1974’te, eşi şehit olduğu zaman, 31 yaşındaydı… Üç çocuğu yanında, yedi aylık hamileydi…

Çarşamba sabahı, yaklaşık bir buçuk saat 80 yaşında bir şehit eşiyle sohbet ettim.
1974’te eşi şehit olduğu zaman, 31 yaşındaydı… Üç çocuğu yanında, yedi aylık hamileydi. Eylül 1974’te doğan dördüncü çocuğu hiç baba yüzü görmedi.
Çocuklarına hem analık hem babalık yapıyor 49 senedir.
Duygu ve düşüncelerini, harika seslendirdi. Zaman zaman da ağladı. İçi döktü ama söyledikleriyle öne çıkmayı istemedi. Hatta uyardı.
İsmini paylaşmıyorum. Söylediklerini de yazmıyorum.
Ancak dünkü sohbetin etkisiyle bu yazımı sizlerle paylaşıyorum…
***
Kıbrıs Türk insanının bu topraklar üzerinde ayakta durması çok büyük bir başarıdır. Barış isteminin altında yatan en önemli neden savaşın acı yüzünün çok iyi bilinmesidir. Kıbrıs Türkü çok büyük çoğunlukla yurtseverdir.
Kıbrıs Türkü zor dönemeçlerden geçerken isimsiz kahramanlar üzerlerine düşen görevleri yaptı. Onlardan kimse konuşmaz. Konuşanların, kendi kendilerini kahraman ilan edenlerin kahramanlıkla uzak yakın ilişkisi yoktur.
Bu tür “kahramanlara” her muhatap olduğumda savaşta yitirdiklerimiz, onlarla ilgili gözlem ve anılarım aklıma gelir. Hem anımsarım hem anımsatmak isterim…
* **
Lefkoşa Mezarlığı’na her gidişimde şehit mezarları arasında mutlaka gezerim. Zaman zaman Tekke Bahçesine de uğrarım…
Şehit mezarları gösterişli değildir. Yalınlıklarına hiç şikayetim yok.
Onlar genç yaşta gözlerini bir inanç uğruna son kez kapadılar.
Şehit mezarları arasında dolaşırken zaman tünelinde 1974 öncelerine kadar yolculuk eder, mezar taşlarında yer alan isimlerin çağrıştırdıklarını anımsarım.
***
Hüseyin Paşa. Lisede bizden iki sınıf büyüktü. İri kıyım bir arkadaştı. Gür bir sesi vardı. O günlerin politik bilinçlenmesi içinde solda yerini almıştı. CTP’nin çok kısa kuruluş geçmişine karşılık CTP’liydi. Hep önde giderdi. Ölüme de önde gitti. Lefkoşa Köşklüçüftlik’te şehit oldu.
Her ziyaretimde mezarı başında durur, mezarlık ziyaretinin geleneğine uyarak Fatiha Süresi’ni okur, duanın ötesinde Hüseyin Paşa ile sanki konuştuğumu hissederim.
Düşünürüm. Hüseyin Paşa, şehit. Şimdi öteki şehitlerin olduğu gibi onun mezar taşlarına basa basa nutuklar atılıp, “dış ve iş düşmanlardan, yerli işbirlikçilerden, hainlerden” bahsedilir. Hüseyin Paşa da yaşasaydı, siyasi tercihi nedeniyle “ya işbirlikçi ya da hain” olarak nitelenebilirdi.
***
Vural Beyaz… . Teyzemin kocasıydı. Şehit oldu. Teyzem de, geride kalan üç kız, bir oğlan dört çocuğuna hem analık hem babalık yaptı. Zaman zaman çaresizlikten ağladı. Çocuklarına üç kuruşluk gelecek güvencesi için kapıları aşındırdı. “Seçilmişlere” gözyaşı döktü, el etek öptü. Hep söyledi, “Keşke kocam, çocuklarımın başında olsaydı da zeytin ekmekle yetinseydik.”
***
Şehit dendi mi aklıma Gönyeli’den Osman Benli mutlaka gelir.. Fizik olarak tam bir Gönyeliliydi. Kısa boylu, bacakları hafif eğri. Lisede aynı sınıfta değildik ama Öğretmen Koleji’nde aynı sıraları paylaşmıştık. Kimseye zararı olmayan, pırıl pırıl yüreği olan bir arkadaşımızdı. 1974 Haziran’ında mezun olduk, Temmuz’da dağda şehit oldu. Yüreği barış, dostluk ve insan sevgisiyle doluydu..
***
Naci Talat’ın mezarını da ziyaret ederim. Günbatımında güneş batarken Naci, sanki de mezarın içinde değil mezar taşının kenarında oturup memleketin halini seyreder Gencecik bir üniversiteliyken kalemini bırakıp yurt savunması için Erenköy’e çıkanlar arasındaydı. Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Gazeteci Metin Münir gibi. Erenköy’de Azrail’le köşe kapmaca oynadı, kefeni şansla yırttı. Solcu olduğu, için bazıları utanmasa Erenköy’deki mücahit günlerini kayıtlardan silecekler. “Naci de hain, Naci de işbirlikçi!!!!!”
***
Haşmet Gürkan… Lefkoşa âşığı bir araştırmacı yazar. O da Lefkoşa Mezarlığı’ndaki son durağında. Şimdi ayağa kalkıp âşığı olduğu eski Lefkoşa’ya gezip görse neler yazardı? Herhalde sessizce yerine döner, gözyaşları söylemediklerini, yazamadıklarını anlatırdı.
***
Şehitlerle ilgili nutukları hiçbir zaman samimi bulmadım.
Neden?
Atılan nutukları boş verin, şehitleri unuttular. “Unutmasalar, bir örgüt de şehitlere mutlaka kurdururlardı!!!”
– Şehitler örgüt kurar mı?
– Burası Kuzey Kıbrıs, burada olmaz olmaz.