Alper Eliçin

Ne Olacak Bu İsviçre’nin Hali?

Biz Türkiye’nin ufak tefek sıkıntılarıyla uğraşırken dünyada pek çok ülke de kendi sorunlarıyla mücadele ediyor ve biz bu sorunlarla yeterince ilgilenemiyoruz. Bugün size çok ciddi finansal sorunlarla cebelleşen İsviçre’den bahsedeceğim.

Uzunca bir süredir Avrupa medyasında gündemde olan bu sorunlar, bir süre önce nihayet Türk basınında da yer almaya başladı. Nitekim, 31.10.2024’de diken.com.tr bu konuda bir haber yayınladı.

İsviçre’nin mali bir krize dönüşmesi çok muhtemel sorunu enflasyon. Biliyorsunuz ülkemizdeki enflasyon TÜİK’e göre bile %50 civarında. İsviçre’de ise %0.8! Merkez Bankası’nın açıkladığı faiz oranıysa %1. Daha da ilginci, 12 Aralık’ta faiz oranlarını %0.75’e indireceğini şimdiden açıklamış durumda. 2025’te enflasyonun %0.3’e düşme olasılığı nedeniyle ciddi endişeler var. Zira orta vadede, başta ABD doları olmak üzere,  İsviçre Frankı tüm önemli para birimleri karşısında değer kazanıyor. Bu durum böyle devam ederse ciddi bir deflasyon riski söz konusu olabilecek. O nedenle Merkez Bankası döviz satma opsiyonu dahil pek çok seçeneği değerlendiriyormuş. Belki kendilerine bize bol miktarda İsviçre Frank’ı verip TL almaları önerilebilir.

Ancak İsviçre’nin en büyük talihsizliği, ne ekonomist bir cumhurbaşkanına, ne ekonomist bir cumurbaşkanı damadına, ne de ekonomist bir cumhurbaşkanı oğluna sahip olmaması. Zaten sokakta durdurup on İsviçreliye cumhurbaşkanınız kim diye sorsanız dokuzu yanıt veremez. İsviçre’de cumhurbaşkanları adeta bir saksı, sadece bazı seremoniyel görevleri var. Dolayısıyla cumhurbaşkanları Merkez Bankası guvernörlerini görevden de alamıyor. Nitekim İsviçre Merkez Bankası’nın son guvernörü Thomas Jordan 2012’den beri bu görevi yapıyordu ve kimse onu yerinden oynatamıyordu.  Sonunda sıkılmış olacak ki, 1 Ekim 2024 itibarıyla görevi 48 yaşındaki Martin Schlegel’e devretti. Kim bilir şimdi o ne kadar bu görevde kalır? Üstelik oldukça da genç.

İsviçre’nin ana sorunlarından biri yurtdışından gelip İsviçre’ye yerleşmek isteyen büyük bir nüfus olması. Her ne kadar bu talep genellikle çok iyi eğitim görmüş doktorlar, mühendisler, finansçılardan oluşsa da İsviçreliler endişeli. Bizden farklı olarak yabancılar ülkede on yılı doldurmadan vatandaş olamıyorlar, ama belli şartları yerine getirenlere oturma ve çalışma izni verilebiliyor.

Düşük faizler ve enflasyon nedeniyle İsviçre uzun süreli bir deflasyona girerse ne olur diye de insan düşünmeden edemiyor. O zaman kendi halkının umutsuzluğa kapılıp yurtdışına göç etmesi önemli bir endişe kaynağı. Konu Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Düşünebiliyor musunuz, 10 milyona yaklaşan İsviçre nüfusundan 500 bin kadarının düşük enflasyon ve faizlerden bunalıp Türkiye’ye göç ettiğini. Bu insanların ceplerinde İsviçre Frankları ile gelip Boğaziçi’nden başlayıp tüm kıyılarımızda ve dağlarımızda evler araziler satın aldığını. Üstelik bunlar Suriyeli ve Afganlar gibi Müslüman da değil; bir kısmı Hıristiyan, bir kısmı da ateist.

En kötüsü gittikleri yerlerde rahat da durmuyorlar. Rusların Kars ve Ardahan’ı işgal ettiği dönemde Çariçe Katerina tarafından bu bölgeye yerleştirilen İsviçre’nin Gruyeres kasabasından gelenler, ülkemize bugün Kars gravyeri adı verilen bir peynir üretmeye başlayarak peynir kültürümüzü olumsuz bir şekilde etkilemişler. Hala acısını çekiyoruz.

İkinci Abdülhamit zamanında gelen iki İsviçreli erkek kardeş ise ülkemizin ahlakını hepten bozmuşlar. Soyadları Bomonti olan bu kardeşler İstanbul’da bir bira fabrikası kurarak toplumu alkole alıştırmış. Üstüne üstlük, fabrikayı kurdukları semte de sanki bir marifetmiş gibi Bomonti adı verilmiş. Neyse ki son yıllarda köhnemiş bira fabrikasının önemli bir bölümü Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi de biraz durum telafi olmaya başladı.

Peki Türkiye oluşabilecek bu beka sorununa karşı ne yapmalı? Bence ilk iş İsviçrelilere vize konmalı. Öyle peynir, bira vs yatırımı yapmaya niyetliler iyice araştırılarak vize başvuruları reddedilmeli. İkincisi Yunan ve Bulgar sınırlarımıza duvar, hiç olmazsa dikenli tel çekilmeli. Ege’de de sahil güvenlik kontrolleri artırmalı. Türkiye cebinde yüzbinlerce İsviçre Frank’ı ile gelecek gayrimüslim İsviçrelilerle başa çıkacak durumda değil. İsviçrelilerin yaratacağı etnik sorunlar da potansiyel bir bela. Ne de olsa 26 kanton, sayısız belediyenin, merkezi hükümetten bağımsız karar aldığı, dört ayrı resmi dili olan bir ülkeden geliyor olacaklar. Aman vakit varken tedbir alalım.

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button