Alper Eliçin

Hindiçin’de Fransa

Fransa’nın Hindiçin’e ilgisi 1858’de başlar. O tarihte bugünkü Vietnam’ın güney ucunda Koçinçin adı verilen, eski adıyla Saygon, yeni adıyla Ho Şi Min şehri ve çevresine İspanyollarla ortak bir harekât yapılır. Bahanesi Katolik misyonerlerin öldürülmesinin engellenmesidir. Asıl amaç ise Hindiçin’in zenginliklerini sömürmektir. 1862’de bu bölgeyi, 1864’te ise Kamboçya’yı bir Fransız kolonisi haline getirirler. Fransızlar bununla da yetinmezler, 1883-1886 yılları arasında Vietnam’ın tümünü ele geçirirler. Bunu 1893’te Siam’a (Tayland) bağlı Luang Prabang Krallığı’nı (bugünkü Laos) ele geçirmeleri takip eder. Bu sayede Siam ve Burma (Myanmar) hariç tüm Hindiçin Fransa’nın sömürgesi olur. Burma ise Britanya’nın bir dominyonudur.

Hindiçin’deki Fransız sömürgeleri

Birinci Dünya Savaşı devam ederken 100 bin civarında Vietnamlı savaşmak veya işçi olarak çalışmak üzere Avrupa’ya gönderilir. Bazıları savaş sonrası Fransa’da kalarak Fransız okullarında, üniversitelerinde eğitim görürler. Fransa’nın kolonilerde görev yapacak yöneticilere gereksinimi vardır.  Bu kişilerin bir bölümü br süre sonra ülkelerine milliyetçi fikirlerle dönerler. 1917 Bolşevik devrimini de Avrupa’da izleyen bu insanlar Marksist düşünceyi de Hindiçin’e taşırlar. Sonunda da Fransızlar’ın Hindiçin’deki hegemonyasına karşı örgütlenirler.

Bu dönemde Fransızlar bölge tarımında kauçuk plantasyonlarına ağırlık verirler. Bir yandan ağır vergilerle boğuşan yerel halk, diğer yandan da bu plantasyonlarda, pirinç tarlalarında ve yol yapımlarında yarı köle denecek şartlarda çalıştırılırlar. Toplum iyice fakirleşir ve insanların yaşam süreleri kısalır.

Bölgeye bundan 20 yıl kadar önce yaptığım bir gezide Kamboçya’da bir kauçuk plantasyonunu da  ziyaret etmiştik. Rehberimiz de bize bu insanların ne kadar ağır şartlarda çalıştırıldıklarını anlatmış ve aşırı yorgunluk, sıcak, açlık ve hastalıktan ölen işçilerin,  kauçuk ağaçlarının altına, her ağacın etrafına üç ceset gelecek şekilde gömüldüklerini ve ağaçlar için gübre olarak kullanıldıklarını anlatmıştı.

İki dünya savaşı arasında, özellikle Vietnam’da yer yer kalkışmalar olur, ancak bunlar Fransızlar ve yerel işbirlikçileri tarafından bastırılır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Hindiçin kısa ama sonuçları çok ağır bir Japon işgali de yaşar.

1949’da Fransızlar Hindiçin’e geri dönerler ve sömürü düzenlerini yeniden oluştururlar. Bu amaçla da Vietnam, Laos ve Kamboçya’da kukla rejimler kurarlar. Ancak, Ho Şi Minh liderliğinde örgütlenen Marksist hareket, Vietnam’ın dağları ve ormanlarından Fransızlar’a karşı bir bağımsızlık savaşı başlatır. Fransa ABD’den destek görürken Vietnam direnişçileri de Çin ve Sovyetler’den askeri yardım alır. Hindiçin Doğu ve Batı blokları arasında başlamış olan soğuk savaşın sıcak savaşa dönüşen bir cephesi haline gelir. Zaten ABD’nin Fransa’yı desteklemesinin nedeni de komünizm korkusudur.

Çatışmalar beş yıl boyunca sürer. General Giap liderliğindeki Vietnam ordusu yavaş yavaş üstünlüğü ele geçirmeye başlar. Fransız ordusu kendi halkından ciddi tepki alacağından korktuğundan Fransa’dan asker getirmektense, ağırlıklı olarak Cezayir, Fas gibi sömürgelerinden asker getirir. Paralı askerlerden oluşan yabancılar lejyonu ve Vietnamlı işbirlikçiler de çatışmalara yoğun olarak katılır. Arazi şartları ve ormanlar nedeniyle tank kullanımına elverişli olmayan Vietnam’da, yetersiz hava gücü nedeniyle Fransa halı bombardımanı da yapamaz.

Başarılar kazanmakta olan ve Laos’ta da Fransızlara rahatsızlık vermeye başlayan Vietnam ordusuyla başa çıkabilmek için Fransa ilginç bir strateji oluşturur. Vietnam’ın taşrasında bazı yerlere havabaşı adı verdikleri üsler kurmaya karar verirler. Sadece havadan erişilebilen bu üsler Vietnam ordusunu kendisine çekecek, bu sayede Danang, Hue, Saygon ve Hanoi gibi büyük kentler ve ticaret açısından önemli olan yerler üzerindeki baskı azaltılacaktır. Bu strateji çerçevesinde, ülkenin kuzeybatısında, Laos sınırına yakın Dien Bien Phu vadisinde bir havabaşı kurmaya karar verirler. Bu sayede Laos’a yönelik Vietnam lojistik hatlarını da kesebileceklerdir. Dien Bien Phu en yakın Fransız üssünden kuş uçuşu 200 kilometre mesafededir.

Dien Bien Phu (Kaynak: Google maps)

Fransa bu girişiminde, Vietnam’ın uçaksavar silahları olmadığı, ağır topçunun ise dağları, ormanları aşarak patikalar dışında düzgün yolların olmadığı bu bölgeye taşınamayacağı varsayımından hareket eder. Vietnam ordusu her şeye rağmen bu engelleri aşıp cepheye ağır silahlar getirmeye kalksa bile bu durum havadan gözlenebilecek ve yok edilecektir. Keza ağır topçu cepheye bir şekilde ulaştırılabilirse yine hava kuvvetleriyle imha edilebilecektir. Yani çok iyi bir şekilde tahkim edilecek olan Dien Bien Phu Vietnam ordusunu ciddi şekilde yıpratacak ve Hindiçin’deki çatışmalarda Fransa’ya önemli bir avantaj sağlayacaktır. Daha önce Nasan bölgesinde benzer bir konsept denenmiş ve General Giap komutasındaki Vietnam ordusunun mağlup edilmiş olması kendilerine ekstradan bir güven vermiştir. Ancak Nasan’da tepelere yerleşmiş olan Fransız kuvvetleri Dien Bien Phu’da bir vadinin tabanına yerleşirler, zira lojistiğin bel kemiğini İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma ve Japonlar’ın yapmış olduğu bir havaalanı oluşturacaktır. Öte yandan Nasan’da Fransızlara cepheden saldırmış olan General Giap, Dien Bien Phu’da strateji değiştirir ve gerilla savaşını ön plana çıkarır.

Fransız operasyonu 20 Kasım 1953’te Dien Bien Phu’ya yapılan bir hava indirmesiyle başlar. Üç gün içerisinde bölgeye 9,000 Fransız askeri paraşütle atılır veya piste indirilir. 25 Kasım’da istihkam birliklerinin hazırlıkları tamamlamasıyla ilk Dakota tipi uçak piste iner. Fransız kuvvetleri zamanla 16,000’e çıkar.

Pisti ve konuşlandırılmış Fransız kuvvetlerini korumak için, vadinin çevresine burç görünümünde siperler oluştururlar. Bu burçların adları Anne-Marie, Beatrice, Claudine, Dominique, Eliane, Francoise, Gabrielle, Huguette ve Isabelle’dir’dir. Her ne kadar bu kadın isimleri alfabetik bir sıra takip etse de yaygın bir kanaate göre bu adlar cephedeki en yüksek rütbeli komutan Albay Christian de Castries’in eski metreslerine aittir. Ancak kesin olarak bilinen bir konu, Fransızlar’ın Dien Bien Phu’ya Vietnamlı ve Cezayirli kadınlardan oluşan iki genelev de kurduğudur.

Albay Castries (Kaynak Wikipedia)

Dien Bien Phu’ya Fransız paraşütçüler 20 Kasım 1953’te indirme yaparken

(Kaynak: https://www.historyextra.com/period/20th-century/dien-bien-phu-how-battle-split-vietnam/)

Başlangıçta işler Fransızlar için yolunda gidiyor gibi görünür. Ancak, General Giap kış boyu zaman zaman yapılan şiddetli çarpışmaların paralelinde Fransızları yenmek için hazırlıklarını sürdürür. Ağır toplar ve uçaksavar silahları parçalara ayrılarak ormanlar ve dağları aşarak ilerleyen hamal konvoylarıyla taşınır. Dien Bien Phu’daki vadinin çevresinde kurulan topçu mevzilerinde tekrar bir araya getirilir.

Topçu mevzileri Fransızların düşündüğünden farklı bir yapıdadır. Havadan görülüp uçaklarla imha edilememeleri için tepelerin altına tüneller açılır. Yelpaze şeklinde açılan bu tünellerin içerisine yerleştirilen ağır toplar atışlarını tamamladıktan sonra tünellerin içerisine çekilir ve başka bir deliğe kaydırılarak yeniden kullanılır. Bu yöntem nedeniyle Fransızlar havadan da yerden de topları bulup imha edemezler.

Fransızlar ise bölgeye havadan 30 top ve 10 adet Amerikan yapımı M24 Chaffee hafif tankını paraşütlerle indirilir. 18 ton ağırlığındaki tanklar parçalar halinde indirildikten sonra yerde Fransız mühendislerince monte edilip hazır hale getiriir.

Mart 1954’te Vietnam saldırıları artar ve pist kullanılamaz hale gelir. Şiddetli uçaksavar ateşi nedeniyle de 27 Mart’tan itibaren ise lojistik sağlayan uçakların 2000 metrenin altına inmemesi emri verilir. Bir süre sonra pist, yaralıların tahliyesi gibi en gerekli durumlarda bile kullanılamaz hale gelir. Savaşın sonu yavaş yavaş görünmeye başlamıştır. 7 Mayıs’ta 25,000 kişilik Vietnam kuvvetleri Fransız kuvvetlerine son darbeyi vurmak için saldırır. Bu son bölümde Vietnam ordusu ilk kez Çin’den aldığı Rus yapımı yerden yere Katyuşa roketleri de kullanır. Akşam 17:00’de Dien Bien Phu ile  Hanoi’deki Fransız merkez komutanlığı arasındaki telsiz irtibatı kesilir.

Albay Castries’in sığınağını ele geçiren Vietnam kuvvetleri 7 Mayıs 1954

(Kaynak: https://vietnamtheartofwar.com/1954/03/13/13-march-7-may-1954-the-battle-of-dien-bien-phu/ )

Fransa Dien Bien Phu’da 2242 ölü, 6463 yaralı 3711 akıbeti belirsiz olmak üzere 13,050 askerini kaybeder. 11,863 kişi de esir düşer. Bunlardan 4436’sı yaralıdır. Sağlığı yerinde olanlar tempolu bir şekilde 600 kilometre yürütülerek esir kamplarına götürülmeye çalışılır. Yol boyunca ve kamplarda hastalık ve yorgunluktan 8,000’den fazlası ölür. Yürüyüş esnasında ölenlerin cesetleri patikaların kenarında bırakılır. 858 yaralı Kızılhaç’a teslim edilir. Vietnam ordusu ise kendi açıkladığı rakamlara göre 4020 ölü, 9118 yaralı ve 792 akıbeti belirsiz olmak üzere toplam 13,930 kayıp verir. Fransız rakamlarına göre ise Vietnam’ın gerçek kaybı 23,000 civarındadır.

Dien Bien Phu’dan esir kamplarına…

(Kaynak: https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Dien_Bien_Phu_1954_French_prisoners.jpg)

Dien Bien Phu’dan 78 kişi kaçabilmiş. Bunlardan biri subay olmak üzere sadece 18’i Avrupalı imiş. 20 günde 160 kilometre yürüyerek ormanları, nehirleri ve dağları aşmışlar ve  Laos’taki Fransız kuvvetlerine ulaşabilmişler. Bu arada çatışmalara girmiş ve ölüler vermişler.

Dien Bien Phu’dan sonra Fransa Kuzey Vietnam’dan tamamen çekilir. 8 Mayıs 1954’te, yani bozgunun ertesi günü, Cenevre’de derhal uluslararası bir konferans düzenlenir. Bu konferansta Vietnam’ın geçici olarak ortadan ikiye bölünmesine karar verilir. Fransız kuvvetleri 1956’da Vietnam’dan tamamen çekilir.

1954’te Fransa’nın Hindiçin’deki harcamalarının %80’i ABD tarafından karşılanıyordu. Ayrıca, tanklar, uçaklar dahil pek çok donanım ABD tarafından sağlanıyordu. Zamanla ABD, CIA üzerinden B-26 bombardıman uçakları ve nakliye uçaklarıyla Fransa’ya Dien Bien Phu’da doğrudan da destek verir. Sonunda da 1 Kasım 1955’te Vietnam savaşına fiilen katılır. 30 Nisan 1975’te de o da bozguna uğramış bir şekilde Vietnam’dan kaçar. Tıpkı yakın tarihte Afganistan’dan kaçışında yaşanan olaylara benzeyen görüntülerle…

Saygon’daki ABD elçiliğinin çatısına inen son helikopterle Vietnam’dan kaçmaya çalışan yerli işbirlikçiler. 30 Nisan 1975

(kaynak: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/9/95/Saigon-hubert-van-es.jpg (Bettmann / Corbis / AP Images))

Dien Bien Phu’dan birkaç ilginç anekdotla yazıyı bitireyim.

8 Mayıs sabahı bir yeraltı hastanesinde cehennemi görmüş olan Fransız cerrah Dr. Grauwin’e bir ziyaretçi gelir. Gelen Vietnam ordusunun cephedeki baş cerrahı Dr. Thai’dir. Kusursuz bir Fransızca konuşan Dr. Thai Dr. Grauwin gibi Montpellier Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Yardım etmeye gelmiştir. Derhal yaralılar yüzeye çıkarılır ve açıkta kurulan bir hastaneye alınırlar. Tedavilerine Vietnamlı doktorlar da katılır. Dr. Grauwin ise Vietnam ordusunda hiç bulunmayan antibiyotikleri sağlar. Ayrıca çok daha ileri düzeyde olan ameliyat malzemesi ve hastane donanımı da ortak kullanıma açılır. Ancak bu ilişki iki gün devam edebilir. Vietnam Komünist Partisi komiserleri yönetimi ele alınca ilişkiler bozulur.

Hava kuvveti olmayan Vietnamlılar Fransız esir pilotlara özellikle kötü davranırlar. Hava saldırıları esnasında öldürülen sivil halk nedeniyle nefret ettikleri bu kişilerden biri esir düşen pilot Yüzbaşı Charnord’dur. Uzun esaret yürüyüşü esnasında kendisini fark ederler; gruptan ayırıp ormanda bir bölgeye götürürler ve bir çukur kazmasını isterler. Charnord öldürülüceğini düşünür. Ancak kazdığı çukurdan çocuk ve kadın cesetleri çıkar. Bunlar uçaklar tarafından öldürülen sivil halktır. Yüzbaşıya zorla bu kişilerin yüzlerine baktırılır. Cesetler Charnord’a tekrar gömdürülür. Sonra tekrar esir konvoyuna dahil edilir.  Charnord’un şansı üç gün sonra değişir. Kamplardan birine doğru yürürken yanından bir cip geçer, sonra durur. İçinden bir subay aşağı atlar ve “beni tanıdın mı, Montpellier’de lisede senin sınıf arkadaşındım” der. Charnord da arkadaşını tanır. Vietnamlı “gel yürüme, ben seni ciple kampa bırakırım” der. Bu büyük lüks sayesinde yüzbaşı daha fazla hırpalanmadan kampa ulaşır.

Dien Bien Phu’da esir düşen komutan Albay de Castries’e gelince… Dört ay boyunca bir esir kampında kalan de Castries, Cenevre ateşkes anlaşması uyarınca serbest kalır. Fransa’ya geri döndüğünde o zamanki adıyla Batı Almanya’daki 5. Mekanize Tümen’e komutan olarak atanır. 1959’da bir otomobil kazası nedeniyle ordudan ayrılmak zorunda kalan de Castries 1991’de vefat eder.

29.12.2024

 

Kaynaklar:

  1. Hell in a Very Small Place-The Siege of Dien Bien Phu, Da Capo Press 2002, by Bernard B. Fall
  2. History Extra, https://www.historyextra.com/period/20th-century/dien-bien-phu-how-battle-split-vietnam/
  3. Wikipedia

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu