Hasan Hasturer

1963-1974 arası umudumuzu kesmedik, şimdi mi keseceğiz?

Pazartesi akşam üzeri Kıbrıs Tv’de konuğum CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay’dı.

Sohbetimizin en az yüzde sekseni, belki daha fazlası, KKTC ekonomisiyle ilgiliydi.

Önce, Türkiye ile ekonomik ilişkileri konuştuk.

İstikrarlı para birimiyle ilgili soru sordum, yanıtını dinledim.

Yeşil Hat Tüzüğüyle bağlantılı, Güney Kıbrıs’la ekonomik potansiyelimizi daha çok ele aldık.

Bir yılda, yüzde yüz elli artış oldu Yeşil Hat Tüzüğüyle yapılan ticarette.

Bir soru sordum Teberrüken Uluçay’a… “ Türkiye ile Güney Kıbrıs ya da AB, ya o, ya da öteki, diye bir tercih mi?”

Daha sorum bitmeden yanıt geldi. “Tabii ki değil.”

***

CTP’nin, çözüm ve AB’ye bakış açısı oldukça açıktır.

Anlamak için, soru sormaya gerek de yok.

Ancak, Türkiye’ye bakış açısı da çok nettir.

CTP, uzun yıllardır, kendi siyasi duruş, görüş ve ilkelerine sadık kalarak, Türkiye ile ilişkilerin devamının Kıbrıslı Türkler açısından, yaşamsal önemini kabul etmektedir.

Geçtiğimiz hafta bir konferansta konuşan CTP eski Genel Başkanlarından ve 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da,  bu bağı gayet anlaşılır bir şekilde ifade etti.

KIBRISLI TÜRKLERİN, TÜRKİYE’YE VERDİĞİ DEĞER, ANKARADAKİ SİYASİ İKTİDARLAR VE ONLARIN ÖNDE GELENLERİNDEN BESLENMEZ.

Yüzüncü yılını yaşayan Türkiye Cumhuriyeti ya da kısaca Türkiye, Kıbrıslı Türkler için köklü, kopmayan, kopmaması gereken bağların bağlandığı yerdir.

Bu satırların yazarı olarak ATA VATANIM’dır. Çoğunluk ise ANAVATAN olarak tanımlar.

***

Kendimi bildim bileli, Kıbrıslı Türkler içinde, bazı farklı görüş sahiplerini Türkiye Düşmanı hatta daha ötesi HAİN olarak sunmaya çalışanlar var.

Bu durumdan, gerçek anlamda çok rahatsızım.

Sırf iç politik hesaplarla, ya da Türkiye’de  birilerine şirin görünmek için yapıldı hep.

Bir tarafta toplumsal birlik beraberlik vurgusu, öte yanda toplumsal birliğe zarar verici, niteleme ve yaklaşımlar.

***

Her görüş, eleştiriye açıktır, açık olmalıdır.

Hep, yazar ve söylerim.

Kimsenin ağzının payını vermem.

Sonsuz sabırla konuşurum.

Bir küçük anımsatma… Kendi içimizde, eleştirinin dozunu oldukça yüksek tutarım. Ancak yabancılarla konuşurken, şikayet eder ya da bizi yönetenleri aşağılayan bir duruşu, yaklaşımı asla sergilemem.

Yanlışı bana göre çok olanları, elbette göklere çıkarmam, ama, yeri dibine de batırmam.

Batıranları da onaylamam.

***

Türkiye Cumhuriyeti 100, KKTC 40 yaşında.

40 yılda hatırı sayılır, mesafe aldık mı?

Aldık.

Yeterli mi?

Elbette değil.

Kuzey Kıbrıs’ta sahip olduğumuz ekonomik potansiyel değerlendirilse, hepimize yeter de artar bile.

Bu güne kadar, doğru olarak değerlendirilmemesi, bundan sonra da değerlendirilmeyeceği anlamına gelmez.

Demokrasimize, demokrasi kalitemize,  belki de ilk sırada önemli bulurum. Aynı önemi herkesin göstermesini de istiyorum, bekliyorum.

Şunu unutmayalım. DEMOKARSİSİ EVRENSEL ÖLÇÜLERDE KALİTELİ, NİTELİKLİ OLMAYAN HALKLAR, ARZU ETTİKLERİ, SAYGIYI, İTİBARI GÖREMEZ.

***

Kötü senaryolardan yola çıkarak, umudun köküne kezzap suyu döküp, umutsuzluğu sulayanlarla, hiçbir zaman aynı saflardan olmadım. Bundan sonra da olmam.

Sizler de umudunuzu kesmeyin, yurdumuzdan…

1963-1974 arası umudumuzu kesmedik, şimdi mi keseceğiz?

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu