Hükümet Sorunu mu, Toplumsal Kriz mi, Sosyal Patlama mı..?

Bir süredir ülke gündemini meşgul eden konuda Bakanlar Kurulu bir kez daha adım attı ve okullardaki kıyafetleri düzenleyen disiplin tüzüğünde değişikliğe giderek bunu onayladı.
Önceki hali oldukça fazla tartışmalara neden olmuş, olaylar okul önlerine hatta içine kadar sirayet etmişti.
Sonrasında hükümet muhalefet ile görüş birliği şeklinde tüzüğü geri çekmiş ve konuyu taraflarıyla tartışmaya başlamıştı.
Ancak bu süreçte öyle işler oldu ki..!
Taraflar birbirlerine öylesi laflar etti ki..!
Kim haklı kim haksız konusuna girmeyeceğim. Çünkü o noktada işler çığırından çıkmış bir halde.
Esas işaret etmek istediğim, yaşadıklarımızın ceremesini kim nasıl yüklenecek…
Mesele bir hükümet sorunu olarak mı kalacak, toplumsa krize mi dönüşecek yoksa sosyal patlamaya mı evrilecek..!
İşte bütün mesele budur.
Görüntü toplumsal bir tepkinin sosyal bir yükselmeye dönüşmesi gibi olsa da aslında olan bitenin tamamen siyasi bir mesele olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Bunu nereden mi biliyoruz..?
Başkent Lefkoşa’da yapılan eylemde gördüğümüz bolca siyasi parti bayrağı bunu bize anlatmakta.
Birçoğumuz önem vermesek de bayrak konusu mühim.
Bir mücadele için yola çıkan herkes altında toplanacağı bir bayrağa ihtiyaç duyar.
O yüzden de bayrak insanlık tarihi ile yaşıttır.
İnsanoğlu neredeyse yazıyı bulduğu günün hemen ertesinde bayrağı icat etmiştir.
Bayraklar her zaman insanların takip ettiği bir sembol olmuştur.
Son eylemde de aynısı yaşandı.
Dini motiflerle başlayıp, sosyal tepkiyle yürüyen süreç sonunda tamamen siyasi bir hale dönüştü.
Bunları yapılan eylemi küçümsemek ya da hedefinden şaşırtmak için yazdığımı düşünen varsa bundan vazgeçsin.
Çünkü eylemi son derece ciddiye aldım, almaktayım da.
Sonuçta bu ülkede kalabalıkların sokakları doldurmasının işleri nereye taşıdığını 20 yılı aşkın bir süre önce Annan Planı döneminde bizzat yaşamış olanlardanım.
Bu saatten sonra yapılan her şeyi, söylenen her sözü 6 ay sonra bu ülkede seçim olduğunu unutmadan değerlendirelim.
Çünkü meydanlarda söylenmeyenler, eylemin hemen ertesinde sokakta konuşulmaya başlandı.
Hala duymayan varsa çıksınlar sokağa ve duysunlar.
Günün sonunda yaşanan olay siyasi boyutu ile hükümete son derece büyük bir yük yüklemiştir.
Bakalım hükümet sırtlandığı bu yükü taşıyabilecek mi..?
Bu noktada belirleyici unsur hükümetin büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi tabanının göstereceği tepkidir.
İyi izlenmesi ve doğru okunması lazımdır.
Şunu unutmayalım ki, aynı taban az önce adını anmış olduğumuz Annan Planı referandumunda belirleyici olmuştu.
Partinin güçlü lideri Eroğlu ve Denktaş faktörüne rağmen UBP tabanı referandumda “evet” demişti.
Bu hatırlatma ile bitirelim….

