Maraş, sen ne sihirli oyuncakmışsın…

Dünkü yazıma noktayı koyarken şunları yazmıştım:
“Son zamanlarda gündeme gelen, Kapalı Maraş’tan üç otelin satılması konusunu, belirsiz yanlarının ağır basması nedeniyle, doğruluğuna ciddi kuşkuyla baktığım için yorumlamıyorum.”
***
Yorumlamaya değer, çok ciddi gelişme var mı?
İkilemsiz yanıt vereyim… “HAYIR.”
Ciddi gelişme olabilmesi için, satışın gerçekleşmesinin önünde, herhangi bir engelin kalmaması gerekir.
Hiç mi, gelişme yok?
Var, ama, neticeye gidecek gelişme değil
***
Bir süreden beri, gündemde olan nedir?
“Kapalı Maraş’ta üç otel, sahipleri tarafından bir Kıbrıslı Türk iş insanına satıldı”, iddiası.
Yok mu böyle bir şey?
Yok.
Olan nedir?
Önce, bu yönde, bir satış anlaşmasının olduğu ve bunun güneydeki makamlarca onaylandığı yazıldı.
Anlaşılan, teknik yanıyla doğruluğu sorgulansa da, böyle anlaşma var.
Ancak, bir satışın olabilmesi için KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla işlem yapılması ve sonuçlandırılması gerekir.
Çarşamba gün, öğleden sonraya kadar Taşınmaz Mal Komisyonuna yapılmış bir başvuru yoktu.
Çarşamba akşamüzeri, Kıbrıslı Türk avukat aracılığıyla, Taşınmaz Mal Komisyonu’na mal sahibi olduklarını iddia eden Kıbrıslı Rumlar tarafından, başvuru yapıldı.
Hemen belirteyim başvuru, otel isimleriyle yapılmadı. Parsel numaraları belirtilerek yapıldı. Bir hata nedeniyle, düzeltme gerektiği öğrenildi.
Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvuru yapıldığı zaman, önce dosya incelenir, eksik yanı yoksa, yüzlerce, belki binlerce dosya ile birlikte sıraya konulur.
Eğer, Kuzey’den bir alıcı çıkar, TMK’ya başvurup, mal sahibi ile TMK huzurunda anlaşmak istediğini bildirirse, o dosya arka sıralardan alınıp, öne getirilip işleme konulur..
TMK, ilgili taşınmaz malın, işleme uygun özellikte olup olmadığını inceler. Kapalı Maraş özelinde, taşınmaz mal askeri bölgedeyse, her hangi bir işlem yapılmaz.
İşte bu nedenledir ki, Kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili kararın, fiilen hayat bulabilmesi için öncelikle askeri bölge konumundan çıkarılması gerekiyor.
Kapalı Maraş askeri bölge özelliğini koruduğu sürece, o alan içindeki herhangi bir taşınmaz mal için TMK’ya başvurulması, güncel, özel bir önem, özel bir değer taşımaz.
Bir önemli ekleme… Kapalı Maraş, askeri bölge olmaktan çıkarılıp, işlemler yapılmaya başlasa da, Vakıfların hak sahipliği konusu, mahkeme kararıyla var olduğu sürece, dosyaların sonuçlanması kolay değil.
***
Rum tarafındaki yetkililer bu süreci bilmiyor mu?
Bilmeleri, gerekir.
Bilmiyorlarsa, başka konu.
***
Rum liderliğinin paniği neden?
Kapalı Maraş’ta mal sahibi kabul edilen, Rumların ciddi bir kısmı hayatını kaybetti, hayatta olanlar ise oldukça yaşlı.
Onlar, yaşama veda ettiği zaman, ikinci, hatta üçüncü nesil mirasta hak sahibi olanlar, geri dönüş beklentisinden uzaklaşıp, satmaya öncelik verecek.
Hak sahibi Maraşlılar, bunu neredeyse hiç gizlemiyor.
Taşınmaz malları, askeri bölge içinde olsa bile, bazı temaslar vardır.
Kapalı Maraş açılımı ileriye götürülecek olursa, hazırlıklı olmak isteyenler görüşme yapıyor.
Ancak, Kıbrıs Türk Tarafı, daha ileri adım atmadığı sürece TMK’ya her başvuru dosyası, sıranın sonuna yerleşip, raflarda işlem görebilme gününü beklemeye başlar.
***
Kapalı Maraş’ta mal sahibi Rumların bu tercihini, farklı yollardan karşılayıp, yatıştırmak için ne yapılabileceğini Rum Yönetimi değerlendiriyor.
Özellikle Kapalı Maraş’ta hak sahibi olan Rumlara, mallarının karşılığı ödenerek, mülkiyetin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçmesi konuşuluyor.
Böylece, bireyin mülkiyet hakkı üzerinde, bireysel hak kullanmanın, istenmeyen siyasi sonuçlarının önlenmesi hesaplanıyor.
Aslında bu düşünce, 1974 sonrası, Güneyden, Kuzeye geçip eşdeğer mal alanların, güneydeki taşınmaz malları için feragatname imzalamasını çağrıştırıyor.
Onlar, Kuzey’de ya da Kapalı Maraş’ta mal bırakanlara, karşılık olarak, Türk malı bulup veremediği için sorunu para ödeyerek aşmayı değerlendiriyor.
Bu yöntem, pratikte kolay kolay işlemez.
***
Farkında mısınız, Kapalı Maraş, sihirli bir oyuncak. Oynamak isteyenler için kılıktan kılığa girebiliyor.