Siz Oturun masaya politikanızı savunun.

BM Genel Kurulunda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kıbrıs konusuna değinirken Kıbrıs’ta iki ayrı devlet iki ayrı halk var dedi ve federasyonun çözüm modeli olmaktan çıktığını siyasi eşitliğe dayalı iki ayrı devlet olması gerektiğini vurgulayarak uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs’ı ayrı bir devlet olarak tanıması ve Kuzey Kıbrıs ile ilişkilerini geliştirmesi çağrısını yaptı.
Hoş bu Sayın Erdoğan’ın bu yönde yaptığı ne ilk çağrıdır ne de son olacak gibi duruyor..Nitekim Türkiye yetkili aktörleri bunu sürekli yeniliyorlar ve fakat bugüne kadar maalesef bu konuda elle tutulur gözle görülür olumlu bir dönüş alınamadı.
Açıkçası bundan sonraki süreç veyahut süreçlerde de bu çağrıya kulak verip olumlu yaklaşım olmayacak uluslararası toplumdan ki bunu başta Türkiye’nin kıymetli Cumhurbaşkanı ve yakın çalışma arkadaşları olmak üzere hepimiz çok çok iyi biliyoruz..
Nitekim ortaya koşul koyarak masa kurulmasını engelleyerek bu politikamızı nasıl anlatacağız muhataplarımıza! Yani diyeceğim o ki Türkiye’nin Crans Montana’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yunanistan destekli tavrı nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığının bir yansıması olarak Kuzey Kıbrıs’ta Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte yeni diye nitelendirilen ve fakat aslında yeni olmayan bir politika ortaya çıktı. Buraya kadar eyvallah.
Lakin diyalog kurmaktan kaçınarak yani masa kurulması için ortaya şartlar atarak görüşmeyi reddetmek ile bu işler nasıl olacak?
Hoş Kıbrıs sorununu doğrudan etkileyen BM kararları hala dimdik kayıt altında dururken bu beklenti nasıl hayat bulacak? Velhasıl sorunun sadece bir boyutu yoktur.
Adada yaşayan halklar da artık iki millet ile tanımlanamaz, dolayısıyla 50 yılda oluşan mevcut durumun çok karmaşık yanları vardır ve bütün bunları diyalog kurmadan,diplomasi yürütmeden aşmanın mümkün olmayacağı gün gibi ortada duruyor.
Konunun belirsizliğinden ise en büyük zararı başta ekonomi olmak üzere Kıbrıslı Türkler olarak bizler görüyoruz.Birileri sorunu çözmek ortadan kaldırmak istemeyebilir ki uluslararası aktörlerin bu eğilimleri tarih boyunca hep var oldu. Lakin bizim gerçeklerimiz arasında olan bugün itibarıyla Pound 45 kusur Türk lirasına denk geldiğidir. Ülkemizin gün geçtikçe demografik yapısının değiştiği, gençlerimizin fırsat buldukça doğup büyüdükleri toprakları yani vatanlarını bırakarak göç ettikleridir.