Utanmak, Suçluluk Duygusu ve Gaile Çekmek

Utanmak sosyal bir duygudur. Başkaları tarafından onaylanmama veya kabul görmeme korkusuyla tetiklenir.
Ama bununla birlikte davranışsal düzenleyici özelliği de vardır. Yani insanları uygunsuz davranışlardan alıkoyar ve toplumsal uyumu sağlar.
Otomatik olmayan, düşünsel bir süreç sonucu ortaya çıkan utanma duygusu, aynı zamanda kendini ve sınırlarını fark etme, benlikle barışık olma durumunun göstergesidir.
Bazı kültürlerde modernizm etkisiyle zayıfladığı düşünülür, ancak sağlıklı bir toplum için gereklidir.
Her ne kadar da aynı oldukları düşünülse de “utanç” ve “suçluluk” tamamen farklı iki duygudur.
Utanç genellikle “kötü davranış” ile “kötü benliği” ilişkilendirir. Örneğin: “Ben kötüyüm”.
Suçluluk ise daha çok “kötü davranış” üzerine odaklanır. Örneğin: Yaptığım şey kötüydü”.
İkisini karıştırmamak lazım.
Bir de “gaile” duygusu vardır.
Biz Kıbrıs dilinde bir harf ekleyerek “gayle” diyoruz.
Ama anlamı değişmiyor.
Gaile, dert, sıkıntı, üzüntü, keder gibi anlamlara gelen, Arapça kökenli eski bir sözcüktür.
Genellikle uğraştırıcı, pürüzlü iş, baş belası veya çekilmesi zor yük anlamlarında kullanılır.
Ayrıca,
Uğraştırıcı, pürüzlü iş: Baş edilmesi gereken, zorluk çıkaran durumlar.
Baş belası: Sürekli meşgul eden, rahatsızlık veren kişi veya durum.
Çekilmesi zor yük: Manevi veya maddi anlamda ağır gelen sorumluluklar.
Anlamlarını da verir.
En yaygın kullanımı ise “Hayat Gailesi” anlamındadır.
Bu ifade, yaşam mücadelesi, hayatın getirdiği zorluklar, geçim derdi gibi anlamlara gelir.
Hayatın içinde taşıdığımız farklı duygular bizi yönetir.
Ve bu duygular gereklidir.
Utanmak da lazımdır.
Suçluluk duygusu duymak da.
Gaile çekmek de…
Ama gel gör ki bu üç duygunun üçü de noksan…
Bütün mesele de bundan kaynaklı…

