Özel sektör çalışanı ve işveren bir bütündür..
Özel sektör çalışanı ve işvereni karşı karşıya getirmeden hal çaresi bulmanın becerisini ortaya koyabilmek bu safhada sosyal devlet anlayışının bir gereği hatta sorumluluğudur. Özel sektör çalışanının bu zor koşullarda nefes almasını sağlayacak,aynı oranda işverenin rekabet edebilecek koşulları ortaya çıkaracak olan hiç kuşku yok ki devlettir. Lakin ortaya çıkan 120 TL ‘lik sonuçtan da anlaşılacağı gibi devlet bu noktada üzerine düşeni yapmadı. Oysa satın alma gücünü
dengede tutup güçlendirilmesi ile ilgili hiçbir hazırlık yapmayan devlet, Asgari Ücretten 2 paket süt farkını kesmek absürtlüğüne seyirci kaldı.Özel sektör çalışanı ve işveren aslında bu fotoğraf karesinin içinde iki önemli figürdür ve bu iki önemli figür birbirini tamamlayan unsurdur.Dolayısıyla iki ayrı taraf olarak görünen bu kesimler birbirinden ayrılmaz bir bütünü oluşturur.
Burada önemli olan ise sosyal devlet anlayışının varlığı ya da yokluğunun getireceği sonuçlardır. Nitekim sosyal devlet anlayışı içinde bu konuda yapılması gerekenler var. Devletin hiç zaman kaybetmeden hazırlayacağı bir paket ile hibe, prim desteği, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve mal ve hizmetler yasasının gereğini yaparak, uygulanmasını sağlamak olmalıdır. Devlet asgari ücret masasının hakemi değildir sadece, devlet aynı zamanda yöneticidir, çareler üretmesi gerekendir. Ve fakat belli ki bu ince çizginin idraki içinde değiller. Bundandır ki eğer devlet üzerine düşen sorumluluğu almaz ve gereğini yerine getirmekten aciz kalırsa bunun sonuçları kuşku yok ki ekonomik ve sosyal yıkımı beraberinde getirecek..