Bir kez daha okunsun diye… Meclis’te yanlışlar birleşti, çıkış zorlaştı…
Dün Mecliste yaşananları yeniden yorumlamama gerek duymuyorum. Dün yayımlanan yazımı, noktasına virgülüne dokunmadan, sizlerle yeniden paylaşmak istiyorum…
***
“KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde Meclis Başkanı Seçimi, yıllar sonra da anımsanacak.
Elbette güzel bir örnek olarak anımsanmayacak.
Demokrasimizin çıkaracağı dersler, içeriyor mu?
Kesinlikle içermiyor.
Eğer, Meclis’teki Başkanlık Seçimi, UBP Kurultayından önce olsaydı, çok yüksek olasılıkla bu yaşananlar da yaşanmazdı.
Ünal Üstel’in ciddi bir oy oranıyla genel başkan seçilmesi, sonucun parti için hazmedilmesine, kabul edilmesine yetmedi.
Çok iyi biliyorum. UBP Girne Kadın Kolları seçiminin ardından, Ünal Üstel’e muhalif olan milletvekillerinden biri, ‘Sonuç belli olmuştur. İstifa edelim’ dediği zaman, orada bulunanlardan biri, ‘Ne yapacağız?’ sorusunu sormuştu.
Yanıt ise kısa ve netti. ‘Halkın Partisi’ne gidelim.’
Zorlu Töre’nin yeniden Meclis Başkanı olmak isterken UBP Meclis Grubunda ciddi desteği yoktu. Ünal Üstel, Faiz Sucuoğlu’nu tercih ettiği için, muhalifleri grupta Zorlu Töre’ye oy verdi.
Zorlu Töre, UBP Meclis Grubunun ve bir anlamda Ünal Üstel’in adayı olunca, bu kez ‘Peçeli Muhalifler’, Genel Kurul salonunda, Zorlu Töre’ye oy vermedi. Bu isimler aslında MEŞHUR olsa da MEÇHUL muamelesi gördü.
Arada yaşananları atlayayım.
UBP ve koalisyon ortakları, Ziya Öztürkler’in beşinci tur oylamasında, Öztürkler için kullanılan çift mühürlü üç oyu geçerli sayarken, muhalefet geçerli saymadı, sonucu da meşru kabul etmedi.
Öztürkler, makamına otursa, Cumhurbaşkanına vekalet etse de Genel Kurul’da divana, ortak kabul görecek bir başkan olarak, şu ana kadar oturamadı.
Bugün oturabilecek mi?
Göreceğiz. Ancak zor.
Siyaset örtülü, peçeli yapılmaz.
Yapılmaya çalışılırsa, adı siyaset değil, ayak oyunu olur.
Hatta, yolun başında haklı olanlar, haksız duruma düşürür.
UBP Kurultayında Hasan Taçoy’u destekleyen UBP’li vekiller vardı.
Grup olarak, UBP Kurultayına yönelik, politikalarını, ilkelerini ortaya koyarak açıklamalarını en başta yapabilirlerdi.
Kurultay sonrası da parti içinde bir kanat gibi yollarına devam edebilirlerdi. Bazıları bunu kabullenmekte zorlansa da sonunda kabul edeceklerdi. Çünkü dünyada örnekleri var.
Parti içi kanat, parti içi iktidarın her kararına karşı çıkıp, Meclis’te de farklı oy kullanmak değildir.
Bunu beceremeyen UBP’li vekiller, isteyerek ya da istemeyerek adını ne isterseniz koyun, açmazın, kaosun, karmaşanın, krizin mimarı oldular.
Kontrollü kriz, bir sorunun, bir ihtilafın çözüm kapısını açmada bir yöntemdir. Bir şartla, krizi yönetme becerisine sahip olunursa.
UBP’de partinin yönetimi de, onlara muhalif olanlar da şu ana kadar krizi yönetmeyi başaramadı.
Meclis Başkanlığı seçiminin bu hale gelmesinde baş sorumlu UBP’nin kendi içindeki isimler olduğu için, CTP’ye yönelik eleştiriler de kamuoyunda yeterli kabulü görmüyor.
Gelinen kaotik ortamdan CTP memnun mu?
Bana göre kesinlikle değil.
CTP, ana muhalefet olarak erken seçimi seslendirebilir…
Ancak, kontrolün kendi de olacağı, sıkıştırılmamış, sürüklene sürüklene gidilecek bir erken seçimi istemez.
Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmaya yakınken, gerilimli bir sürecin sonundaki bir erken seçimi, olgun siyaset yapma tercihine giren bir CTP’nin ne kadar tercih ettiğini de bilmiyorum.
CTP, işlerin buraya geleceğini bilse Zorlu Töre’nin değil ama Kutlu Evren’in seçimine onay verip, ilk turda sonuçlanmasını sağlardı.
Bugün UBP, yeni bir adayla Meclis Başkanı seçimini kabul etse CTP, toka edip, oy vermeyi kabul eder.
Tablo ortada… Meclis Başkanlığı seçiminde yaşananları, yeterli demokrasi kültürüne sahip olarak sorgulayanların oransal karşılığı, tek basamaklı sayıdan öteye geçmez. Hatta yüzde beşler dolayında kalır.
Toplumun her kesiminin öncelik sıralamasında Meclis Başkanlığı meselesi, maalesef yer bulmuyor.
Meclis’te yanlışlar birleşti, çıkış zorlaştı… Meclis’te şu an için doğru tavırlar bile, sorunun aşılmasına yardımcı olamadığı için, yanlış kabul edilebiliyor.
Buna üzülüyor muyum? Üzülüyorum, hem de çooooook.”