İsrail'in Refah'a yönelik saldırıları Londra'da protesto edildi
İsrail’in Refah’ta güvenli bölge olarak gösterilen bir noktadaki çadırlara yönelik saldırılarına tepki göstermek için bir araya gelen binlerce Londralı, Başbakanlık Ofisi 10 Numara’nın bulunduğu Downing Sokağı girişinde eylem düzenledi.
Eylemciler, “Özgür Filistin” ve “Nehirden denize Filistin özgür olacak” sloganları atarken Batı medyasının Refah’taki saldırılara yayınlarında yeterince yer vermemesine de tepki gösterdi.
Britanya Filistin Forumu (PFB) yöneticisi Fares Amar, burada yaptığı konuşmada, “Siyonistlerin başı kesilmiş 40 bebek yalanına Batı dünyası inandı. Kontrolden çıkmış bir yangın gibi yayıldı. Her yerde manşet oldu. ABD Başkanı, görmediği halde ‘fotoğraflarını gördüm’ diyerek yalan söyledi. Dün ve dünden önce, Filistinli bir babanın gerçekten başsız bir bebek tuttuğunu gördük. Filistinli bir adamın yandığını gördük. Manşetler nerede? Kınamalar nerede? Gelmeyecek çünkü Filistinlileri insan olarak görmüyorlar.” dedi.
“Bu soykırımın işbirlikçisi olan herkes adalet önüne çıkana kadar durmayacağız.” diyen Amar, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın da bu isimlerden biri olduğunu söyledi.
Sunak’a “Yaptıkların yanına kar kalmayacak.” diyen Amar, “Başbakan olmasan da, siyaseti bıraksan da seni parmaklıkların ardına gönderene kadar durmayacağız.” ifadelerini kullanarak Gazze’ye destek eylemlerinin süreceğini kaydetti.
İşgal Karşıtı İngiliz Yahudileri Platformu (Na’amod) üyelerinden Emily Stevenson da konuşmasında, 7 Ekim’den beri İsrail’e silah satışının durması için milletvekillerine dilekçeler yazdıklarını ancak hiçbir karşılık alamadıklarını söyledi.
Stevenson, bir Yahudi olarak bu süreçte yaşadıklarını da anlatarak, “Bütün bunların bizim güvenliğimiz için, bizim adımıza yapıldığını söylenmesinden daha kötü ne olabilir? Her seferinde bunu sorguladığınızda, bunun yanlış olduğunu söylediğinizde, Yahudiler olarak bize doğru diye öğretilenlere, önemsediğimiz bütün değerlere karşı olduğunu söylediğinizde hain olduğunuz, yalancı olduğunuz söyleniyor.” ifadelerini kullandı.
Ailesinin Srebrenitsa’dan göçtüğünü anlatan Stevenson, “Güvenli bölgenin ne kadar güvensiz bir konsept olduğunu biliyorum.” dedi.
“Yaşananlara demokratik oluşumların tepkisiz kaldığına inanamıyorum”
Üzerinde “Tüm büyük Batı medya kuruluşları sivillere yönelik katliamları ‘Hata’ olarak gösteriyor” yazılı pankartla eyleme katılan Hannah Woodhouse isimli eylemci AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yalan söylediğini ifade etti.
İsrail’in sağlık çalışanlarını, sivilleri, okulları ve hastaneleri hedef aldığını kaydeden Woodhouse, “Batı medyası gerçeği yansıtmıyor. Yaptıkları tek şey onun (Netanyahu) sözlerini tekrarlamak. Her açıklama yaptığında korkunç bir şeyden bahsediyor.” diye konuştu.
Filistinlilerin, 7 Ekim öncesi de İsrail’in saldırılarına maruz kaldığını söyleyen Tyne isimli eylemci ise, “Gördüğüm tüm görüntüler yüzünden sürekli ağlıyorum. Kafamı çevirmeyi reddediyorum çünkü bütün bu yaşananlara demokratik oluşumların tepkisiz kaldığına inanamıyorum.” dedi.
Tyne, “İsrail bir işgalci devlettir ve hiçbir meşruiyeti yoktur. Onlara 1948’deki hak hiç verilmemeliydi.” ifadelerini kullandı.
Eylemcilerle polis arasında arbede yaşandı
Eylemin sona ermesinin ardından bir grup protestocu, Downing Sokağı girişini kapatacak şekilde oturma eylemine başladı.
Toplanma ve gösteri yapma için verilen sürenin dolduğunu kaydeden Londra Metropolitan Polisi, oturma eylemi sona ermezse gözaltı işlemi yapacağını ifade etti.
Zorla Downing Sokağı girişinden uzaklaştırılan protestocular, eylemlerini parlamento önündeki sürdürmeye devam etti.
Polis, bu noktada trafiği kapatırken göstericilerle polis arasında gerginlik ve arbede yaşandı.
Çevik kuvvet polisi, parlamento önünde toplanan protestoculardan bazılarını gözaltına alırken diğer göstericeler de gözaltı işlemine engel olmaya çalıştı.