Serkan Hastürer

Doğru sinerji, yaraların sarılmasında merhemdir

 

Türkiye’de Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin etkisi, verdiğimiz kayıplarla birlikte, toplum olarak, daha da ağır bir travma geçirmemize sebebiyet verdi.
Depremin ilk gününden bugüne, nereye baksanız, kiminle konuşsanız, olumsuzluk ve üzüntü, hakim duygu. Kayıpların sayısının bu denli yüksek sayılara ulaşmasında, depremin etkisinden çok, ihmaller zinciri ve haksız kazanç uğruna yapılmış binaların oluşu, insanların acısının, daha da artmasına sebep oldu. İnsana verilen değerin azlığı, ölümü ucuzlaştırırken, kabullenmeyi bir o kadar daha zorlaştırıyor.
Elbette ki hayat akmaya devam edecek.  Yaralar bir şekilde sarılacak, kimilerinde iz bırakacak, kimilerinde ise bırakmayacak. Asıl olan ise yaşananlardan ders çıkarabilmek.
Türkiye’nin 10 ili ve 15 milyon insanı, depremden doğrudan etkilendi. Hiçbir canın maddi karşılığı olmasa da, canların yanında, maddi kayıp da, henüz rakamsal boyutta açıklanmasa, çok büyük.
Bölge ekonomisi bir anda katma değer üreten pozisyondan, eksi değer pozisyonuna geçti.
Hayat durunca, her şey durdu. Ne yatırım, ne katma değer, ne de istihdam.
Örneğin sadece Hatay,  deprem öncesi 3.5 milyar dolar civarı yıllık ihracatı ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 10 ili arasındaydı.
Yaraların bir an önce sarılması hepimizin ortak temennisi olsa da önümüzdeki dönemin ne getirebileceğinin de iyice planlamaya muhtaç olduğu aşikardır.
Türkiye bizim her koşulumuzda yanımızda destek olarak durduğu gibi, bizim de toplum olarak elimizden gelen yardımı esirgemeyeceğimizden kimsenin şüphesi yoktur. Ancak bunun planlı bir şekilde yapılması da önemlidir.
Kişisel inancım bölgenin kısa vadede ciddi bir sermaye ve işgücü göçü vereceği yönündedir. Bu dış göçte, KKTC’de alternatifler sırasında önlerdedir. Bunun sinyallerini almaya da başladık.
Kontrolsüz ve plansızlığın, farklı problemlere yol açabileceği gibi, doğru planlama ile depremin yarattığı ekonomik tahribatın, depremden fiziki manada etkilenmeyen KKTC sanayisi ile planlanacak doğru işbirlikleri ile karşılıklı katkı sağlanabileceğine inanıyorum.
Bölgenin mevcut durumdan zarar gören sanayicisinin bilgi ve bağlantı konusundaki ihracat potansiyeli belli. Bizim de yıllık 90 ile 100 milyon dolar arasında olan tartışmaya muhtaç ihracatımız, sanayi ve ihracat konusundaki eksikliklerimizi ve sıkıntılarımızı anlatmaya yetiyor.
İnancım, yerel doku korunarak, doğru yol haritası ve doğru teşviklerle bir kazan kazan durumunun yaratılabileceği yönündedir.
Devlet yetkili kurumları yanında, Kıbrıs Türk Sanayi odasının bu yönde işbirlikleri için atacağı adımların karşılık bulacağına inanıyorum.
Doğru sinerji, yaraların sarılmasında merhemdir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu