Aziz KARAAZİZ

Hektor’u öldürdük, Bizi Affet Süleyman Abi..!

Yıllar önce kaleme almıştır, sevgili Süleyman abi.
Hiç unutmam, Karpaz’a elektrik götürülmesi tartışılıyordu.
Yapılacak işin bölgede ciddi tahribat yaratacağı, milli park olan bölgenin doğallığının vahşi yapılaşma neticesinde yok olacağı endişesi tavan yapmıştı.
Ama yine de dönemin hükümeti; ki hangi hükümet olduğunun şu an bir önemi yok çünkü siyasi değil insani bir konuyu konuşuyoruz; inatla işi ileriye götürmek için adım atıyordu.
Herkes şunu soruyordu: “Bu iş kimin için yapılıyor..?”
Bu önemli soru yanıtsız kalınca usta kalem, duayen gazeteci Süleyman Ergüçlü öyle bir yazı kaleme aldı ki, işin gidişatı değişti.
Süleyman abi “Hektor” adını verdiği bir Karpaz eşeğine sesleniyordu yazısında.
Bölgenin doğal sakinine, daha doğrusu esas sahibine seslenmekte, onunla sohbet etmekte ve dertleşmekteydi.
Usta kalemin yazısı bir anda ülke gündeminin tepesine oturdu, ses getirdi.
Bir süre daha devam etti Hektor ile sohbetler, hatta daha sonra bu yazılar bir kitap haline de geldi.
Alınız ve okuyunuz.
Okuyunuz ve anlayınız.
Eşek deyip geçtiğimiz o canların aslında neyi temsil ettiğini ve ne anlam taşıdığını.
Bir zamanlar Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş da onlardan bahsetmiş ve “Kıbrıs’ın tek yerlisi Karpaz eşekleridir” demişti.
Haklıydı ama yine de çok tepki görmüştü.
Şimdi ise iş bambaşka bir boyuttadır artık.
Çünkü işin içine cinayet girmiştir.
Sonuçta onlar hayvan, öyle değil mi..?
Bir canlı bile değiller.
En fazla bir “mal” niteliği olur, o kadar..
Yasalarımıza göre hayvan hakları diye bir şey yok..!
Var diyenler buyursunlar, Karpaz’da olanları açıklasınlar.
Daha bir ay önce meclise gelen hayvan hakları yasasını “horoz döğüşü geleneğimizdir” diye tartışan bir ülkede böylesi bir cinayetin işlenmesi asla sürpriz değildir.
Sürpriz değildir ama utanç vericidir.
Şimdi bakıyorum da, çiftçilerin canına tak dedi, ürünlerini korumak için başka çareleri yoktu şeklinde savunma denemeleri var.
Başka çareleri yoktu, öyle mi..?
Yani yapılan aslında bir çare..!
Cinayetin bahanesi olmaz, olmamalı..!
Bugün bunu bir “çaresizliğin verdiği bir hak” olarak görür ve öyle görülmesi için çalışırsak, yarın işler öyle bir aşamaya gelir ki…
Bu işi yapanların bir an önce tespit edilerek yargı önüne çıkarılmaları gerekmektedir.
Diğer yandan meclis çatısı altındaki siyasetin de oy kaygısı ile oluşan horoz döğüşçülerini korumak içgüdüsünü bırakarak bize yakışan bir hayvan hakları yasasını hayata geçirmesi artık kaçınılmaz olmuştur.
Bize asla yakışmayan vahim bir olay yaşadık…
Kişisel çıkarlarımız adına, Süleyman abinin deyimiyle Hektor’u öldürdük..
Affet bizi Hektor, bağışla bizi Süleyman abi…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu