Diplomasiden, sokak kabadayılığına…

Beyaz Saray’da,Zelenskiyy ile Trup arasında geçen diyaloğa bakarsak ibretlik tarihi bir olayın da yaşandığını görürüz. Ukrayna’da Zelesnkiyy ile başlayan siyasi dönemi açıkçası çok doğru bulmuyorum. Ve fakat böylesi kritik bir süreçte uluslararası sorunlar böylesi bir seyirde güçlü güçsüzü ezer psikolojisi içinde olmamalıdır.Nitekim
Trump’ın Zelensky’yi diplomasinin naif anlayışı dışında sokak kabadayısı gibi aşağılaması aslında bölgede yeni bir denklemin işaretlerini veriyor dünyaya.. Bu denklemin en belirgin işareti de kuşku yok ki ABD-Rusya ilişkilerinde yeni bir sürecin sinyalleri veriliyor.
Trump’ın kişiliğinde var olan kendine münhasır ticari faaliyetlerinde sağladığı güç ve bu gücün verdiği büyüklük egosu içinde, ABD’nin süper gücünü de arkasına alınca karşısındakinin statüsüne bakılmaksızın sadece kendi gücünün farkındalığı ile kendinde patavatsızlığa varan hal ve üslupla hitap etme cüretini buldu. Velhasıl Sovyetler Birliği’nin tarihe karışması ile birlikte tetiklenen sürecin öncüsü AB-ABD işbirliği Sovyetler bloğunda yaşanan zayıflamanın verdiği iştahla bölgede hasıl olan amaç ekonomik pastanın birlikte pay edilmesiydi..Ve tabii ki
bunun hayat bulması için de ABD kendi bütçesinden askeri harcamaları karşılayarak sürecin dinamiklerini ayakta tutmaya devam ederken Avrupa Birliği de Avrupa’nın ortak çıkarlarını da gözeterek bu işbirliğini canlı tutmaya özen gösterdi. Lakin belli ki Trump yönetimi ile yeniden buluşan Avrupa Birliği Trump’ın kişisel karakterinin yansıması olan ABD dış politikası ile bir kez daha yüzleşmek zorunda kalacak.
Nitekim AB ülkeleri 2008 krizinden bu yana ABD’nin lider pozisyonunu sorgulayabilecek bir tecrübe edinmişlerdi. Nitekim David McAllister: “Avrupa kendi güvenliğini ABD olmadan oluşturmalı” açıklamasıyla yeni bir AB politikasına da vurgu yapmış oldu.Avrupa Parlamentosu Dış Konular Komitesi Başkanı David McAllister, AB’nin kendi güvenliğini ABD olmadan oluşturması gerektiğini belirterek, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Doğu Akdeniz’deki birlik köprüsü olarak nitelendirdi. Kaldı ki ABD de yine yeniden Trump ile başlayan süreç içinde Trump yönetiminin ve ABD’nin güçlü sermaye gruplarının kişisel düşünceleri ABD’nin devlet anlayışının üzerinde olduğu gerçekliği ister istemez kişisel otoritenin etkin olduğu bir yönetimi dünyaya dayatması AB için de kuşku yok ki ciddi bir endişe yaratmaktadır.