Derviş Doğan

Kıbrıs’ın gerçekleri vardır…

Anlaşılan o ki Kuzey Kıbrıs’taki mevcut alt yönetimin otorite boşluğu derinleştikçe Türkiye’den birileri çıkacak ve olmadık zamanlarda bir şeyler seslendirecek.

Önce Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “federasyon defteri kapanmıştır” söylemini yineledi, bunun hemen akabinde yani bir kaç gün sonra da  Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti değil, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var.”ifadelerini kullanması ile birlikte anlıyoruz ki  Kuzey’deki alt yönetim otoritesinin iyice göçmüş gitmiş durumda.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bu iki değerli yöneticisi ki biri koskoca Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı,diğeri Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Savunma Komisyonu Başkanı olur her ikisinin de Kıbrıs Türk Halkını doğrudan etkileyecek bir konu hakkında bağlayıcı ifadelerle üsten üsten açıklamalar yapmaları bizler nezdinde kabul edilebilir olmamakla birlikte bu onur zedeleyici bir durumdur. Dolayısıyla burada Kıbrıslı Türklerin gerçek anlamda ortaya koyduğu iradenin dışında empoze bir anlayış içinde birilerinin hakkımızda açıklamalarda bulunması bizleri çok üzüyor. 

Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 3 garantör ülkesinden birisi  ve fakat bunun da ötesinde Kıbrıs’ın kuzey yarısının mutlak hakimiyetini elinde tutan bir ülke. Bu gerçeklik üzerinden ilerlersek Türkiye’nin Kıbrıs sorunu üzerinde elbette söz söyleme fikir üretme hakkı var ve bu hak bu koşullar içinde bakidir. Bundan rahatsızlık duyulması söz konusu değil..

Lakin bu Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerin geleceğini doğrudan etkileyecek bir konuda tek başına karar üretme yönündeki isteğini haklı çıkarmaz,çıkaramaz. Dolayısıyla Kıbrıslı Türkleri ilgilendiren yaşamsal öneme haiz bu açıklamaları Türkiye’den  yapanların illa ki Kıbrıslı Türkler ile istişare etmesi elzem bir durumdur. Günün sonunda Kıbrıslı Türkler adına konuşan kim olursa olsun bu hassasiyeti dikkate almak durumundadır.

Nitekim bir süre sonra bizim adımıza şöyle  olacak,böyle edecek gibi bağlayıcı ifadeleri nereden gelirse gelsin ciddiye almamaya başlayacağız ki bence bu da çok hoş bir durum değildir. Nitekim uluslararası antlaşmalar BM kararları Kıbrıs’ın ayrı bir coğrafya, ayrı bir ülke olduğu gibi farklı dinamikleri yok sayamayız elbette..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu