Kuzey Makedonya'daki Türkler asimilasyon ve ayrımcılığın son bulmasını istiyor
Kuzey Makedonya Meclisi’ndeki Hak ve Demokrasi Hareketi Avrupa İttifakı Cephesi Milletvekili ve Kuzey Makedonya eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Salih Murat, Kuzey Makedonya’daki Türklerin maruz kaldığı ayrımcılığı ve bir Türk olarak verdiği siyasi mücadeleyi anlattı.
Murat, 1966 yılında Vardar’da dünyaya geldiğini, dönemin en önemli üniversitelerinden biri olan Belgrad Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmasına karşılık uzun yıllar etnik kökeni nedeniyle işini yapmakta güçlük çektiğini ve buna rağmen Türk kimliğini korumak için her zaman mücadele ettiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesine 2012 yılında üye olduğunu ve 2019’da Kuzey Makedonya’nın ilk Türk Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak seçildiğini dile getiren Murat, mahkemedeki 9 yıllık görev süresinin ardından 2021 yılında ayrıldığını, sonrasında akademik ve siyasal çalışmalarla ülkede yaşayan Türklerin haklarının korunması için çalıştığını ifade etti.
Murat, 2024 yılında yapılan genel seçimlerle Meclis’e girdiğini belirterek, Kuzey Makedonya’da yaşayan Türklerin sorunlarına çare bulmak ve yaşadıkları ayrımcılıkların ortadan kaldırılması için verdiği mücadeleyi siyasi zeminde sürdüreceğini vurguladı.
Kuzey Makedonya’daki Türklerin maruz kaldığı problemler
Kuzey Makedonya’daki Türklerin, Anayasa’da yazdığı şekliyle ülkenin kurucu unsurlarından biri olmasına karşılık yıllardır ayrımcılık ve haksızlığa maruz kaldığını aktaran Murat, “Kuzey Makedonya devletindeki hükümetler, yeterince entegre olmadığımız gerekçesiyle bizi (Kuzey Makedonya Türkleri), hukuk dışı yollarla Anayasa’ya aykırı bir biçimde sistemin dışında tutmaktadırlar.” diye konuştu.
Türklerin, pek çok alanda mevcut hükümetlerden kaynaklanan sorunlarla karşılaştığına dikkati çeken Murat, şunları söyledi:
“Türklerin ana eksende uğradığı pek çok haksızlık, hukuksuzluk ve ayrımcılık durumları var. Bizim en temelde yaşadığımız ayrımcılık konuları arasında eğitim meselesi var. Türkçenin resmiyeti konumuz var. Hakça ve orantılı temsiliyet ile tarihi dokumuzu ve inanç özgürlüğümüzü ilgilendiren meselelerdeki haksızlıklar var.
Anayasa’da, Türkçe eğitim hakkı garanti altına alınmasına rağmen, ilkokul ve ortaokullarda Türkçe eğitim engelleniyor. 15 bin Türk evladımız var, 7 bine yakını keyfi uygulamalarla Türkçe eğitimden mahrum bırakılıyor. Bilinçli olarak Türkçe eğitim sınıfları açmıyorlar asimilasyonu desteklemek için. Hakça temsil konusu da bizim açımızdan oldukça önemli. Meclis’teki, hükümetteki Türklerin temsili düşük kalıyor. Kültürel ve tarihi zenginliğimiz konusunda da hükümet mirasımıza sahip çıkmıyor. Türkiye’nin girişimi ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) vasıtasıyla pek çok kültürel mirasımız koruma altına alındı. Biz buna, Makedonya Kültür Bakanlığının kendisinin de sahip çıkmasını istiyoruz. Türklerin yaşadığı veya az nüfusun yaşadığı bölgelerimizde halk hizmetlerden faydalanamıyor, mahrum bırakılıyor.”
İnanç konusunda da problemleri olduğunu ve camilerde, vaazların dili konusunda ciddi bir dikte girişimi gördüklerini kaydeden Murat, “Bu konunun üstesinden gelebilmek adına Diyanet İşleri Başkanlığımız ile çalışmalarımız mevcut. Camilerdeki talim terbiye ve vaaz dilinin Türkçe olması bizler için önemliydi. 70 yıl sonra Manastır’a ilk defa bir Türk vaiz görevlendirildi. Bunun artmasını, Türk nüfusun olduğu diğer bölgelere de yayılmasını istiyoruz.” dedi.
