Ani fren yapan otobüsün içi gibi
Adamın biri kafayı çekmiş otobüse binmiş.
Girer girmez de ‘’bu otobüsün ön tarafındakiler i***, arkadakiler de p******* demiş.
Bunu demesiyle de şoför frene aniden basmış, bizimkinin boğazına hiddetle sarılıp ‘’öndeki i******* hangileri tek tek bana bir göstersene sen’’ demiş.
Bizimki, yediği haltın farkında ‘’şoför bey öyle bir fren yaptın ki, hepsi birbirine karıştı, ben nasıl ayırt edeyim ki şimdi’’ demiş.
Bir taraftan meclis başkanlığı seçim süreci, bir taraftan ekonomi diğer taraftan alkollü mama skandalı. Saymakla bitmez. Meşhur patatesimizin kilosu 120TL olmuş diye etiket fotoları düştü biraz önce telefonuma.
Bu durum ya da art arda sıralanan durumlar daha ne kadar süre böyle devam edebilir?
Hafta başında mecliste yaşananlardan sonra ‘’Toplumsal bıkkınlık ve çaresizliğin geldiği seviye 12 Eylül 1980 darbesi öncesi Türkiye’yi andırmaya başladı’’ dedibir arkadaşım.
“Hiçbirimizin kestiremediği bir yere doğru yol alıyoruz” diye de ekledi.
Terör yok Allaha şükür ama toplum üzerindeki etki ayni demeye getirdisanırım anlattıkları ile.
Üniversiteyi Türkiye de okumuş olan benden yaşça biraz daha büyük olan bu arkadaşım, ‘’12 Eylül sabahını çok büyük bir kesim nasıl bir coşkuyla karşıladı hatırlasana’’ dedi.
Yalnızca Kıbrıs sorununu kastederek değil ama daha düne kadar ‘’kırmızı çizgi’’ dediğimiz öyle olasılıklar coşkuyla karşılanabilir ki aklın hayalin durur diye de ekledi.
“12 Eylül” benzetmesi ile radikal bir benzetme yaptı ya ben de buna cevaben “Acaba dedim gün gelir şu andaki en büyük iki parti olan UBP’nin ve CTP’nin bile bu topluma iki ayrı parti olarak fazla bile gelebilir mi?
1970’li yıllarda ve sonrasında doğanlar için bu 12 Eylül benzetmesi pek bir şey ifade etmeyebilir. Yine de bu benzetmeyi partiler üstü bir ortak akılla düşünmek ve irdelemek lazım.
Bunun için de topluma farklı bir çağrı lazım.
Toplumda bunu ortak bir çekim gücü yaratarak yapabilecek kapasitede lider de pek kalmadı. Olabilecek olanları da siyasette bir güzel öğüttük.
Dilim ‘’12 Eylüllük’’ gibi demeye pek varmıyor ama toplumun bir bütün olarak durumu ani fren yapan otobüsün içi gibi. Meclisi de seçen bu toplum değil mi?
Hangi fıkrayı ya da size çağrışım yapan hangi travmatik benzetmeyi yaparsanız yapın hepsi ayni ortak görüntü ve duyguya çıkıyor.
Darmadağın, belirsiz ve umutsuz. Film adı gibi.
Diğer bir taraftan da bugüne kadar olmadığı şekilde en tepe T.C yetkililerininRum Lider ile ayaküstü sohbet ve pozları yansıyor basına.
O mevzu da ani fren yapan otobüsün içi gibi…Ayırt et edebilirsen.