Trump, ABD’nin Gorbaçov’u olur mu?
Donald Trump, bir dönemlik aradan sonra yeniden ABD başkanı oldu.
Keşke, Washington’u, siyasi derinlikleriyle bilenler Donald Trump’la ilgili bildiklerini ve düşündüklerini dünya kamuoyu ile paylaşsa.
Trump’ın yeniden seçilmesi, asla lider özelliklerinin takdiri değildir.
Uzun zamandır Trump dersimi çalışırım.
Seçildikten hemen sonra, yaptıklarını asla sürpriz olarak karşılamadım.
Ancak, ekonomik gömlek giydirerek başlattığı savaşların, ABD açısından risklerini görmemek için sıra dışı, siyasi görmezlik gerekir.
***
Trump, maceracı kimliğiyle, dünyaya hükmeden, uluslararası krizlerde son sözü söyleyen ABD’nin başkanlık koltuğuna yakışan, o koltuğu dolduran bir lider değildir.
Öyle bir lider olmadığı bir önceki görev dönemindeki tutum, söylem ve kişisel davranışlarından belliydi.
Trump’ın Beyaz Saray, Oval Ofis mesaisinin ayrıntılı dökümü açıklansa ne demek istediğim çok kolay anlaşılır.
Donald Trump’ın kişisel kapasitesi, dünya meselelerini, karar verecek kadar yakından izlemeye müsait değildir.
Müsait olmadığı için kabinesi oluşurken Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve CIA Başkanlığı görevlerine kimlerin geleceğini ayrı bir merakla bekledim.
***
ABD’de başkandan sonra en önemli görev Dışişleri Bakanlığı görevidir. Bunu görüp, fark edip, siyasi yol haritasını buna göre çizen ABD’nin en popüler Dışişleri Bakanı olan Henry Kisinger’dir. “Kisinger, 1923’te Almanya’da Heinz Alfred Kissinger adıyla doğdu. Naziler iktidarı ele geçirdikten sonra, devlet onaylı antisemitizm, Yahudi olan Kissinger ailesi için hayatı çok zorlaştırdı. 1938’de Kissinger’ın ailesi Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti ve New York’a yerleşti ve Kissinger’in adı Henry olarak değiştirildi.”
ABD Anayasasına göre yabancı ülkede doğan biri Başkan olamaz. Bunu bilen Kissinger, ABD Dışişleri Bakanlığı görevini, olmak için değil, iz bırakacak bir başarı anlayışıyla yaptı.
***
Akdeniz’in doğusunda, küçük bir adanın üçte birlik bölümünden, özgüvenle dünya gerçeklerini değerlendirerek yazıyorum. Hep onlar bizi mi yazacak? Kaderimizde söz sahibi olan bu insanları, iletişimdeki devrimle yakından izleyerek bizler de niye yazmayalım?
***
Trump’ın görev süresi boyunca ABD’nin başına her bakımdan dert açacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Yüzde yirmi beş vergi uygulamasıyla Kanada ve Meksika ile köprüleri yıkmasa bile zarar verdi.
Çin’le sorun yaşayacağı kesin. Ancak Çin ile köprüleri yıkması kolay değil, hatta zor.
Çin merkez bankasının Aralık 2024 itibarıyla toplam döviz rezervleri yaklaşık 3,2 trilyon dolardı.
ABD’nin Kasım 2024’te Çin ile olan aylık açığı ise yaklaşık 25 milyar dolar.
Kasım 2024 itibarıyla yaklaşık 1,1 trilyon dolar tutan Japonya’nın ardından, Çin, 768,6 milyar dolarla ABD Hazine tahvillerinin en büyük ikinci sahibidir.
***
Trump’ın sıradaki hedefi Avrupa Birliği…
Haber kaynaklarına göre, Brüksel’de bir araya gelen AB liderleri Washington ile olası bir “ticaret savaşı” karşısında alınacak tutum hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Gayri resmî AB zirvesi için Brüksel’de bulunan AB liderleri ABD ile ticareti olumsuz yönde etkileyecek girişimlerden kaçınılacağının altını çizerken, olası bir gerginlik durumunda ise Avrupa’nın kendi çıkarlarını koruyabilecek kapasitede olduğunu vurguladı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Brüksel’de yaptığı açıklamada, “Uzlaşmanın ön koşulu, kendi gücünüzün farkında olmaktır. Avrupa harekete geçebilir. Avrupa, güçlü bir ekonomik bölge olarak kendi politikalarını şekillendirebilir ve gümrük politikalarına yine gümrük politikalarıyla karşılık verebilir. Bunu yapmamız gerekirse, yaparız.” dedi.
***
Trump’un tuttuğu yol, yol değildir. Bu yol dünya ekonomisinde, dolardan dolayı sarsıntı yapabilir. Dünya sarsılırken, kriz ABD’ye yıkıcı zarar verebilir.
Mihail Sergeyeviç Gorbaçov’la Donald Trump’ı kıyaslamam ama Sovyetler Birliği yıkılırken Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov’du. Trump da ABD’nin Gorbaçov’u olur mu? Bekleyip göreceğiz.