Derviş Doğan

Diyalog kurmadan sorun çözülmez

Gündeme bomba gibi düştü.Güney Kıbrıs’ta yayın yapan bir medya kuruluşu liste yayınlandı.Bu listede adı geçen şirketler ve patronlarına Rum taşınmaz malları üzerindeki ticari faaliyetler ile ilgili bir suçlama getirildi vs.. Konu elbette ki çok hassas bir süreci beraberinde getirdi.

Bir tarafta devam eden bir Kıbrıs sorunu diğer tarafta uluslararası hukukun gerçekliği..Dolayısıyla konunun birden çok boyutu var.Siyasi boyutu kuşku yok ki önemli bir tarafı, ve fakat hukuk boyutu da bir o kadar önemli.. Listede adı geçen söz konusu bu şirketler ve veyahut patronları bu ülkenin devletinin onlara tanıdığı haklarla ticari faaliyetlerini sürdürürler.Yani bir başka deyişle devlet onlara güvence verdi onlar da doğal olarak devlete güvendiler ve birçok yatırım yaptılar.

Yani bu şirketler kimseyi çalıp çırpmadılar,kimseyi dolandırmadılar vergilerini ödediler toprak satın aldılar devlet (KKTC) kendi içinde tesis ettiği hukukla onlara koçanlar verdi binalar yaptılar sattılar velhasıl ticari faaliyetler gerçekleştirdiler. Ve bunları hepsini KKTC Devletinin Yasaları nezdinde yaptılar.Şimdi bu insanlar hiç hak etmedikleri bir durumla karşı karşıya kaldılar.

Bu durum elbette konunun Kıbrıs’ın kuzey yarısındaki boyutu..  Konun bir diğer boyutu Kıbrıs Cumhuriyeti.Uluslararası tanınmışlığı olan ve uluslararası hukuka dahil olmuş bir Güney Kıbrıs..Kıbrıs’ta ateşkes koşulları devam ederken (50 yıl) Kuzey’de bırakılan Rum mallarının hak ve hukuku üzerinden bakılıyor konuya.Dolayısıyla bizim bu sorunu uluslararası hukuk nezdinde çözmemiz gerekiyor.

Belli ki AİHM iç hukuk yolu olarak işaret ettiği Kuzey Kıbrıs’ta kurulan Mal Tazmin Komisyonu da bu sürecin dışında kaldı. Dolayısıyla bizim şu an Türkiye’nin etkin desteği ile izlenen Kıbrıs politikasından bir an önce uzaklaşıp diyalog yollarını açık tutacak politikalara yönelmemiz gerekiyor,nitekim şart koşarak masa kurmak yerine şartsız masaya oturarak savunduğunuz politika her neyse onu muhataplarınıza  anlatmanız gerekiyor.

Hatta Güney Kıbrıs’ta bırakılan Türk mallarının akıbeti yanında istimlak edilerek bedel ödenmeyen Türk tapulu mallarının hukuki zeminde ortaya çıkarılıp bunun üzerinden diplomasi yürütüp ilerlemek de gerekiyor. Yoksa öyle  görüşmem, böyle gelmem diye ayak sürünmeye devam ederseniz, bugün izlediğimiz bu politikanın sonuçlarına katlanmak durumunda kalacağız hepimiz.

Nitekim bugün bunun hoş olmayan yüzü artık gün yüzüne çıkıyor. Dolayısıyla öyle anlaşılıyor ki izlenen ve adına yeni denen  Kıbrıs politikası toplumsal sorunlar yaratıyor bize..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu