Hasan Hasturer

Ablos, rütbesiz bir sokak gazeddacısıyım…

İlk yazmaya başladığım günden bugüne, yıllar hızla geçip gitti.

Hiç kuşkusuz, ilk zamanlar, deneyim eksikliğim vardı.

Ancak, bir biçimde o yazılarımı bulduğum zaman, yazılarımın ruhunun hep aynı olduğunu görürüm.

Okurlarla, samimi bir iletişimim oldu hep.

Okurların, beni bir yere koymasını hiç beklemedim. Koydukları yerden dolayı, kendimi farklı bir statüde hiç görmedim.

***

Gazetecilikte bir kural vardır.

HABERDE TARAFSIZLIK, YORUMDA ÖZGÜRLÜK.

Gazetenin ana görevi haber vermek olsa da, taraf olunması gereken yerde, tarafsızlığı doğru bulmam. Haberin tarafları varsa, ilgili taraflara haberde yer verirken, tarafı örtmeye de hiç gerek yok.

Sık sık vurgularım.

TARAFSIZLIK, AHLAKSIZLIKTIR.

Taraf olurken, farklı tarafta olanlara da, tarafıma zarar vermeden, saygı duyarım.

***

Dünyaya geldiğim günden, Kıbrıs sorunu var.

Yazmaya başladığım ilk günden bugüne, on bin kadar makalemim içinden Kıbrıs sorunuyla ilgili yazdıklarımı bir araya getirsem, kitap değil, kitaplar olur.

Benim anlayışıma göre gazeteci, köşe yazarı, resmi politikayla mesafesini korumalı. Katı bir muhalefet duruşu sergilemese de, muhalif durmalı.

Bir zamanlar rahmetli Rauf Denktaş, eleştirel yazılarımla ilgili, “ Be Hastürer, dikkat et, çizginin üstünde giden, düşecen öteki tarafa” demişti.

Ben de, gülerek, “Çok beklersiniz” deyip, eklemiştim: “ Yazılarımı yazarken  4+1 ilkem var.  BARIŞ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE KIBRIS TÜRK HALKININ DEĞER YARGILARIYLA, ÇIKARLARI. Bunlara, yürekten benimsemeyle uyarım.”

***

Bu satırların yazarı olarak, doğup büyüdüğüm bu topraklara sevdalı, mensubu olduğum Kıbrıs Türk Halkının da hayranıyım. Kıbrıs Türk Halkı’nı, dünyanın en değerli, siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel kısaca tüm hakları fazlasıyla hak eden olarak görürüm.

Kendimi tanıtırken, “Ablos, rütbesiz bir sokak gazeddacısıyım” derim.

Sokağı, tüm toplum kesimlerinin buluşma zemini görürüm. Her kesimden, her yaştan, her meslek grubundan insanlarla iletişimim var. Maddiyata dayalı zenginlik iddiam asla olmaz ama, karşılıklı sevgi, saygı zenginliğinde, toplum genelinde, ilk sırada olma iddiam var.

***

Yazıma noktayı koymadan Mağusa’dan çok değer verdiğim, dostum, arkadaşım DAÜ’den emekli Taşkın Biçmen Hocamdan gelen mesajı, izniyle, sizlerle paylaşmak istiyorum.

“ Hasan Hocam merhaba

Biz okuyucular, bir gazete köşe yazısını okurken, o gazetenin kime veya kimlere ait olduğunu hiç düşünmeden ve bilmeden okuyoruz. “Bilmemize de gerek var mı?”, onu da bilemiyorum.

Okuyanın, dünya görüşüne yakın kim varsa onun yazılarını okuduğu düşüncesindeyiz. Yani biz okuyucular, kendi düşüncelerimizi az da olsa yönlendiren, zenginleştiren kalemleri tercih ediyoruz

Sizin kaleminize gelince… Üç aşağı, beş yukarı ayni kafadayız. Ancak, sizde ayrıca bir de insan ruhuna hitap eden, ruh güzelliğini de yönlendiren güzel bir tat var

Siz çok yaşayın, güzel yaşayın, mutlu yaşayın. İyi ki varsınız, iyi ki sizi tanımışım, sağ olun, var olun…”

***

Bir köşe yazarı için, böylesi sıcak içerikli bir mesajdan daha değerli, ne olabilir ki?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu