Aziz KARAAZİZ

Rum Zihniyetini Çözebilmiş Bir Lidere İhtiyacımız Var

 

Hep söyleriz, özellikle karşı tarafı kötülemek istediğimizde en fazla başvurduğumuz ifadedir, “Rum Zihniyeti”…
Değişmediğini söyler, bunun ne kadar kötü bir durum olduğunu anlatmaya çalışırız.
Bunu yapanların çoğuna sorsak yanıt belli bir ezberin dışına çıkmaz.
Kıbrıs’ın tamamına sahip olmak ve Ada’yı Yunanistan’a bağlamak..
Onlara göre Rum zihniyeti bundan ibarettir.
Büyük yanlış, büyük yanılgı..
Çünkü bu bir zihniyet değil, bir emel bir idealdir.
Belli bir zihniyetin ortaya koyduğu bir hedeftir.
Bu kavram kargaşasından kurtulma zamanımız geldi ve geçiyor.
Rum zihniyetin yani düşünce biçimini en iyi anlamış liderimiz hiç şüphe yok ki Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş idi.
Denktaş kendi döneminde karşısına çıkmış olan tüm Rum liderlerin düşünce yapısını çözmüştü.
Makarios dahil olmak üzere, Klerides’in de Kiprianu’nun da düşünce yapılarını çok iyi çözmüş olan Denktaş karşısındaki zihniyetin neler üretebileceğini önceden kestirebilmiş ve tüm hamlelere hazırlıklı olmuştur.
İşte Denktaş ekolü budur, Denktaş’ı farklı kılan, üstün kılan da budur.
Bunu başarabilen ne yazık ki başka birisi olmadı.
Konuyu sadece Cumhurbaşkanı makamına indirgemeden düşünelim.
Bugün bu ülkede siyaseten yaptığını söyleyen her bireyin bu özelliğe sahip olması gerekir.
Sadece Rum zihniyeti olarak değil, rakip siyaset anlamında da konuya bakmalıyız.
Basit anlamıyla bahsettiğimiz şey moda deyişiyle “empati” yapmaktır.
Ama o kadar basit değil.
Empati sadece mevcut koşullar, anlık durumlar açısından yapılabilir.
Ama karşı tarafın zihniyetini çözebilmek için tarihi geçmişi çok iyi okumuş ve anlamış olmak lazımdır.
Öte yandan mevcut koşulları da hazmetmiş, neyin neden olduğunu çözebilmiş olmak şarttır.
Hatta bu kadarla da kalmayıp bölgesel ve küresel hareketlerden haberdar olmayı gerektirir.
Bunların yanı sıra, karşı tarafı kişisel olarak çözmüş olmalısınız.
Çok da kolay değilmiş..
Ama gerekli hatta şart olan bir durumdur.
Rum zihniyetini tüm kıvrımlarıyla çözmüş olmak lazımdır.
Bunu yaparken de zihniyet dediğimiz şeyin bir kalıp değil de yaşayan ve sürekli değişen, gelişen bir varlık olduğunu ilk olarak öğrenmeliyiz.
İşte o zaman bir çok şey daha kolay olur.
Mesela ülkeye davet ettiğimiz İngiliz vekilin başına nelerin gelebileceğini önceden hesaplayabilir, karşı önlemler alabilirdik.
Ya da BM Kıbrıs Barış Gücü’nün içerisine düşmüş olduğu mali sıkıntının bizim adımıza bir avantaj değil de çok ciddi dezavantaj oluşturacağını da çözebilmiş olurduk.
Bu konuyu da ayrıca konuşacağız.
Sözün kısası, Rum zihniyetini çözebilmiş bir lider lazım.
Hazır yakında da bir seçim var, kayıtlara geçmiş olsun diye yazmış bulundum…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu