşamda da görev yapan biriydi.

O ekip, daha ne işler yaptı… Bir gün onları da yazarım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu