Polis teşkilatı, neredeyse, hiçbir zaman huzurlu olmadı…

‘Tarih 19 Şubat 2016…Lefkoşa’da gece yarısı ardı ardına birbirine yakın 3 farklı yerde yangın ve patlamalar meydana geldi. 19 Şubat 2016’ının ilk dakikalarında saat 00.35 sıralarında, King Oto isimli iş yerinde, kundaklama sonucu yangın ve patlama meydana gelirken, saat 00.50 sularında Lefkoşa Yenişehir’de bulunan Özmerhan Finans isimli iş yeri ve yine aynı dakikalarda Opel Plaza isimli iş yerleri yanıcı madde dökülerek kundaklandı.’
Kundaklamalar gazeteler açısında, ilerleyen saatte gerçekleşmiş olmasına rağmen, haberi, sabah gün ışırken, okurlarına duyuran gazeteler oldu.
Hem de ön sayfalardan geniş olarak.
***
Kuzey Kıbrıs’ta güvenlikten sorumlu KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığıdır.
Güvenlik Kuvvetleri’nin kurumsal statüsü ne olursa olsun Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı, pratikte Güvenlik Kuvvetleri komutanın da komutanıdır.
O dönemin KTBK Komutanı Korgeneral İlyas Bozkurt, kundaklamaları, sabah mesaiye başladığı zaman gazetelerden öğrenir. Kundaklamalardan yaklaşık 9 saat sonra.
Kendisini, kundaklamalardan hemen sonra neden haberdar etmediği için, dönemin Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Erhan Uzun’a öfkeyle ulaşır.
Tümgeneral Erhan Uzun, lafı dolandırmadan, olayı kendisinin de gazetelerden öğrendiğini söyler.
Polis Genel Müdürlüğünün böylesi büyük ölçekli bir olayı, komutanlığın bilgisine anında getirmemesi, komuta kademesinde, polise duyulan güven çıtasını oldukça aşağıya çekti.
KTBK Komutanlığı, polisten gelen bilgilere güvenmeyip, farklı kulvarlardan, kundaklamalarla ilgili tüm bilgileri toplamaya çalıştı.
O olayın tahkikatı sırasında, poliste verilen ifadelerde, söylenenler, ifade verenler, ifade verdikleri polis örgütü binasından çıkmadan, şüpheliler tarafından öğrenildi. Öğrenenler ise ifade verenleri arayıp resmen tehdit etti.
Bu konu hem Boğaz hem de Girne’deki komutanlıklara şikayet olarak iletildi.
***
Polis teşkilatı, neredeyse, hiçbir zaman huzurlu olmadı.
Farklı kimliklerle, dışarıdan müdahaleler oldu.
Bizler eleştirilerimizi sınırlı tutarak, Polis Örgütünün yıpranmamasından yana olduk.
Ancak, gün geldi, farklı rüzgarların etkisiyle, mesnetsiz, suçlu listeleri yapıldı.
Bu bağlamda, polis örgütünün, kurumsal yapısı zayıflatıldığı için, kendi içinde bile haksız suçlama ve tahkikatlar yapıldı.
Tahkikatlar, yargı huzuruna giden davalardan ayrılıp, ön yargısız yargılanmalı. Bunu yıllardır her fırsat bulduğumda söyledim.
Çünkü, tahkikatlar, güçlü bir savunmayla yüzleşmezse, davanın akıbetini belirler.
***
Dünkü yazımı okuma fırsatı bulmayanlar için, önemli kabul ettiğim bir bölümünü bugün de yazıma almak istedim:
‘Yalın olarak yazımı sürdüreyim.
Bir suç iddiası varsa, polis olaya el koyar ve tahkikat başlar.
Tahkikatla görevlendirilen polis, ilk günden başlayarak, tahkikatın her aşamasında elde ettiği ifade, belge ve bilgiler en başta olmak üzere, ne varsa, ne yaparsa İş Cetveline, sıra ve belge numarası ve de sayfaların adedine kadar yazar. İş cetveli, tahkikatın, saydamlığı, açıklığı ve hesap verilebilirliği bağlamında, tahkikatın ya da adaletin yerini bulmasında hayati önem taşır. Bir anlamda İş Cetveli, tahkikatın aynası gibidir.
İş cetvelinin, tutulma kuralı, araya, geriye dönük bilgi, belge ve ifade sokuşturulmasını önler.
İş cetveli, tutulma kuralı çiğnenirse, bir anlamda evrak sahteleme suçu işlenmiş olur.
Böyle bir şey olabilir mi?
Keşke ASLA OLAMAZ diyebilsek.
Polis Teşkilatımızın güvenilirliğine olumsuz etki yapmak istemem. Ancak, tahkikat aşamasında olmaması gereken, pek çok şaibeli işlemin yapıldığını, öncelikle, polis teşkilatında bilenler vardır.
Geçmişte polis içerisinden, birinci ağızdan dinlediklerimiz yok değil.’
***
Dünkü yazımla ilgili, çok sayıda görüş dinleme fırsatım oldu.
Kimse yazdıklarımla ilgili, olumsuz yaklaşım koymadı.
Hem hukuk dünyasından hem de polis teşkilatından isimler, Tekin Arhun’un da suçlandığı davada, tahkikata ciddi gölge düşürdüğü iddia edilen, İş Cetvelindeki, bulguların, yargı huzurunda açığa çıkarılmasının, söz konusu davadan öte çok boyutlu önem taşıdığı söyledi.
Bizler net bir şey söyleyemeyiz. Bekleyip, göreceğiz.