İnanılır gibi değil.
Araçların çalıntı olduğu ortaya çıkıyor. Yapılması gereken belli. Fakat ne yapılıyor?
Gelin birlikte görelim.
Maliye Bakanlığı diyor ki çalıntı olduğu tespit edilen araçlara Devlet “kamu, kurum ve kuruluşlarından gelen ihtiyaç taleplerinde değerlendirmek üzere” el koyuyor. Devlet hırsız mı? Gaspçı mı? Hayır ne münasebet. Yahu araçlar çalıntı. yapılmaaı gereken bu araçları geldikleri ülkelere iade etmek,hepsi bu. Çalıntı araçlarla kamu ihtiyacı giderilmez. Ha eğer onu yapmışsanız ki yaptığınız anlaşılıyor o zaman bu hırsızlığa dolaylı olarak devleti de dahil etmiş olursunuz. Bunun hiçbir şekilde makul bir izahı da olmaz.
Yani buna ne kamu ihtiyacı ne de yararı diyemezsiniz. Sonuçta X,Y,Z ülkelerinden çalınarak ve sahte evraklar düzenleyerek Ada’ya. getirilen araçlardır bunlar. Dolayısıyla tespit edildiği andan itibaren araçların geldikleri ülkeye iadeleri sağlanmalıydı. Ve elbette bu araçların ülkeye getirilmesinde etkin rol oynayanlar hakkında da yasal işlemler başlatılmalıdır. Nitekim, Serdinç Maypa’dan edindiğimiz bilgiye göre bu araçlar birilerinin kullanımında. Peki kimlerin? Bakanların, bürokratların belki ailelerinin. Oysa ki Devleti yönetenler bu çalıntı araçları “kamunun” yararı için kullanıma verildiğini söylüyorlar. Bu düpedüz yüzsüzlüktür. Böyle bir devlet anlayışı ancak size illegal alanlar yaratır. Bu illegal alanlarda da gayri resmi bir düzenin varlığı hissedilir. Kamu yararı ya da menfaati çalıntı olan hiçbir mal üzerinden ele alınamaz. Hele de çalıntı oldukları bilinen araçların iade edilmesi gerekirken devlet tarafından alıkonularak kamu yararı adına birilerinin hizmetine verilmesi tam anlamıyla rezaletin ötesinde bir durumdur.