Hasan Hastürer

Türk’ten Türk’e kampanya dönemi, 66 sene geride kaldı…

Pek çok etkenin birleşimiyle, Kıbrıs adasında Kıbrıs Türk sermayesinin oluşumu Kıbrıslı Rumlara hatta adada yaşayan Ermenilere göre çok gecikmeli başladı.

Hatta doğal akışıyla oluşamayacağı görüldüğü için 1958 yılında “Türk’ten, Türk’e” kampanyası başlatılmış, yasal dayanağı olmasa da oluşturulan ekipler Lefkoşa’da Lokmacı bölgesinde denetimler yapıp, Rum’dan alınan mallara el koymuş, hatta şiddet uygulamıştı.

Rauf Denktaş, kampanyanın en büyük savunucusuydu. Bir yazısında şunları yazmıştı o dönemde:

   “İki sene olmadan bankalarımızdaki mevcut yükseliverdi. Portakal, patates ihraç eden kooperatif şirketleri kurduk, Türk tüccarının elde ettiği acentelikler yüzleri aştı. Tüccar ticaret zihniyetiyle harekete başladı. İhtikara sapanlar oldu. Haberdar oldukça bu gibileri doğru yola hüsnüniyetle harekete davet ettik. Hâlâ daha Türk çarşısının Rum çarşısından daha pahalı olduğunu iddia edenler vardır. Fakat Türk çarşısı meydana geldikten sonra bu anormal durum kalkacaktır.”

Rum liderliği hiçbir dönemde bu konuda masum olmamıştır.

Kıbrıslı Türklerin ekonomi bağlamında güçlenmemesi engellenmek istenmiştir.

Aziz Kent, 1974 öncesi Lapta’da Türk Koçanlı arazi üzerinde Celebrity Hotel’i yapmak istediği zaman, aklın ve mantığın kabul etmeyeceği engellerle karşılaşmış, espri ile söylüyor, Makarios’un “elini öpmek” zorunda bırakılmıştı.

23 Nisan 2003, Kuzey’le, Güney arasında kara sınırlarının açılmasıyla iki taraf arasında kaçakçılık kapsamı dışında meşru alışveriş de başlamıştır.

İlk günden başlayarak Kıbrıslı Türkler, Güney’den alışverişe, Rumların Kuzey’den alışveriş yapmasına göre daha esnek davranmıştır.

   Kuzey’e ilk geçiş döneminde Rumlar, Kuzey’de restoranlara oturup, yemek yememiş, alışveriş yapmamış, hatta içecekleri suyu bile yanlarında Güney’den getirmiştir. Bu durum, incitici bir tavır olarak karşılanmıştı o zaman.

   Dimitris Hristofias, 21 Şubat 2008’de cumhurbaşkanı seçildikten kısa bir süre, dostluk sınırlarına girecek yakınlığımızla beni Güney Lefkoşa’daki başkanlık sarayına davet etmişti.

   O dönemde kuaförüm, berberim olan Ahmet Değirmenci’ye gitmiştim, Güney’e geçmeden. Ahmet Değirmenci, “ Hristofias’a benden selam söyle. İki toplumun yakınlaşmasını ve birbirlerine güveninin gelişmesini istiyorsa, halkın karşılıklı doğrudan alış verişine, iş yerlerine gelmelerine destek versinler.” demişti.

Rahmetli Hristofias’a söylemişti. O da, benimle, Ahmet Değirmenci’ye özel bir hediye sepeti göndermişti.

   Rumların, Kuzey’den yoğun alışveriş yapana kadar, zaman zaman KKTC Hükümetinden bazı isimler, özellikle 13. maaş ödenirken, “Paranızı Rum çarşısında harcamayın”, açıklamaları yapıyordu.

   Gün geldi, Kuzey’deki akaryakıt fiyatları, Güney’e göre çok daha ucuz olunca, Rumlar,  özellikle geçiş kapılarına yakın akaryakıt istasyonlarının bir numaralı müşterisi oldu.

   Rum akaryakıt istasyon sahipleri, tepki koydu. Ancak Brüksel’in destek vermemesi nedeniyle Rum tarafının müdahaleci, baskı nitelikli kontrolleri hayat bulamadı.

   Marketlerden alışveriş yapan Rumların, marketlerin kasasına bıraktığı parada, ekonomik değere hem de yüksek değere sahiptir.

   Rumların ilgi gösterdiği ürün türleri, ithalattaki payı hiçbir zaman azalmıyor. Hatta artıyor.

Bunu en iyi, KKTC’nin ilgili birimleri bilir.

   Buraya kadar 395 kelimede ifade ettiklerimden sonra gelelim, birkaç gündür bana yansıtılan bir şikayete.

   Diğer sınır kapılarını bilmiyorum. Bana şikayet aktaranların tümü, Lefkoşa’da Metehan sınır kapısını araçla kullananlar. Türk kontrol noktasında, gümrük çalışanlarının, arabalarda Güney’den yapılan alışverişi, özellikle alınan eti denetledikleri ve bu denetimlerden rahatsızlık duyulduğu ifade edildi.

   Geçtiğimiz günlerde, ben de Metehan’dan Güney’e geçip döndüm. Gümrük görevlisinin her arabaya olmasa da, geçmişe göre daha fazla arabaya denetim yaptığını, bagajları açtırdığını gördüm.

   Rum, Kuzey’den yapılan alışverişi caydırmak için denetimleri artırsa, bizim tepkimiz ne olur?

   Kıbrıslı Türklerin, Güney’den yaptığı alışverişin parasal karşılığı, Rumların, Kuzey’den yaptığı alışverişin çok gerisindedir.

   Yanlış uygulamalarla, Rum’a benzer uygulamalar için fırsat vermeyelim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu