Derviş Doğan

Konteyner Sınıflar Yeni Normalimiz mi?

Bir sabah uyandık ve okullar konteyner oldu. Ses etmedik.

 

Çocuklarımız, güneşin altında ısınıp geceleri buz gibi olan teneke kutulara giriyor artık. Sıralar dar, pencereler küçük, bazen elektrik bile yok. Ama buna “yeni normalimiz” diyoruz. Çünkü alıştık. Çünkü ses çıkarmıyoruz. Çünkü artık “idare etmeyi” bir yaşam biçimi haline getirdik.

 

Depremler olur, binalar hasar alır, bütçeler yetmez. Anlarız. Ama geçici çözümlerin kalıcı hale geldiği her durumda, sorgulamamız gerekir: Bu gerçekten kabul edilebilir mi?

 

Kuzey Kıbrıs’ta eğitim, yıllardır sistematik bir ihmalin kurbanı. Fiziksel altyapı eksiklikleri, öğretmen açığı, müfredat sorunları derken, şimdi bir de konteyner sınıflar gerçeğiyle baş başayız. Ve ne acıdır ki, çocuklarımız teneke kutuların içinde, geleceğe dair hayaller kurmaya çalışıyor.

 

Çocuklar beton duvarlı sınıflarda değil, konteynerlerde öğreniyor. Bir ülkenin geleceği olan evlatlarımız, sıcakla boğuşarak, kışın ayazında üşüyerek eğitim alıyor. Bu tabloyu normalleştirdiğimizde, asıl eğitimsizliğin nerede olduğunu sorgulamak gerekmez mi?

 

Sınıflar konteyner oldu, peki ya vicdanlarımız?

 

Siyasetçiler çıkıp çözüm vaat ediyor. Bazıları bu durumu “pratik çözüm” diye pazarlıyor. Ama unutmayalım: Pratik çözüm, sürdürülebilir değildir. Eğitimde geçici olan hiçbir şey, çocukların gelişiminde geçici etki bırakmaz. Aksine, telafisi zor yaralar açar.

 

Bu yazıyı okuyan bir ebeveyn iseniz  , çocuğunuzun konteyner sınıfa girdiği ilk günü hatırlayın. Bir öğretmenseniz, o daracık ortamda anlatmaya çalıştığınız dersleri düşünün. Bir yöneticiyseniz, aynaya bakın ve “Bu çocuklara bunu layık gördüm mü?” sorusunu cesaretle sorun kendinize.

 

Unutmayalım: Konteyner sınıflar normal değil. Olmamalı da. Hiçbir çocuk, geleceğini geçici çözümlerle inşa etmemeli.

 

Söz konusu olan eğitimse, söz konusu olan geleceğimizdi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu