Hasan Hastürer

Kimse bu tavra, ADALET GÖMLEĞİ GİYDİREMEZ

Bir ülkede, yargıya yansıyan vaka sayısı ne kadar fazlaysa, orada adalet kültürünün düzeyi o kadar düşüktür.

Sağlıkta KORUYUCU HEKİMLİK ne denli yaşamsalsa, hukuk, adalet, hakkaniyet, hangi isimlendirmeyle olursa olsun ADALET KÜLTÜRÜNÜ GENİŞ ZEMİNLİ, YÜKSEK DÜZEYLİ KONUMA GETİRMEK YA DA ORALARDA TUTMAYI BAŞARMAK DA o kadar yaşamsaldır.

Adalet anlayışında, zamanında alınmayan önlemlerin bedeli çok ağır olur.

   Adalet konusunda, en küçük yaşlardan başlayarak gerekli adımlar atılmazsa, gün gelir, mahkemeler, hakimler, savcılar, avukatlar, polis teşkilatı yetersiz kalır…

Mahkeme haberleri medyada en geniş yeri tutar…

   Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, “SAHTE REÇETE” konusuyla ilgili açıklama yapıp, “Bir soruşturma süreci başlattık polisten sözlü aldığım bilgide soruşturma tamamlandı. Bunu yazılı olarak talep ettim” dedi.

Soruşturma sürecinin tamamlanmakta olduğunu ve önümüzdeki adli yılda, soruşturması tamamlanan dosyaları mahkeme aşamasına geleceğini, konuğum olduğu bir televizyon programında da söylemişti.

Hiçbir suç, cezasız kalmamalı.

Hiçbir masum kişi, suçlu gösterilip, cezalandırılmamalı.

Yargı süreci tamamlanana kadar kimseye mahkum olmuş gibi davranılamaz.

Zanlı, tutuklu, sanık ve eğer suç kesinleşirse mahkumiyet.

Bizde, özellikle sosyal medya yargısız infazda olağanüstü beceriye sahiptir… Geleneksel medyada da bu rüzgara kapılanlar olur.

Sahte reçete, soruşturmasının başlangıç dönemini anımsayalım.

YÜZYILIN VURGUNU benzeri başlıklar atılmıştı.

Siyasiler de BÜYÜK BALIK TUTMUŞ edalarında gündemi değiştirip, meşgul etmenin hazzını çıkarıyordu.

En başından, bu konuya adaletin ve insan haklarının temel ilkeleriyle yaklaştım. İlk günden bugüne yazdığım her yazımın altına imzanı tereddütsüz yine atarım.

Uzatmaya gerek yok… Eczacılar soruşturulurken, reçetede adı yazan kişilere gidilip, bilmem kaç zaman önceki reçetedeki ilaçları alıp almadığı soruldu. “Aldım” dediyse eczacı, paçayı kurtardı. “Almadım ya da eksik aldım”, dediyse eczacı hapı yuttu.

Doktorlarda da, reçeteyi hastayı görüp, görmeden yazdığı en önemli kırılma noktasıydı.

Çok iddialıyım. Suç kabul edilen uygulamayı neredeyse tüm eczacı ve doktorlar uyguladı.

Kendi kendimle çelişip, kimseyi suçlamam… Ortada birtakım iddialar varsa da ön yargısız, adil soruşturmanın, herkesi kapsayacak şekilde yapılmasını çok önemli bulurum.

Soruşturma başladı, bazı eczacı ve doktorlar hakkında yasal süreç başlatıldı. Tutuklananlar, tutuklanıp, çeşitli teminat koşullarına bağlananlar da oldu.

Öteki eczacı ve bağlantılı doktorlar soruşturuldu mu?

Yoksa, “Bu kadar havamızı atmaya, sünnetçi korkusu vermeye yeter” denilerek, tamamlanmayan bir soruşturmaya, tamamlandı gömleği mi giydirildi?

Bu yazım saklanılsın… Kör tuttuğunu misali, tutuklanıp, teminata bağlananların bir – ikisi hariç, yüzde doksan sekizi, doksan dokuzu beraat edecek.

Peki oraya gidene kadar bu insanların yaşadığı sıkıntıların, bedelini kim ödeyecek?

Yoksa, bu bedel sorulmasın diye, kılıfına uydurulup, sembolik cezalarla vaziyet kurtarılmaya mı çalışılacak?

   Geciken adalet, adalet değildir.

Mahkemelerin dava yükü, yargıdaki gecikmeye mazeret olamaz.

İnsanları, alelacele, popülist, iyi niyeti sorgulanır yaklaşımlarla, tutuklayıp, yargısız infaz sürecine sokacaksınız, sonra da adaletin gecikmesi için, umursamaz tutum içine gireceksiniz.

Kimse bu tavra, ADALET GÖMLEĞİ GİYDİREMEZ.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu