Hukuku geçtim, haysiyet, etik, ahlak da gitmiş.

Kıbrıs’ın kuzey yarısında son günlerde yaşananlar bir kez daha gösterdi ki ülkemizde siyaseti ve toplumsal yaşamı anlayabilmek oldukça zordur.
Elbette bu zorluğun sebebi gündemlerin ani değişmesidir.
Dolayısıyla bu ani ve hızlı değişimler olması gereken akil tartışmaların aksine absürt ve gergin bir şekilde gerçekleşiyor. Farklı kişi ve veya siyasi grupların söyledikleri ile yaptıkları arasında ciddi uçurumlar oluşuyor.
Nitekim kamuoyu önünde yapılması gereken tartışmaların ve pazarlıkların kapalı kapılar ardında Anayasayı ve hukukun üstünlüğünü şuursuzca yok sayarak gerçekleşmesi siyaseti kişisel hırsları için araç olarak kullanmaya çalışanlara zemin oluşturuyor.
Hal böyle olunca da kuralsızlıktan ve karanlık odaklardan beslenen böylesi vizyonsuz bir yönetim anlayışıyla idare edilmek durumunda kalıyoruz.
Nitekim son günlerde yaşadıklarımız yukarıda belirttiğim hususların adeta teyit edilmiş halidir. Bugün yaratılmadı elbette bu sığ düzen.
Lakin şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki iktidarı elinde bulunduran siyasi erkin zaman içinde değişen kalite düzeyi hırs, ego ve bitmek bilmeyen menfaat beklentileri sonucu girdikleri güç zehirlenmesi içinde haysiyet, etik ve ahlak anlayışını ciddi anlamda erozyona uğramıştır. Yasaydı, tüzüktü, hukuktu bunlar bir yere kadar gider ve durur.
Sonrası kişilerin ahlaki değerleri ile alakalıdır. Nitekim Meclis makamı, gücü ve zorbalığı kutsayan insanların bulunduğu bir yer asla olmamalıydı..
Geçen hafta Meclis çatısı altında yaşananlara baktığım zaman siyasal kültürün bu ülkeyi aydınlığa taşıyacak bir meşruiyete sahip olmadığını görüyorum.