Temsiliyet ve Türkçenin resmi dil olarak kabul edilmesi
Murat, özellikle dil konusundaki problemlerin, ülkede yaşayan Türklerin karşılaştığı en büyük sorunlar arasında görüldüğünü anlatarak, Kuzey Makedonya Türklerinin ülkenin kurucu unsurlarından biri olmasına karşılık Türkçenin resmi dil olmasını hiçbir hükümetin kabul etmediğini, bu durumun da anayasal suç olduğunu ifade etti.
Kuzey Makedonya Meclisi’ndeki konuşmanın bu alanda yapacağı çalışmaların bir ön hazırlığı olduğunun altını çizen Murat, şu değerlendirmede bulundu:
“Kuzey Makedonya Anayasa’sı çok dilliliği mümkün kılıyor. Burada belli başlı oranlar var, nüfusun yüzde 20’sinin üzerindeki diller resmi olduğu gibi, yerel idareler ve diller kanununa göre de Türkçe resmi dil olarak kabul edilebilir. Türkçe, Kuzey Makedonya’da yerel bazda 6 belediyede yürürlüktedir. Fakat yine belediyeler kanununun bir maddesinde ‘Konsey, geleneksel dilleri, yüzde 20’nin altında olması durumunda resmi dil olarak kabul edebilir.’ ifadesi yer alıyor. Buna göre de 6 belediyede daha kazanımımız söz konusu. Şu anda Türkçenin yerel bazda 12 belediyede resmiyeti bulunuyor. Biz istiyoruz ki bu oranları kaldıralım, Türkçeyi yerel bazda, Türklerin yaşadığı yerlerde resmi dil olarak ilan edelim. Merkez çaptaki değişik yerlerdeki geçmişten gelen kazanımlarımızın peşindeyiz.”
Anayasal bir hak olan Türkçenin resmiyete kavuşması konusunda yapacağı çalışmalarla ilgili kendisine gelen tepkilerle de ilgili konuşan Murat, şöyle devam etti:
“Türkçe ile ilgili her hafta yeni bir çalışma yapacağım. Makedonya Belediyelerinde Türkçenin resmiyetiyle ilgili, geçen hafta 6 belediyede, 15 alanda Türkçenin kullanımıyla ilgili bilgilendirme istedim. Levhalar, oturumlar, yazışmalarda, camilerdeki vaazlarda Türkçenin kullanımı konusunda. Bunları toparlayacağız ve Türkçenin kullanımına uyulmuyorsa hukuki işlem başlatacağız ve daraltılmaya çalışılan Türkçenin kullanım alanını genişletmeye çalışacağız. Hiç kimse bizim dilimizi diğer dillerden aşağıda, hor göremez. Biz Türkçeyi Yahya Kemal’in dediği ‘Annemizin sütü kadar aktır.’ anlayışı ile görüyoruz. Türkçe benliğimizin en kıymetli parçalarından biridir. Soydaşlarımızdan çok olumlu tepkiler aldım. Kuzey Makedonya’nın daha demokratik bir toplum olabilmesinin mücadelesini sürdürüyorum.”
Murat, temsiliyet noktasında mevcut hükümeti, Türklerin yaşadığı problemlere karşı duyarsız kalmakla suçlarken “Kuzey Makedonya’da 24 bakanlık var. Temsiliyeti hakça ve doğru oranda göstermesi gerekiyor. 24 bakanlıkta 2 tane, bizlerden daha az nüfusa sahip azınlık olan Sırpların ve Romenlerin bakanlığı var. Fakat Türklere hiç bakanlık verilmedi. Bu, bu ülke için, bu toplum için hiç adil değil.” dedi.
Türklere uygulanan ayrımcı politikaların asimilasyonu hedeflediğine, bu uygulamaların ortadan kaldırılması için mücadelelerini sürdüreceklerine vurgu yapan Murat, sözlerini şöyle tamamladı:
“Üsküp, Saraybosna, Selanik bizim güzel diyarlarımızdır. Biz Tuna’yı güzelleştiren milletlerdeniz. Türkçe bizim yalnız konuşma dilimiz değil, biz Türkçe ile insanlığı taşıyoruz. Bu bizim için paha biçilemez ve asimilasyon kavramını biliyoruz. Türkçeyi elimizden aldıktan sonra bizi asimile edecekler. Bunu istemiyoruz. Sınırlarımızın Edirne’ye gelmesini istemiyoruz. Biz hala sınırın Tuna boylarında kalmasının taraftarıyız. Bunun mücadelesini veriyorum ve elimizden geleni yapacağız.”