Gerçekler bu denli ortada dururken…

Kıbrıs Cumhuriyeti Enerji Bakananı Yorgo Papanastasiu, Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki doğal gazın ticarileştirilmesi için önemli bir aşamaya gelindiğini açıkladı.
Dün Kahire’de imzalanan anlaşmalar, bu sürecin önünü açtı Güney basınına konuşan Kıbrıs Cumhuriyeti Enerji Bakanı Yorgo Papanastasiou, “Kronos” yatağının özelliklerinden dolayı işletilmesinin ilerleyen dönemlerde gerçekleşeceğini belirtti. 6. Blok ve özellikle “Kronos” yatağı için imzalanan Ev Sahibi Ülke anlaşması, doğal gazın taşınması, satış ve satın alma süreçleri ile ilgili ücretlendirmeleri netleştiriyor.
Peki bunlar yaşanırken biz ne yapıyoruz? Çok net yazayım koca bir hiç.. Hayal satmaya,yalan pazarlamaya devam eden bir anlayış empoze edildi Kıbrıs’ın Kuzey yarısına. Hani derler ya “ sıfır sıfır elde var sıfır” işte tam da böyle bir ortam var buralarda, sürdürülemez ve geleceği aydınlık olmayan belirsiz bir yoldur bu! Bu yolun sonunda ışık görme ihtimali dahi bu koşullarda mümkün değildir.
Hal böyle iken adanın güney yarısında gerçeklere dayalı yaşanan elle tutulur gözle görülür somut emareler varken, adanın kuzey yarısında oluşturulan labirent içinde dönüp dolaşıp başladığımız yere dönüyoruz.Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlıyor olması elbette olumlu bir gelişmedir.Nitekim burada var olan tek gerçek adada çözümün yolu diyalog kurmaktan ve tabiatıyla görüşmekten geçer. Dolayısıyla burada güçlü bir temsiliyete ihtiyacımız vardır.Nitekim masada Kıbrıslı Türkleri temsil eden makamın toplumsal beklentilere kulak vermemesi bizim adımıza çok ciddi bir handikap oluşturuyor.
Dolayısıyla Kıbrıs sorununun ta başından bu yana bu soruna taraf olan ve hatta bu sorunun çıkmasında rol oynayanların masada olacak olmaları önemli bir gerçekliktir. Lakin bu sorundan mütevellit en büyük mağduriyeti yaşayan bizlerin sanki başımızı göğe deydirmişler gibi bir hava içinde o masada irademizin çoğunluğunu yansıtmadığı gerçeği ile de yüzleşmek zorundayız..
Nitekim bugün hala 50 yılda yol ve sokak aydınlatmalarının bakanlığın mı yoksa ilgili belediyenin sorumluluğunda olup olmadığı saçmalığı ile uğraşmaya kafa yormaya devam ederiz. Nitekim bugün yaptığımız bu sığ gündemler yerine insan odaklı icraatlara yönelmiş olsalardı başka başka konuları konuşuyor olacaktık.