Dünden bugüne AKEL’i izlerken…
AKEL, Kıbrıs adasında yaşayan en eski siyasi partidir.
İlerici Kıbrıslı Türkler, AKEL’in, Kıbrıs sorununda izlediği politikaları ayrı bir dikkatle izler.
AKEL, Kıbrıslı Türklerin beklentileriyle örtüşen bir siyaset izleyebildi mi?
Bugüne kadar İZLEYEMEDİ.
Özellikle Annan Planı’na, son anda beklenmedik bir şekilde HAYIR demesi, barış yanlısı Kıbrıslı Türklerde, çok derin hayal kırıklığına neden olmuştu.
Neden son anda, hayır denildiği istenildiği kadar izah edilsin, kendi adıma hiçbir izahattan tatmin olmadım.
Bu satırların yazarı olarak, dünya görüşümün de etkisiyle AKEL’den farklı beklentiler içinde oldum.
1968 yılına kadar ENOSİS desteği ile ilgili, siyasi nitelikli iz bırakmış olmuş olsalar da, daha sonraki yıllarda ENOSİS’i destek izlerini silme yönünde somut adımlar atmışlardır.
Temmuz 2021’den günümüze AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri olan, 1965, Alayköy (Yerolakko) doğumlu olan Stefanos Stefanu’nun AKEL’in sosyalist ilke ve kararlarından kopmadan, daha gerçekçi politikaları zorladığına inanıyorum.
Stefanos Stefanu ile AKEL Genel Merkezinde.
Bu satırları Mehmet Ali Talat’ın Filelefteros’a yaptığı değerlendirmelerin özetini okuduktan sonra yazmaya karar verdim.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), adı üstünde Türk Partisi olarak kuruldu.
AKEL’in kökleri 1926’da kurulan Kıbrıs Komünist Partisi’ne kadar uzanıyor. AKEL, etnik köken ayırımı olmaksızın adada yaşayanları örgütlenme kapsamında görmek istedi. Ancak, TAKSİMCİ RUHA SAHİP 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, aynı siyasi parti çatı altında birlikte siyasete izin vermiyordu.
AKEL’in parti yapısı içine aldığı bazı Kıbrıslı Türkler, partiye iki toplumlu kimlik kazandıramadı. Hatta, hedef alınmalarına neden oldu, Derviş Kavazoğlu, Ahmet Sadi gibi… Ve AKEL onları koruyamadı.
1974 sonrası adada oluşan durumu AKEL de kabullenmekte zorlandı.
Hâlâ da zorlanıyor.
Ancak zamanının, iki bölgeli, iki toplumlu, hatta iki devletli yapıyı daha da kalıcılaştırdığı ortada.
AKEL dahil, Rum siyasi yapısı, 2004’te HAYIR dediklerini, şimdi elde edemeyeceklerini görüyordur mutlaka.
AKEL, Güney’deki yapılan seçimlerde yarışıyor. Seçmen, küçük farklılıklar hariç Kıbrıslı Rumlardan oluşuyor. Seçime giderken de o seçmen profiline göre kampanya yürütmek zorunda. Aksi halde sandıkta beklentilerinin uzağında sonuçla çıkarlar.
AKEL’in, bizi memnun ettiğini varsayalım. Bizim memnuniyetimiz, sandığa yansımaz. Çünkü Kıbrıslı Türklerin, Güney’deki seçimlerde oyu yok.
AKEL, kendi konumunu görmekten uzaklaşarak, CTP’nin Kuzey’de izlediği politikadan rahatsız oldu.
Bu rahatsızlık seslendirmesini bizzat yüz yüze de dinledim.
Dinledikten sonra, ‘Siz nasıl ki Güney’de seçmeninizi dikkate alarak politika yapıyorsunuz, CTP de Kuzey’deki seçmeni yok saymadan politika üretmek zorundadır’ dediğimi çok iyi anımsarım.
Rahmetli Hristofyas’la dostluk kapsamına ulaşan bir yakınlığımız söz konusuydu. Bana göre gerçek bir Kıbrıslıydı. Samimiydi. Belki de 20 yıllık iletişimimiz vardı.
Hristofyas, Kıbrıs Cumhuriyeti, Mehmet Ali Talat, KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs sorununa çözümü müzakere ederken, sıra vatandaşlığı geldiğinde Talat, ‘KKTC vatandaşlarımda ayırım yapamazsın’ diyerek, TC kökenlilerin ayrıştırılmasına karşı çıktı.
Talat’ın bu tavrı, Hritofyas’ın ağırına gitmişti. Bunu bana anlatırken, sözünü, ‘Yediği pancara bak ulan’ diyerek tamamlanmıştı.
AKEL’in CTP’yi, CTP’nin de AKEL’i şimdi daha iyi anladığına inanıyorum.
Güney’de AKEL, Kuzey’de CTP’nin, asla yok sayılmayacak siyasi ağırlığı hatta belirleyiciliği vardır. Yaşayabilir bir çözüm için CTP ve AKEL’in, toplumlarına sırtlarını dönmeden, verimli iletişimi ve iş birliğinin yaşamsal önemi var.
Aslında siyasi partiler yelpazesinde buluşan partilerin iletişiminde ve de iş birliğinde yarar var, zarar yok.