Hasan Hastürer

Demokrasi dünyamızda yaşananlardan asla kötümser olmam…

Kıbrıs Türk toplumunda, dıştan bakıldığı zaman yüksek hoşgörülü davranış bütünü görülür.

Bu gerçekten böyle mi?

Bu soruyu kendim sordum ama yanıtını net olarak veremiyorum.

Kıbrıs Türk halkı en az yüz senedir, derecesi değişen bir mücadele içindedir. Ulusal hedef varoluş düşünüldüğü zaman, buna MİLLİ MÜCADELE denebilir.

   Herkes istediği kadar gayret göstersin, 1571 sonrası adaya gelen atalarımızda, dini temeldeki farklılıklar, ulusal farklılıklardan öndeydi.

   İngiltere adada ‘böl ve yönet’i, milliyetçilik zeminine kaydırınca altyapısı olduğu için Kıbrıs Türk toplumunda, Türk Ulusunun parçası özelliğini daha da öne çıkardı.

   Atatürk ilke ve devrimleri, sömürge döneminde içten sahiplenmeyle benimsendi.

Rumların, kilisenin önderliğinde adayı Yunanistan’a bağlama hedefleri Kıbrıslı Türklerin, milli mücadelesini de tetikledi.

   Hem genelde hem basında hem de demokrasi dünyamızda TOPLUMSAL VAR OLUŞ diye isimlendirme etkili oldu.

   TMT örgütlenirken, Türk Silahlı Kuvvetlerinden gönderilen kod isimli mücahit komutanları, sadece TMT’nin örgütlenme, çalışmalarında değil, Kıbrıs Türk halkının sivil ve demokratik hayatında da kendilerini etkin ve belirleyici gördü.

O günün şartlarında bu kabullenilse de devamında, özgüvenli, evrensel değerlerle örtüşen bir demokratik yaşamımızda olumsuz etkilerin, alışkanlıkların, kabullenmelerin de neden kaynağı oldu.

Bayraktar, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’tan daha etkindi.

Bölgelerdeki sancaktarlar, köy komutanları da o bölgeden en etkin Kıbrıslı Türk siyasi kimlikten daha öndeydi.

   Bu durum EOKA’yla birlikte Rumlarda daha mı farklıydı?

   EOKA etkiliydi elbette ancak, kiliseden daha etkili değildi. Ya da sivil ve demokratik yaşamın dümeninde EOKA oturmuyordu.

   Bazıları küçük ayrıntı görebilir. Ama bence önemli.

   EOKA’nın başında Kıbrıslı Grivas varken, EOKA’nın önemli isimleri de yine Kıbrıslı Rumlardı.

   Kıbrıslı Türklere, ‘Meşhur Kıbrıslı EOKA kahramanları kimdir?’ diye sorsanız. Markos Dragos’tan Aksentiuya, Matsis’e hatta ötesinde isimler söylerler.

   TMT Kahramanı Kıbrıslı Türklerden üç isim söyleyin dense, ilk anda üç değil iki hatta bir isim bile söylenemiyor.

   Fanatik Rumların tehdidi nedeniyle, Kıbrıs Türk toplumu, kapalı bir toplumsal yapı özellikleriyle yaşadı.

   Sivilleşme, demokratikleşme hatta, en yalın tanımlamayla özgürlükler, kısıtlıydı.

   O yıllarla, bugünler kıyaslandığı zaman, çok mesafe alındı.

   Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının ya da askerin, sivil ve demokratik hayatımızda yeri yok gibidir.

   Bir zamanlar Lefkoşa’nın İnzibat Komutanını, Sivil Savunma Başkanını herkes bilirken şimdi en üst düzeydeki komutanları ismen bilenlerin sayısının azlığı, bu bağlamda dikkat çekicidir.

Her şeye rağmen, sivilleşme ve demokratikleşme için gidilecek çok yolumuz var.

Demokratik yaşamımızda nerelerden geçip, buralara geldiğimizi düşündüğüm zaman, bugün yaşananlar beni çok kötümser yapmaz.

Bu; eksiklerin, yanlışların, olumsuzlukların içselleştirilmesi anlamında algılanmasın.

   Yeter ki öncelikle, BARIŞ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE GERÇEK ÖZGÜRLÜĞE, BİLİNÇLİ OLARAK SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKTİĞİNİ BİLELİM.

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button