GKRY Dışişleri Eski Bakanı Kasulidis Politis’e mülakat verdi: “Güvenlik Konseyi’nin istediği hiçbir şeyi yapmadık”
Politisnews
7 Temmuz 2024
Çeviri: BŞP
Soru: Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki her iki tarafla ilgili raporları tam bir rezalet… Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?
Kasulidis: Evet, bu beni endişelendiriyor, zira bu gelişmenin kimin yararına ve kimin zararına olduğunu düşünmemiz gerekiyor. Türk tarafının bir sorunu yok. Genel Sekreter’in raporlarında yazdıkları, Türkiye’nin yüzünü kızartmayacaktır. Ancak Kıbrıs sorunundaki sürecin BM aracılığıyla ilerlemesini isteyen bizler bundan zarar göreceğiz. Genel Sekreter’in kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin’in görevinden ayrılma ihtimali karşısında büyük endişe duyduğumu ifade etmek isterim. Böyle bir senaryoya ilişkin söylentiler çok yaygın. Ayın 10’unda raporunu Genel Sekretere sunacak ve oradan sonra Eylül ayında New York’ta üçlü ya da beşli bir görüşme organize etme umuduyla devam mı edecek yoksa kalacak mı bilmiyorum, bu arada böyle bir durumda tarafların pozisyonları aynı kalırsa hiçbir şey çıkmayacak. Holguin’in görevinden ayrılması durumunda, Eylül ayından itibaren bile büyük bir boşluk oluşacaktır. Genel Sekreter’in kişisel temsilcisinin çabalarını terk etmesi, Kıbrıs sorununun sürekliliğinin olmayacağı anlamına gelir ki bu da bir toplumu diğerinden uzaklaştırır. Dahası, müzakere boşluğu olduğu zamanlarda işgal ordusu yeni oldubittiler yaratır. Kapalı bölge Maraş’ın açılacağını öngördüğüm zamanı hatırlıyorum, bu değerlendirme, müzakere boşluğunun olduğu bir dönemde doğrulanmış ve çok ciddi yeni bir oldubittiye dönüşmüştü.
Soru: Durumu çıkmazdan kurtarmaya doğru ilerletmek için inisiyatif almak açısından ne yapılmalı? Holguin, Rum tarafının da çıkmazın aşılması yönünde yardımcı olmak için ne yapması gerektiğini bildiğini söyledi.
Kasulidis: Genel Sekreter raporunda bunları söylüyor. Raporunda işaret ettiği konuların ele alınması için iki tarafın da aynı yönde çalışması gerektiğini söylüyor. Ara bölgenin gittikçe askerileştirilmesini şiddetle kınaması, bir taraf askeri bir hamle yaptığında diğer tarafın da misilleme yapmak ve alt konumda görünmemek için aynısını yapması anlamına geliyor. Ancak bu uygulama bir kısır döngüye neden oluyor. Benim en büyük korkum, Türkiye’nin ara bölge topraklarının yarısını istemesi ve talep etmesidir. Böyle bir rapor Türkiye’ye ‘madem ki Genel Sekreter artan militarizasyondan endişe duyuyor, o halde ben de artan militarizasyonu ele almak için adımlar atıyorum’ diyerek bu yönde hareket etme fırsatı verir.
Ara bölgenin bir kısmını ele geçirmeye çalışması muhtemeldir ve amacının bu olduğuna dair güçlü belirtiler vardır ki bu çok tehlikelidir. Milli Muhafız Ordusunun ne yapacağını bilmiyorum, ancak bir noktada kendi ordumuzun Türk askerlerinden bir adım uzakta olacağı bir noktaya ulaşacağımızı biliyorsunuz.
Soru: UNFICYP’in ayrılma tehlikesi de var mı?
Kasulidis: Eğer Genel Sekreter’in raporunda belirttiği gibi -ki bu raporda barış gücünün görevini yapmasına yardımcı olmadığımız belirtilmektedir- bir tarafta Türk ordusu, diğer tarafta da ara bölgede Milli Muhafız Ordusu’nun bulunduğu bir noktaya gelirsek, UNFICYP’in geri çekilmesi veya görev süresinin uzatılmaması ya da barış gücünün rolünün azaltılması riski vardır, bu da barış gücünün gerilimi düşürmek için harekete geçmeyeceği anlamına gelir.
Dolayısıyla bu kapsamda iki korku var: Türk askerlerinin ara bölgeye girmesi ve görev tanımının değişmesi, hatta barış gücünün geri çekilmesi tehlikesi.
Soru: Felaket tellallığı mı yapıyorsunuz?
Kasulidis: Hayır, Kapalı Maraş, Pile ve Strovilya gibi geçmişte yaşananlara benzer olaylardan bahsediyorum. Tüm bunlar göz ardı edilmemeli ve sorunun çözümünde ilerleyebilmemiz için Kıbrıs sorunundaki pozisyonumuzu görmemizi sağlamalıdır.
Soru: Amaçlanan hedef konusunda Kıbrıs Rum tarafının pozisyonu net değil mi?
Kasulidis: Güvenlik Konseyi’nin bizden defalarca yapmamızı istediği hiçbir şeyi yapmadığımızı söyleyen belgelenmiş görüşler var. Örneğin, Güvenlik Konseyi’nin her kararında askeri diyalog çağrısı vardır. Yeşil Hattın askerileştirilmesiyle bağlantılı krizlerin birçoğu, bu askeri diyalog çalışıyor olsaydı önlenebilirdi. Böyle bir durumda, her iki tarafın üst düzey yetkilileri, herhangi bir krizi önlemek için bir uzlaşıya varmak amacıyla UNFICYP olmadan tek başlarına görüşmek üzere doğrudan temas halinde olacaklardır. Biz her zaman Milli Muhafız Ordusu Komutanı’nın Türk askerinin başıyla görüşmesini istediğimiz ve Türk tarafının da Türk ordusunun başının Rum tarafının muhatabı olmasını istediği noktasında takılıp kalıyoruz. Yani sürekli eşeliyorduk ve diyalog yoktu. Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevimin son birkaç ayında Colin Stewart’a diyaloğun işleyebilmesi için karşı tarafa, her iki tarafın da diyaloğa katılmak üzere üst düzey bir yetkili atamasını kabul etmeleri gerektiğini iletmesini tavsiye ettim. Herhangi bir yanıt gelmedi. Ancak önerim kabul edilirse, çıkmaz aşılacak ve askeri diyalog herhangi bir tanınma sorunu olmaksızın başlayacaktır. Basın toplantısında temmuz ayı boyunca Güvenlik Konseyi’nin önüne gelecek tüm sorunları sıralayan Güvenlik Konseyi Başkanı, bize atıfta bulunarak, iki tarafın Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması yönünde çalışma niyetleri bakımından birbirlerinden uzaklaşmakla kalmayıp, Kıbrıs sorununa ilişkin planlarını (Güvenlik Konseyi Başkanı’nın kullandığı kelime) sertleştirdiklerini söyledi.
Dolayısıyla hem Güvenlik Konseyi Başkanı’nın açıklaması hem de görev süresi sona erecek olan Holguin’in görevinden ayrılacak olması ve her iki tarafın da ara bölgenin askerileştirilmesiyle suçlanması beni son derece endişelendiriyor ve bu endişemi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.
Soru: Kıbrıs Rum tarafı başka ne yapabilir?
Kasulidis: Çok şey. Kıbrıslı Türklerin lehine bazı tek taraflı önlemlerin aylarca reklamı yapıldı. Ne yazık ki açıklananlar çok azdı. Geçmişte hali hazırda vermemiz gerekenleri verdik.
Soru: Kıbrıs Rum tarafının iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü için üzerinde mutabık kalınan çerçeveye bağlı olduğunu temin etmesi yeterli mi?
Kasulidis: Kıbrıs sorunu ancak iki kesimli iki toplumlu federasyon temelinde çözülebilir, ancak dikkatli olmalıyız çünkü bizim tarafımızda bu çözüm şeklini istemeyen birçok ses var. Koalisyon partisinin hatta koalisyon partilerinin resmi pozisyonlarına atıfta bulunuyorum, çünkü bunlar “doğru içerik” kuyruğu takıyorlar. İki kesimli iki toplumlu federasyonun tanımında doğru ve yanlış içerik yoktur, sadece BM temelindedir.
Soru: Kıbrıs Cumhuriyeti bu tutumuyla ara bölgeden feragat mi ediyor?
Kasulidis: Eğer bizim taraf ara bölge ile ilgili olarak başından beri BM’ye verilenleri ihlal etmezse bir sorunumuz olmayacaktır. Hristodulidis, Stewart’ın düzensiz göç konusunda yetkisi olmadığını söyledi. Elbette Stewart’ın düzensiz göç konusunda yetkisi yok ama ara bölgede olup bitenler konusunda kesinlikle yetkisi var ve şu anda ara bölgede kamp kurmuş göçmenler var ve bu da bize uluslararası alanda hiçbir fayda sağlamıyor.
Soru: Evet, Hristodulidis ile BM Özel Temsilcisi arasında da bir çatışma yaşandı…
Kasulidis: Buna odaklanmayacağım. Ayrıca, Colin Stewart ne dedi? BM Genel Sekreteri’nin raporunda yer alacak bir şeyden bahsetti. Genel Sekreter söylediklerini uydurmaz, ancak temsilcilerine güvenir. Mesele Genel Sekreterin raporlarının içeriği ve militarizasyonun güçlü bir şekilde sunulmasıdır. UNFICYP’in görev süresinin uzatılması söz konusu olduğunda Güvenlik Konseyi’nin ne diyeceğini de bekleyip görmeliyiz.
Soru: Genel Sekreter ayrıca doğal kaynaklar konusunu da gündeme getiriyor. AKEL’in Kıbrıs’ta çözümden sonra uygulanmak üzere teşvik olarak enerji önerisi, çıkmazın aşılmasına yardımcı olabilir mi?
Kasulidis: Tüm bunlardan önce, hem kuzeye hem de güneye elektrik sağlayacak güneş enerjisi panellerin ara bölgenin geniş bir alanına yerleştirilmesi gibi konular gelmektedir. Bu büyük bir önlem olacaktır. Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal kaynakları ve enerjisi konusunda… Eğer bu yapılabilirse, yapılıp yapılamayacağını görmek isterim.