Hasan Hasturer

Gençlerimizin, güneyde çalışmak zorunda kalmasının düşündürdükleri…

Her şey normal olsa, kimin kuzeyde, kimin güneyde çalıştığı zerre kadar umurumda olmazdı.

Mevcut durumda bile, olumlu taraftan bakmayı zorlarım.

Eğer Kuzey’de çalışıp, insanca yaşamaya yetecek kazancı varken, birkaç tık daha iyi kazanç için Güney’de çalışma tercih edilse, yine kabullenirdim.

Karşılıklı ticaretin, yararına inandığım gibi, iş gücü hareketliliğinin de yararına inanırım.

Ancak gel görün ki, Kuzeyde çalışmayı tercih eden Kıbrıslı Rum hiç yoktur. Olsa da sayıları, dikkate alınmayacak kadar azdır.

Sınır kapılarına yakın yerlerde, konut kiralayıp kalan Rumlar var..

Nedeni de, Kuzey’de konut kiralarının oldukça ucuz olması.

Gelip Kuzey’den yakıt alırlar… Nedeni yine ucuz olması.

Marketlerden, eczanelerden yapılan alış verişlerin nedeni de aynıdır.

TL’nin EURO karşısında bu denli değer kaybı olmadan, Kıbrıslı Türklerin, Güneyden yaptığı alış veriş de, önemli boyuttaydı.

Şimdi, Güneye geçip alış veriş yapanlar çok az.

***

1963 -1974 arası özellikle 1968’den sonra, Rum kesimine geçip, inşaatlarda,  beton işinde çalışan Kıbrıslı Türkler vardı.

O yıllarda, üçüncü ülkelerden iş gücü de yoktu adada.

Düz ve de ağır işlerde çalışan Kıbrıslı Türklerin sayısı, fazlaydı.

1974 sonrası, Kuzeyde potansiyel patlaması yaşandı. Kimse Güneyde çalışmayı düşünmezdi.

Zaman bu bağlamda lehimize çalışmadı.

İşsiz kalanlar ya dış ülkelere göç etmeye başladı, ya da, Güneyde çalışmanın yollarını aradı.

Güvenlik Kuvvetlerinden, Asal Şubeden izin alanlar, daha kapılar açılmadan Güneyde çalışmaya başladı.

Bu izinler için, torpil de kullanıldı.

***

Uzatmaya gerek yok.

Son zamanlarda Güneyde çalışmaya giden gençlerin sayısında müthiş artış var.

Kimisi, yüksek öğrenimine göre iş bulup çalışıyor.

Ancak çoğunluk, vasıfsız iş gücü olarak değerlendiriyor. Pırıl pırıl gençlerimiz garsonluk ve benzeri iş yerlerinde, iş buluyor.

Bir tarafta, Rumların ne denli tehlikeli olduğu anlatılır, öte yanda gençlerin Rum patronların yanında, işe gitmesi, görmezlikten geliniyor.

Ekmeği güneyde kazanan bir Kıbrıslı Türk gencinin, ruh halini anlamak çok mu zordur?

Daha fazla para kazandıkları için daha memnun görünebilirler, ancak, başları çok da dik değildir.

***

Süleyman Ergüçlü, TMT’nin önemli isimlerinden rahmetli KaraYusuf’un oğludur.

Kıbrıs’ta üstlendiği görevler bir yana, Anamur’da Kıbrıs’ın Sesi radyosunda da uzun süre gazeteci olarak görev yaptı.

Ulusal ve toplumsal konularda duyarlı bir arkadaşımızdır. Kimse Ergüçlü için “karalayıcı” tavır içine giremez.

Süleyman Ergüçlü, 2 Aralık 2002’de Kıbrıs Gazetesinde . “Dün de ‘beton’a gidiyorduk, bugün de” başlıklı bir yazı yazmıştı.

Son bölümünü, özellikle bizi yönetenlerin okuması için  paylaşıyorum:

“… Şu anda her türlü aşağılanmayı, onursuz duruma sokulmayı, insanlık haysiyetinin incinmesini göze alarak güvenliğini tehlikeye atarak, ekmeğini Güney Kıbrıs’ta kazanmak zorunda bırakılan binlerce kardeşimiz, 1974 sonrasının nimetlerinin hangisinden yararlanmaktadırlar?

Bu kardeşlerimiz için, “1974 öncesine dönmeyiz” cümlesi ne anlam ifade ediyor? Şu anda onlar fiilen 1974 öncesinin koşullarını yaşamıyorlar mı?

Peki bu durum onların suçu mu? Yoksa, Kıbrıs Türk halkının varlığını bir türlü uluslararası alanda yasallaştırmayı başaramayan, uluslararası alanı bırakın, Anavatan Türkiye ile bile doğru dürüst bir ilişki içine giremeyen, içte uygulanan politikalarla ülkeyi iflasa sürükleyenler mi?

“Çözümsüzlük çözümdür” deyip, halkın bıkkınlığını görmezlikten gelip politika yapanlar mı?

Bugün Annan planı ile ortaya çıkan çözüm fırsatında, “Bu planı Kıbrıs Türk’ü ve Türkiye’nin çıkarlarını koruyabilecek şekle nasıl getirebilirim?” düşüncesi ile hareket etmek yerine, “Böyle rezillik olmaz” diyerek elinin tersi ile itmeye çalışanlar mı?

Kıbrıs Türkü’nün artık sabrı tükenmiştir… İnsanca yaşam istemektedir… Kıbrıs Türkü’nün seçilmiş liderleri de bu yolda uğraş vermek zorundadırlar… Bunu yapmazlar ve Kıbrıs Türk’ü ve Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermeye devam ederlerse, tarih önünde hesap veremeyeceklerdir…”

 

 

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Selamlamlar Hasan hocam
    Gençler aidiyet ,ve ,milli duygulardan uzaklaşarak dünya insanı olmak yolunda.Ekonomik koşullar ağır bastıkça bu durum dahada kaçınılmaz olacağını düşünüyorum.ellerine sağlık..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu