Gayri Resmi Zirveden Gayri Resmi Masaya Geçiş

Kıbrıs Türk tarafı bir müzakere masası kurulabilmesi için altı maddeden oluşan şartlarını uzunca bir süre önce muhataplarına sunmuştu.
Sonrasında bu şartlar üzerinde de ısrarla durmuş ve tamamının yerine gelmesi gerektiğini tekrarla vurgulamıştı.
Bu gidişat altında Kıbrıs Türk tarafının gayri resmi bir zirveye “olur” vermesi özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti içerisinde ciddi kaygı ve endişe de yaratmıştı.
Buna rağmen “beş artı bir formatlı zirve” önce Cenevre’de toplandı ardından Kıbrıs’ta da taraflar bir araya gelerek süreci ilerletti.
Ardından sıra geldi ikinci yurtdışı zirveye.
Bu kez adres New York olacak.
Burada gözden kaçmaması gereken önemli bir ayrıntıya takılalım.
Mart ayında Cenevre’de gerçekleşen ilk zirve sonrasında ikinci zirvenin Temmuz ayının sonlarında yine Cenevre’de gerçekleşeceği duyurulmuştu.
Sonrasında Bayan Holguin Ada’ya yaptığı ziyaret esnasında Cumhurbaşkanı Tatar ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasındaki açıklamasında “Temmuz ayında New York’ta yapılacak ikinci görüşme” ifadesini kullandı.
Tabii hemen “Cenevre’den New York’a mı geçti” sorusu soruldu.
BM düzeltti: “Sehven, yani yanlışlıkla New York denildi, görüşme yeri değişmemiştir..”
Ama değişti…
Sessiz sedasız değişti..
Neden acaba..?
Vardır bir sebebi…
Peki ne olacak New York’ta..?
Dün yazmıştık, çok ses getirdi.
BM taraflara belge sunacak dedik.
Bayan Holguin’in belge sunma yetkisi olmadığı hatırlatıldı.
Evet, doğrudur. Bayan Holguin’in böyle bir yetkisi yok.
Zaten belgeyi sunacak olan da kendisi değil.
O sadece belgeyi çantasından çıkarıp taraflara uzatacak.
Taraflar belgeyi okuyup notlarını alacak.
Ardından Bayan Holguin belgeyi tekrar çantasına koyarken taraflara “Sayın Genel Sekreter 10 gün sonra bu belge ile gelecek ve sizden yanıt isteyecek. Şimdiden görüp notlarınızı aldınız. 10 gün sonra yanıtlarınızla birlikte yeniden görüşelim” diyecek.
Yani, 10 gün sonra belgeyi alıp “değerlendirme yapmalıyım” şeklinde bilinen en eski oyalama taktiğini uygulamak mümkün olmayacak.
Guterres taraflardan cevap bekleyecek.
Soruyu hatırlayalım:
“koşulsuz bir şekilde masaya oturmaya ve koşulları orada belirlemeye var mısınız..?”
Hiçbir koşul yok, ön şart ya da çözüm modeli yok.
Buna federasyon da, iki devletli çözüm de dahil.
Ayrıca “Crans Montana’da kaldığı yerden” de olmayacak.
Sil baştan bir başlangıç olacak.
Bu ilk bakışta özellikle Kıbrıs Türk tarafına sıcak gelebilir.
Ama öyle değil.
Çünkü BM masaya “çok gevşek federasyon” önerisi getirmeye hazırlanıyor.
Masayı da bu nedenle, kendi önerisine yer açmak için boşaltıyor.
Bu niyeti BM yetkilileri “ayaküstü sohbetler”de söylemekten çekinmiyorlar.
Gayet açık bir dille bu niyeti ifade eden BM yetkilileri mevcut.
Bunu yaparken maksat, Eylül ayında gayri resmi bir masa kurmak.
BM tarafı masanın ayaklarını kendince hazırladı.
Bakalım 10 gün sonra neler olacak..?
Kıbrıs Türk tarafı gayri resmi zirvenin gayri resmi masaya dönüşmesine “olur” verecek mi..?
Zor bir karar…
Hele ki bir de yakın zamanda seçim olduğunu düşününce.
