Hasan Hasturer

Bina değil, çok katlı mezar yapmışlar…

Kahramanmaraş Merkezli iki büyük deprem, sadece binlerce binayı yıkmadı.

Kıbrıs adasının kuzeyinde, KKTC’de yaşayan bizleri de yerle bir etti.

Deprem felaketi, Gazi Mağusa Türk Maarif Koleji, kız ve erkek voleybolcularını, hocalarını ve onlarla birlikte olan bazı velileri aramızda alıp götürdü.

Değişik deprem bölgelerinde de yaşamını yitiren kardeşlerimiz oldu.

Kader-  mader değil, çocuklarımızı, KKTC’den Türkiye’den kardeşlerimizi, deprem öldürmedi.

Cansız binaları suçlu sandalyesine oturtup, yargılayacak kadar gerçeklerden uzaklaşacak da değiliz.

Aralarında bizim çocuklarımızın da olduğu on binlerce insanın katili, en yalın tanımlamayla çürük binaları inşa ettiren, inşa eden ve devamında binaları sağlamlık bakımından, daha da gerilere götüren eklemeler yapan ve onlara göz yumanlardır.

***

KKTC’den evlatlarını, yakınlarını kaybedenler, yitirdiklerinin, ‘kanını yerde bırakmayacaktır.’

Bizler uygar bir toplumuz ve hukukun üstünlüğü kültürüne saygılıyız. Yitirdiklerimizi kanını yerde, hukuk yoluyla bırakmayacağız.

Hukuk yolunu kullanarak, bina değil, çok katlı mezar yapanların, en ağır cezaya çarptırılması için toplum olarak elimizden geleni değil, elimizden gelenden fazlasını yapacağız, yapmalıyız.

***

Giden canlarımız geri gelmeyecek.

Bunu biliyoruz.

Onların anılarına yönelik saygı, onların katillerini yakasından ellerimizi, mahkumiyetin son aşamasına, geri çekmemektir.

Yargı sürecinin gecikmeden başlamasını sağlamalıyız.

Yargı süreci boyunca asla ve katla, sırtımızı, oralara dönmeyeceğiz.

Mahkeme nerede kurulacaksa, izleyici bölümünü hatta mahkeme salonun dışını boş bırakmamak için ne gerekirse yapmalıyız.

***

Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Türkiye Barolar Birliği’yle bu konuda çok önemli bir iş birliği için laftan öte eyleme geçti.

Çok nitelikli isimlerden oluşan ortak hukukçu ekibi oluşturuldu.

***

Mahkeme sürecinde elde veri olacak mı?

Mutlaka olacak.

Cuma günü Kıbrıs TV’de konuğum DAÜ Rektör Yardımcısı ve DAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy’du.

Konuyu bilimsel temelde ele aldık.

Bu arada DAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri; Prof. Dr. Serhan Şensoy, Prof. Dr. Özgür Eren, Prof. Dr. Umut Türker, Doç. Dr. Eriş Uygar ve Doç. Dr. Mehmet C. Geneş tarafından hazırlanan yedi sayfalık raporu da konuştuk.

Yerinden elde edilen verilerin olması, rapora ağırlık kattı.

Doç. Dr. Mehmet C. Geneş, deprem olduğu zaman Türkiye’deydi. Adıyaman’a gidip, çocuklarımıza, kardeşlerimize mezar olan İsias otelinin enkazını inceledi.

İlginçtir,  Adıyaman Adliyesine giden Doç. Dr. Mehmet C. Geneş’le, gizlilik kararı alındığı için eldeki bilgiler paylaşılmadı.

***

DAÜ İnşaat Mühendisliği hocalarının hazırladığı raporda, acı gerçekler bilimsel olarak ortaya konuluyor.

İşte rapordan bazı kesitler:

“… Bu yapının göçmesinin nedeni depremin büyüklüğü değil yanlış tasarım ve/veya imalattır.

… Bina alanında bulunan molozlar yakından incelenmiş ve beton kalitesinin bariz bir şekilde düşük olduğu, dere çakılı ve kumu kullanıldığı tespit edilmiştir.

Dere çakıllarının büyüklüğüne bakıldığında, sıklıkla bu tür yapılarda kullanılacak betonlardaki maksimum tane boyutundan daha büyük oldukları, betondaki çakıl ve kum dağılımındaki granülometrinin (Granülometri, karışım oluşturacak malzemelerin, karışıma hangi oranlarda katılacağını belirleyen ifadedir.) iyi olmadığı, elle yapılan kontrolde kolaylıkla dağıldığı tespit edilmiştir.

Temeli ve kolonları 5 kata göre tasarlanıp inşa edilmiş olan söz konusu binanın inşasının doğru yapılmadığı kanaati oluşmuştur. Kat artırımı yapılmasının ciddi bir hata olduğu ve binanın en düşük depremlerde dahi yıkılmasının mümkün olduğu kanaati oluşmuştur.”

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu