Hasan Hasturer

Erdoğan, boşuna çağrı yapmamıştır…

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konuşup, Kıbrıs meselesinde çözümün artık federasyon modeli temelinde gerçekleşemeyeceğinin kabul edildiğini söyleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Uluslararası toplumu bunu kabullenerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz. Ada’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden de sergilemekle mükellef olduğu tarafsızlığa titizlikle riayet etmesini bekliyoruz” dedi.

***

Recep Tayyip Erdoğan, duruş, yaklaşım ve izlediği politikalar bakımından uluslararası bir kimliktir.

İzlediği politikalar nedeniyle Pragmatist olarak nitelenmesi, kolay savrulma gibi bir algıyı beslemez.

BM Genel Kurulunda geçen yıl yaptığı konuşmada da KKTC’nin tanınması yönünde çağrı yapmıştı.

Aynı çağrıyı bu yılda yineledi.

Erdoğan’ın konuşmasını haber yapan tüm haber kaynakları, KKTC’nin tanınması çağrısını ara başlık yaparak haberleştirmiştir.

***

Pek çok kişi Erdoğan’ın KKTC’nin tanınması çağrısını nasıl değerlendirdiğimi sordu.

Bazıları soruyu yöneltirken, tanınma çağrısının yanıtsız kalacağını söyledi.

Bu yaklaşımda olanlara yorum yapmadım.

Aslında dinlemeyi, hem bilirim, hem de severim.

Bu nedenle her hangi bir görüşe, kolay kolay tepki koymam.

Kendi değerlendirmemi yaparken, peşin peşin, “Erdoğan, boşuna çağrı yapmamıştır…” dedim.

Neden?

Nedeni kendi bakış açımdan oldukça net.

Kocaman Erdoğan, yanıtı olmayacak bir çağrıyı yapar mı?”

Yapmaz ya da yapmamalı.

KTFD’yi başlangıç sayarsak Kıbrıs Türk Halkının devleti 48, KKTC’yi esas alırsak 40 yaşında.

En azından kırk senedir tanınma yönünde ciddi çaba harcamayıp, tanınma süreci şimdi başlıyormuş gibi bir yaklaşım KKTC’ye doğduğu andan başlayarak inanmamış bir yaklaşımı ele verir.

Erdoğan hem Türk hem de İslam dünyasında etkili bir lider olarak kabul edilir.

Erdoğan’ın çağrısı İslam ve Türk Devletlerinde, sözlü değil, eylemsel bir karşılık bulmazsa, çok farklı siyasi değerlendirmelere neden olur.

***

Kıbrıs Türk Halkı ve devleti KKTC, tanınmayı fazlasıyla hak eder.

Elbette bu kendiliğinden olmaz.

Çaba ister.

Çabanın kesintisiz olması şarttır.

***

Sözlü dayanışma ya da KKTC Bayrağının, bayrak sıralamalarında yer almasının bir anlamı olsa da,  eyleme dönüşmediği sürece, çok sınırlı değer taşımaktadır.

Rusya, kendince gerekçelerle KKTC’de konsolosluk açmaya hazırlanıyor…

Bunu fırsat olarak değerlendirecek, kardeş Türk ve İslam devletleri de konsolosluktan başlayarak neden temsilcilik açmasın?

KKTC, üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler çok rahat, uluslararası kabul nedeni olabilir.

***

… Türkiye, KKTC’yi tanıyan tek ülke konumundadır. Bunun anlam ve değerini bilmemek ağır bir yanlış olur.

Ancak tanınmada daha ileri bir hamle dönemine girilecekse, Türkiye, KKTC’yi eksiksiz tanımalı, Rum devletine dönüşmüş Kıbrıs Cumhuriyetini de eksiksiz tanımamalıdır.

Bu başarılmazsa, “KKTC’yi tanıyın” çağrısına olumlu yanıt vermeyen Türkiye’nin dostu ülkelerine, olumsuz tavır için malzeme verilmiş olur.

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu