Politika da olsa gerçeklik şarttır…
Yalan balonu bir yere kadar gelir ve nihayetinde söner sonra ise illa ki gerçekler gün yüzüne çıkar.
Avrupa Gazetesinde yayınlanan Avrupa Birliği Orta Asya Zirvesi haberinde zirve sonrası bildirgesinde Özbekistan,Kırgızistan,Kazakistan,Tacikistan, Türkmenistan BM kararlarına atıfta bulunarak 541 ve 550 maddelerine uygun olarak KKTC’yi tanımalarının söz konusu olmayacağına ilişkin bir açıklama yaptılar.
Elbette bu bildirge sürpriz bir sonucu getirmedi. Kıbrıs sorunu ekseninde konuya vakıf her aklı başında kişinin üç aşağı beş yukarı tahmin edebileceği,ön görebileceği bir sonuç bildirgesi oldu bu.
Elbette burada sürpriz de yok,şaşkınlık da yok, yalan dolan da yok.Burada herkesin görebileceği şekilde bir netlik var..
Dolayısıyla gerçekçi politikalara dönülmesi gerekiyor. Uluslararası hukuka uyumlu politikalar üretilmesi gerekiyor. Yoksa o tanıyacak,bu tanıyordu, o şöyleydi,bu böyleydi diyerek altı doldurulmayan sağlam argümanlara dayanmayan farazi beklentiler içine girmenin kimseye bir fayda sağlamadığını süreç içinde yaşayarak tecrübe ediyoruz hep birlikte.
Bunun sürdürülemez olduğunu da başta bu farazi politikalarda ısrar edenler olmak üzere farkındayız. Dolayısıyla burada çok önemli bir gerçekliğin de farkındayız ki Kıbrıs’ta çözümü zorlaması gereken en başta halklar olmalıdır.
Yoksa hiç bir ulus güç uluslararası güç Kıbrıs’ta çözümü gerçekleştirecek değildir. Ve elbette bunun için de her iki tarafın ve dahi konuya taraf olan ülkelerin de kazanacağı bir çözüm modelini bulmak gerekiyor.
Bunun içinde doğru ve gerçekçi politikalar üzerinden ilerlemek gerekiyor. Bunun adına ister federasyon deyin, ister konfederasyon, isterseniz de başka bir tanımlama getirin.
Ne derseniz deyin yetki alanı genişletilmiş iki parça devlet ve daha az yetkilere sahip merkezi bir otorite mümkün olabilir mesela, uluslararası hukuk ve uluslararası anlaşmalar zemininde üzerinde çalışılabilecek başka çözüm modelleri de elbette mümkün.
