Hasan Kahvecioğlu

Akademik yaşamda, bilim ve siyasette Altınay farkı…

Akdeniz Karpaz Üniversitesi, “Yaşayan Değerlerimiz” başlığı altında sürdürdüğü seminerler dizisinde bu kez Prof. Dr. Mehmet Altınay’ı konuk etti.

Dr. Hasan Topal’ın başarıyla yönettiği toplantıda, ana konuşmacılar İsmail Bozkurt, Hüseyin Angolemli ve Prof. Zehra Altınay idi.

Beyarmudu Belediyesi, Sosyal Tesisleri’ndeki etkinliğe giderken, 1974’ün savaş sonrası ortamında partileşme döneminde yaşadıklarımız bir bir gözümün önünden geçip gitti.

Yeşilırmak’tan, uzunca bir “şut” ile Pergama İlkokulu’na nakledilmiştim.

Bir gün, köyün sinema salonunda gündüz vakti bir hareketlilik gözüme çarptı.

İçeriye girdim, en arka sıralardan birine oturdum.

Mağusa’dan, bazı UBP görevlileri köyde parti örgütü kurmaya gelmişti.

Sıra “Örgüt Başkanı”nı seçmeye geldiğinde, köylüler birbirlerine baktılar…

Hemen akıllarına köylüleri Mehmet Altınay geldi.

Bu isim ortaya atılınca, toplantıdaki kalabalıktan heyecanlı “onay” sesleri yükseldi.

Toplantıda birkaç kişi “Hemen Altınay’a haber verelim, alıp gelelim” diyerek Altınay’ın evine gittiler.

Mehmet Altınay’ın hiçbir şeyden haberi yoktu. Başarılı bir kamu kuruluşunda (KİT) yöneticilik yapıyordu ve işten eve henüz gelmişti.

Altınay’ın siyasi yaşamı o gün başladı…

1976’daki ilk çok partili seçimlere katıldı ve UBP’den Mağusa milletvekili seçildi. Arkasından Nejat Konuk Hükümeti kurulduğunda, Maliye Bakanı oldu.

Bu genç, enerjik yeni “bakan” dinozor UBP kadroları içinde hemen dikkatleri üzerine çekti.

Özellikle bankalar, UBP’de egemen olan sermaye odakları, Altınay’ın icraatlarından “hoşnut” değildi.

Başbakan Nejat Konuk, cılız sermaye takımının bitmek bilmez taleplerine boyun eğiyordu.

Altınay; üzerindeki baskılar yoğunlaşınca, hiç tereddüt göstermeden hem Maliye Bakanlığı’ndan, hem de UBP’den istifa etti.

1976’larda, siyasetin vadettiği güvenli geleceği elinin tersi ile itebilmek, her babayiğidin harcı değildi.

Altınay, bugün UBP’lilerin genelde yaptığı gibi susabilse, boyun eğmeyi becerse, siyasi nemalanmadan pay almayı içine sindirebilse; UBP’de yıldızı parlayacak, seçilmeyi garanti edecek, bugünlere kadar “koltuk”larda oturmayı sürdürecekti.

Ama bunların hiçbirini yapmadı. Koskoca Maliye Bakanlığı’nı ve UBP’yi bir anda terk etmesini bildi.

Beş yıl süreyle Pergama’da kapı komşusu olan ben; bu önemli restleşmeyi, bu anlamlı ve içerikli karşı duruşu büyük bir takdirle izlemiştim.

Altınay, daha sonra TKP’ye katıldı. Partinin “sosyal demokrat” karakterine önemli katkıları oldu. Sosyal demokrasi ve demokratik sol yapılanmanın “kod”larının hem sahada, hem teoride yaşam bulması için büyük çabalar ortaya koydu.

Tam bir “örgütçü”ydü…

TKP’nin o dönemde Mağusa’da, Altınay’la birlikte hareket eden; İsmail Bozkurt, Hüseyin Angolemli ve Çetin Veziroğlu’ndan oluşan güçlü bir çekirdek ekibi vardı.

Partinin Mağusa’daki kalabalık ilçe kongrelerinde gözlemlediğim canlılık ve dinamizm, Altınay’la birlikte bu ekibin eseriydi.

TKP’nin UBP ile kurduğu ilk koalisyon hükümetinde (1985-86) Çalışma Bakanı’ydı. Emekçilerle ilgili birçok yeni haklar yanında, ILO sözleşmelerinin Meclis’ten geçmesini sağladı.

O dönemde Özal’ın liberal politikalarının Kıbrıs’a ithal edilmesi söz konusuydu. Özal ve ekibi “Yıkım Paketi” adıyla anılan ekonomik reçeteyle Kıbrıs’a gelmişti.

Altınay; herkesin sustuğu bir ortamda, Özal’ın karşısında TKP’nin bu reçeteyi kabul etmeyeceğini, gerekirse hükümetten gideceğini söylediğinde Rauf Bey çok kızmış, Özal’ın da rengi solmuştu.

TKP, daha sonra adeta hükümetten “kovulmuştu…”

1990’da muhalefet Meclis’i boykot etmeye karar verdiğinde, TKP ve CTP vekilleriyle birlikte Altınay, bu karara uydu ve vekilliği bıraktı.

1998’de kurulan UBP-TKP koalisyonunda 3. kez bakanlık koltuğuna oturdu. Eğitim Bakanlığı’nda okul öncesi okullarının açılmasından, öğrenci ve öğretmenlerin bilgisayarla tanışmasına kadar, ölçme değerlendirme biriminden, soru bankası oluşturmaya kadar birçok “ilk”ler yarattı.

Yetişkin kursları, hizmetiçi eğitim faaliyetleri, okullarda sanat kültür eğitimi gibi birçok projeyi hayata geçirdi. 9 Eylül İlkokulu, Atatürk Öğretmen Akademisi, Bülent Ecevit Anadolu Lisesi gibi yeni okulların açılmasını sağladı.

Yıllardan beridir izlediğimiz eğitim politikalarına, eğitim bakanlarının performansına, anlayış ve uygulamalarına baktıkça; O’nun gelmiş geçmiş, en başarılı Eğitim Bakanı olduğunu söyleyebilirim.

Altınay; siyasette bir plan ve proje adamıydı. Dinamik, takipçi, kamu yararını gözeten, reformist kişiliği sayesinde bu topluma birçok hizmeti geçmiştir.

1990’da Meclis dışında kalınca yerinde durmadı. “Akademik yaşam”a yöneldi. Çok parlak bir yüksek öğretim geçmişinin üzerine master, doktora süreçlerini ekledi.

DAÜ’de “turizm okulu”nun yöneticiliğini yaptı. Daha sonra “akademik yaşam” içinde birçok projeye imza attı.

Akdeniz Karpaz Üniversitesi, kendisini “Kıbrıs Türk Tarihine Damga Vurmuş İsimler”den biri olarak tanıttı.

Gerçekten Altınay; bu toplumun eğitimine, çalışma hayatına ciddi katkılar yapmış, geleneksel siyaset kalıplarının dışında farklı bir ses olmuş, birçok ilki gerçekleştirmiş değerli bir şahsiyettir.

İnsan ilişkileri son derecede güçlü olan bu 49 yıllık dostumun, bir bilim yuvası tarafından yaptıklarıyla anılması beni de mutlu etti.

Kendisi gibi, iki kızı ve bir oğlu da “profesör” unvanıyla eğitimde, akademik dünyada isim yapmış bulunuyor.

Altınay bugünün siyasetçilerinin; tavırlarından, tutumundan, çizgisinden ciddi dersler alacağı yüksek bir değerimizdir.

Onu sevgiyle kutluyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu